Ekrem DUMANLI
Eski karanlık dönemlerde de böyle olurdu: Seçim yaklaşırken “iç tehdit” algısı güçlendirilir, hukuk askıya alınır, geniş kitlelerin statükoya desteği sağlanırdı. Toplum mühendisliğinin en acımasız metotları eskiden “irtica tehlikesi”, “komünizm tehlikesi” gibi kavramlar üzerinden yapılır, toplumun sinir uçlarına dokunulur ve kamplaşma sonucunda oluşacak atmosferden seçim sandığının etkilenmesi sağlanırdı.
Şimdilerde “Yeni Türkiye” palavrasına sığınanlar, eski kirli metotların tamamını tevarüs etmiş bulunmakta. İki ‘iç tehdit’ paranoyası üzerinden safları sıklaştırmak istiyorlar ve her türlü yalana, hileye, iftiraya başvuruyorlar.
Paralel paranoyası kadim irtica cinnetinin kötü ve bayağı bir kopyası. Türk Ceza Kanunlarında paralel diye bir suç da yok böyle bir terim de. Zaten paralel safsatası hukukta karşılığı olmayan siyasi bir argüman. Tek bir istisnası var: Bir kitlenin (tıpkı devlet gibi) silahlı birlikleri, yargı sistemleri vs. varsa ve bu kişiler devletin rağmına kimlik kontrolü yapmaktan insanları kendi kurdukları mahkemelerde yargılayıp cezalandırmaya kadar icraat yapıyorsa bu kanun dışı yapıya “paralel devlet” denebilir. Yoksa, okul açmak, hayır işlerinde yarışmak, devletin memuru olup orada çalışmak vs. paralel suçlamasını gerektirmez. Böyle bir saçmalığa girilirse bütün beyefendilerin, hanımefendilerin, damatların, çocukların da ‘paralel’ yaftasını yemesi gerekir...
Her neyse; konumuza dönelim: Devlet imkanlarını tepe tepe kullanan birileri, bugün paralel palavrasına sığınarak: “Ey vatandaş, milli güvenliğimiz tehlikede” mesajı veriyor ve orman kanunlarını bu pespaye yalanla meşrulaştırıyor. “Bize oy verin yoksa devlet elden gidiyor” demek suretiyle kamuoyunu yönlendirenler, iktidarda kalabilmek için her türlü kirli işlere bulaşıyor…
Güvenlik söylemiyle halkı avlamaya çalışanların ikinci malzemesi “Kürt sorunu”. Oslo’dan beri “çözüm süreci” deyip PKK’yı sırtında taşıyanlar, seçim yaklaştıkça Türk milliyetçiliği üzerinden siyaset yapıyor. Çoktandır İmralı ve Kandil’in buyruğundan çıkmayanlar sanki onlar değilmiş gibi! Pazarlık masasını bizzat kuran kendileri değilmiş gibi! Oslo’da verdikleri söze binaen terörle mücadelede görev yapan polis ve askerleri bizzat tasfiye edenler kendileri değilmiş gibi!
Maksat halkı seçime korku ve panik havası içinde sokmak. Bayat bir mantık, çürümüş bir metotla “iç düşman”, “dış tehdit” palavrasını savunanlara şunu sormak gerekiyor: Ülkenin asıl sorunu ne? Vatandaşın gerçek problemi karşısında aciz kaldığınızı itiraf edecek misiniz?
İşsizlik patladı; vatandaşın ciğeri yanıyor. Dolar fırladı; iş dünyasının yüreği ağzında. Mazot fiyatları dayanılmaz boyutta; insanlar feryat ediyor. Milli eğitim çöküş yaşıyor; öğretmeniyle, öğrencisiyle, öğrenci velisiyle herkes bu tükenişe acılar içinde şahitlik ediyor. Uyuşturucu kullanımı çok küçük yaşlara kadar düştü, yaygınlaştı; birileri hala “dindar nesil” yetiştirmenin edebiyatını yapıyor. Patates fiyatları bile astronomik miktara yükselmiş, vatandaşın cebini yakıyor; senin hâlâ makul bir tarım politikan yok. Sağlıkta yapılan bütün iyileştirmeler geri alınıyor; insanlar hastanelerde kan ağlıyor…
Hal böyle iken, vatandaşın yüz yüze olduğu problemler artık gizlenemez hale gelmişken paralelli-terelelli türküleri çağıranları tımarhaneye davet etmek lazım.
Kasıtlı bir şekilde paralel paranoyasına ve sahte milliyetçiliğe sarılan, bu konuda algı operasyonları yapan kimselerin atladığı bir gerçek var: Bir önceki seçimde bu palavralar üzerinden oy devşirdiniz; ama artık yeter! Çiğ kaçıyor her cümleniz. Halkın her gün yaşadığı ve sizin de basın huzurunda kabul etmek zorunda kaldığınız “ekonomik kriz” Türkiye’nin gerçek gündemidir. “Kaynağı bilinmeyen” paraların bu ülkeye oluk oluk taşınması bile beceriksiz politikaları örtbas edemiyor. Üstelik halk fakirleştikçe saray sakinleri zenginleşiyor. Katlar, konaklar, gemiler... Vatandaş bunu görüyor. Daha da görecek. Pervasız ve haksız zenginleşme sade vatandaşı derinden derine yaralıyor. Devlet imkanını elinde bulunduran statüko güvenlik endişesi oluşturarak halkın duygularını sömürmek, gerçek sorunları perdelemek istiyor. Topyekün şöyle demesinin tam zamanı: Haydi başka kapıya! Yani, gerçek sorunlarla yüzleşmeye! Halkın sefalete sürüklenmesine mukabil sizin lüks ve debdebe içinde zevk-ü sefa hayatı yaşamanıza bakalım vicdanlar daha ne kadar tahammül edecek?
Bir yalanı bin kez söyleseniz de
Okur buluşmaları doğrultusunda Anadolu’nun pek çok vilayetine gitme imkanı buldum. Hamd olsun; Anadolu insanı, İslamî, demokratik duruşuyla bir destan yazıyor. Bu tavır, sadece Türkiye’ye ve İslam dünyasına değil; yeryüzü demokrasisine değer katacak…
Okur buluşmalarının durağı arasında Diyarbakır da vardı. Diyarbakırlıların mertliği gözlerindeki ışıktan anlaşılıyordu. Konuşmalar bitince belediye başkanı Gültan Kışanak’ı ziyarete geçtik. Saat 14.30 gibiydi. Yani güpegündüz ve üç arabayla, belediye binasına vardık. Bizi karşılayan heyet de 8-10 kişiden oluşuyordu. Nezaket ziyaretimiz bitince kalktık ve kalabalık bir ekiple başka bir mekana geçtik. Ziyaretimiz Zaman’da haber yapıldı ki çarpıtma olmasın.
Heyhat! Bir kere yalan söyleyen bin kere yalan söylemek zorundadır. Çapsız bir evrak-ı perişan, bizim alenen yaptığımız ziyareti 17 gün sonra “gizli” ve “arka kapıdan” diye anonsladı.
‘Arka kapı’ yalanını yazan gazete 5 gün sonra Tayyip Erdoğan’a saygısızlık yapıldığını ispat edebilmek için benim VIP Kapısı’ndan karşılandığımı yazdı. İşlerine nasıl geliyorsa... Utanmazlık değil de nedir bu yapılanlar!
Yandaş Medya’nın fıtratında yalan var. Onu anladık da cumhurbaşkanı ve başbakan sıfatı taşıyan kişiler bu apaçık yalanı niçin tekrar tekrar telaffuz ediyor? Gültan Hanım da iki defa açıklama yaptı. Biz giriş çıkışlarımızı ve görüşmelerimizi fotoğraflarla, görüntülerle yayınladık. Hadise bu kadar net iken bir dönem “Hoca” diye bilinen, “entelektüel” kimliği için saygı gösterilen ve “stratejik derinliği”ne itimat edilen Ahmet Davutoğlu meydanlara çıkıp bir yalan haberi neden tekrar ber tekrar söylüyor? Siyaset, bilim adamlığını değersizleştirmemeli.
Üzücü bir durumla karşı karşıyayız. PKK ile müzakere masasına oturan, Oslo’dan beri İmralı’nın ve Kandil’in bir dediğini iki etmeyen, yaptıkları gizli toplantılarda mutabakat metni hazırlamak ve onların bazı maddelerini halktan gizlemek gibi ithamlarla karşı karşıya bulunan iktidar, halkın seçtiği bir belediye başkanını bir yayın yönetmeninin ziyaret etmesinden niçin bu kadar korkar ki! Gizliymiş! Gülerler bu iddiaya! Yaklaşık 20 kişinin bulunduğu bir meclis gizli olur mu? Yalan haber yapan bir de kıvırma yapıyor. Güya arka kapıdan girip ön kapıdan çıkmışız. Bu ne müptezellik Allah aşkına! Siz asıl kendi gizli görüşmelerinizi anlatın bakalım. Yalan söylemek, Hazreti Muhammed’in (sas) tabiriyle münafıklık alametidir. Lütfen yalan yazarak/yayarak kendinize, ahiretinize yazık etmeyin…
Akrep, yılan, kertenkele
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve polisler hakkında tahliye kararı verildi ya; birilerinin nevri döndü, bakışı bulandı, öfkelerinin esiri oldular. Demek ki hâkimler iktidarın dilediğini yapmayınca böyle oluyor. Hukuk nerede kaldı? Adalet nasıl işleyecek? Mahkemenin verdiği karar senin paşa gönlüne uymayınca “yok hükmünde” sayılacak öyle mi! İlle de senin dediğin olacak ve buna adalet denecek! Avukatlıktan daha dün getirilmiş ve hakim yapılmış bazı kişilerce 20 yıllık hakimler tutuklanınca hukuk işliyormuş gibi sırıtacaksınız. Millet de yutacak! Ne yazık ki Anayasa’yı askıya aldılar, HSYK’yı paspas yaptılar. Hukuk adına suç işlediler, işliyorlar...
Bir de kibir dolu, nezaket dışı, tehdit içeren külhanbeyce sarf edilmiş laflar var orta yerde. Yandaş gazete bunu “Ya biat ya yok olmak” diye tercüme etmiş. Aslında bu tür yaklaşımlar uluslararası hukukta bir suça denk geliyor. Devletin gücünü arkasına alıp da Kırmızı Kitap tehdidinde bulunanların yakın demokrasi tarihimizde o Kırmızı Kitap’tan nice kahramanlar çıktığını hatırlamasında fayda var…
Bu arada Yalçın Akdoğan’ın hızını alamayarak (daha önce de yaptığı gibi) hakaretâmiz laflar sarf etmesi söz konusu. Tahliye kararı veren hakimlerle ilgili konuşurken yılan, kertenkele vesaire deyip dalıyor araya. Geçenlerde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bu tarz laflara itiraz etmiş, kendilerine de 28 Şubat’ta çok çirkin sıfatlar kullanıldığını dile getirmiş, benzer üslubun AK Parti’de var olması karşısında teessürlerini ifade etmişti. Arınç haklı virüs, haşhaşi, yılan gibi iğrenç sözcüklerden derlenen ithamlar hiçbir surette kullanılmamalı. 28 Şubat’la bugün arasında tek fark o dönemde hakaretamiz lafları yargı mensupları partililer için kullanırdı; şimdi particiler yargı mensuplarına söylüyor aynı nahoş yakıştırmaları. 28 Şubatçılar sürecin bin yıl devam edeceğini sanarak bodoslama konuşuyordu; şimdi bazı particilerde de benzer bir coşkunluk göze batıyor. Hiç mi ibret alınmaz tarihten...
Bir dönem kendime samimi arkadaş gibi gördüğüm Akdoğan’ın 28 Şubat dilini kullanmasını çok yadırgadım. Çok yakışıksız laflar bunlar. Sonra daha önce de sorduğum bir soruyu hatırladım: Sayın Akdoğan 28 Şubat’ta siz hangi görevi ifa ediyordunuz? Başbakanlık Takip Kurulu’nda askerlerin kurduğu Batı Çalışma Grubu’ndan gelen emirleri yerine getirmek için hangi fişlemelere ne muamele yaptınız? Sanırım sağda solda dediğiniz gibi darbeci askerlerin kurup yönettiği BÇG’yi oyaladınız, o vahşi fişleme ve karalama işlerine perde oldunuz. Öyle bile olsa görüyorum ki o dönemden kalma yılan, akrep, kertenkele gibi laflar zihninde iz bırakmış. Bu yakışıksız sözler kabir azabına dair bir endişenin yansıması ise ona bir şey diyemem; ama haktan, hukuktan, adaletten bahsedilirken böyle laflar sarf edilmez. Ayıp… Hem adam olmak önemlidir hem de devlet adamı olmak.

Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları








































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2015
6.01.2015
3.01.2015
30.10.2015
27.10.2015
23.10.2015
20.10.2015
16.10.2015
13.10.2015