Cengiz AKTAR
Barış derken birdenbire bir nevî savaş ortamına devrilmemizi, memleketin baş sorumlusunun ruh, şuur ve davranış hâlleriyle anlamaya çalışmak gerekiyor. Başka yolu yok çünkü en mikro kararın dahi kendisi tarafından alındığı bir ortamda, siyasetin sıfır noktasındayız. Olup bitenlerden sonra pazar günkü monolog açıktı:
• “Onlar” ile “bunlar” yani milletine verdiği “hayırlı hizmete” karşı olanlar, seçilmiş hükümete muhalefet edenlerdir. Olayların patlak vermesine neden olan kararlarından ve aşağılayıcı üslubundan vazgeçmesi sözkonusu değildir;
• Tüm yetkileri elinde toplamış olmasına rağmen sorumluluk almaz zira kendisi ve temsil ettiğini düşündüğü kitleler daima ve hâlâ mağdurdurlar.
Başbakan karşısında gazeteci sıfatıyla oturan adama “Neden allahaşkına bu işler oluyor” diye sırça köşklerde oturan politikacılara has bir soru sordu. Keşke bir yakını kendisine şunları basitçe anlatabilse:
• Olayları tetikleyen Gezi Parkı meselesinde toplumun bir buçuk yıldır süren diyalog arayışı kamu otoritelerinden hiçbir karşılık bulmadı, tek olumlu gelişme 2. Koruma Kurulu’nun dayatılan kışla projesini, iddiasının aksine hiçbir ciddî rölövesi, mimarî izi olmadığından hareketle reddetmesiydi. Mâlum, bu kararı Ankara’da emrinde olan ve bağlayıcı yetkilerle yeni donattığı üst kurula bozdurttu ve bu hukuksuz bir işti;
• Gezi’deki itirazı tek muhalefet biçimi bildiği CHP’ye indirgeyerek, “entel dantel”, “laikçi”, “Ergenekon” yaftalarından öteye geçememek yanılgıdır;
• Bu siyasî körlüğün temelinde iptidaî demokrasi anlayışı yatıyor: “Demokrasi mücadelesi seçimlerde sandıktan sandığa verilir ”! Dolayısıyla çoğunluğun oyuyla seçilmiş hükümet anayasa ve yasalar çerçevesinde ülkeyi gelecek seçime kadar bildiği gibi yönetir. Geriye kalan dönemde itirazı kanalize edecek, dile getirecek her türlü mecra (Twitter) ve kelam, sandıktan çıkmış hükümet açısından gayrımeşrudur. Gezi’de, çoğu inşaat projesinde ve envai çeşit kamusal tasarrufta gayrıkanunî kararlar dahi alsa bu böyledir;
• Oysa Türkiye’deki alternatif üreten gerçek muhalefet, parlamento dışı ya da BDP gibi yeterince temsil edilmeyen muhalefettir. Ancak demokrasiyi seçim kazanmak ve kaybetmekten ibaret sanınca bu muhalefetin hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur;
• Öyle olunca iktidarın kolluk kuvvetleri barışçı itirazlar dile getiren kitlelere haşere muamelesi yapar;
• Çoğunlukçu demokrasinin en belirgin tezahürü danışsız, denetsiz, dengesiz dolayısıyla hesapsız ve düzensiz iş yapma biçimidir. Bu keyfîlik, tekadamlık ile görülmemiş boyutlara ulaştı. Yasa ve yönetmeliklerde yıllardır iktidar lehine yapılan değişiklikler sokaktaki vatandaş için görünür değil. Ama bu mevzuatın uygulaması doğa, kent, kültür ve medeniyete verilen tahribatla görünür oldu;
• Özellikle malı gibi kullandığı İstanbul’da bir keyfîlik birikmesi yaşanıyor. Oysa kafasına göre yaptığı bütün ameliyatlar kamu malı üzerinde kamu kaynağıyla yapılan tasarruflar;
• Sonuçta, kudretinin doruğundayken inişe geçti;
• Slogan, grafiti, Twitter, bütün iletişim araçlarında hedef AKP değil kendisiydi;
• İktidar bozar, mutlak iktidar mutlaka bozar, hiçbir politikacı bundan azade değildir (bakınız: de Gaulle, Thatcher) kaidesi bir kez daha kanıtlandı. Bugün itibariyle olup bitenlerden çıkartılabilecek öğretiler yabana atılır gibi değil:
• 1983 yılından beri dönüşen, kabuk değiştiren Türkiye’de dönüşüm dinamikleri yerli yerinde duruyor;
• “Tüket ve Sus” siyasetinin sınırına dayanıldı;
• Korku imparatorluğu bitti;
• Gezi Parkı üzerinden memlekette yapılan keyfî işler konusunda farkındalığın artması aşikârdır;
• Organik AKP aydınlarının, Erdoğan Medyası manşetlerinin sefaleti ayyuka çıktı;
• İktidardan ödü kopan televizyon kanalları Taksim’de devrilen NTV aracının simgeselleştirdiği gibi devrildiler;
• Pazar günü meselenin özünü anlayanlar parkta ve sokaklarda temizlik yapıyor fidan dikiyordu. Devrim olacağını uman şaşkınlar meydanda slogan atıyordu;
• Erdoğan’ın Arap ve Müslümanlar nezdindeki moral üstünlüğü, Ortadoğu bölgesindeki söz sahipliği iddiaları geri dönüşsüz bir yara aldı. Tahrir/ Taksim benzetmesi tarihî ve sosyolojik anlamda yersiz olsa da, protestolar daha ziyade Avrupalı “Öfkeliler” hareketlerine benzese de Türkiye uluslararası kamuoyu tarafından “Arap Baharı” kervanına dâhil edildi;
• İstanbul’un “marka şehir” iddiaları “beton şehir” verileriyle ikame edildi.
Bakalım Başbakan hatalı mühendislikte ve bıçkın üslubunda daha ne kadar ısrar edecek. Bu sorunun cevabı başta barış süreci olmak üzere Türkiye’nin geleceğini belirleyecek. Ortalık yangın yeriyken Mağribe giden,“sebepler değil neticeler önemli” diyen,“ben sizin topladığınızın misliyle adam toplarım” diyen, hiçbir kararından vazgeçmediği gibi başka dayatmaları da gündeme getiren Başbakan’ı dinleyince kısa vadede umutlu olmak için bir neden yok. Bugün itibariyle tek âkil ses Çankaya’dan geldi.
[email protected]
http://www.taraf.com.tr/cengiz-aktar/makale-mars-tan-memleket-yoneten-bir-basbakan.htm
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020