Elif ÇAKIR
Bir ülkede kanunların var olması o ülkenin hukuk devleti olduğunu gösterir mi? Yine bir ülkenin anayasasının var olması o ülkenin “anayasal devlet” olduğunu gösterir mi?
İkisinin de yanıtı elbette “hayır”dır.
Anayasamızda “hukuk devleti” ilkesi devletin temel niteliği olarak düzenlenmiştir ve bu ilke Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik içtihatlarında “eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı tutum ve davranışlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet” olarak tarif edilmiştir.
Ama işte maalesef uyulması gereken bu ilkeler Anayasamızda sadece bir tarif olarak kalmaktadır. Anayasamızda yargımızın bağımsız ve tarafsız olduğu da yazılı, hakimlerin kararlarını hiçbir etki altında kalmadan verebilecekleri de, dahası Anayasamız yargıçlar kararlarını etki altında kalmadan verebilsinler diye yargıçları güvence altına da alıyor.
Bizim ülkemizin tam anlamıyla bir hukuk devleti olduğunu, yargımızın bağımsız ve tarafsız olduğunu, hakimlerin vicdanlarına ve kanunlara göre karar verdiğini söylemek mümkün mü?
Ama Anayasamızda yazıyor bütün bunlar.
***
Giovanni Sartori’ye “Her devletin bir ‘anayasa’sı vardır, ama ancak bazı devletler ‘anayasal’ devlettirler” referansı yapan ülkemizin saygın anayasa hukukçularından Prof. Dr. Ergun Özbudun “Anayasacılık ve Demokrasi” kitabında şöyle diyor:
“Batı dünyasında insanlar ‘anayasa’yı talep etmiş ve onu yüceltmişlerdir; çünkü onlar için bu deyim, keyfi iktidarı sınırlandıracak ve ‘sınırlı devleti’ sağlayacak bir temle kanun, ya da bir temel ilkeler dizisi ve onunla uyumlu bir kurumsal düzenleme anlamını taşımıştır. Sartori devlet iktidarının sınırlandırılması amacına hizmet eden anayasaları gerçek anlamda anayasa saymaktadır. Bir de ‘sözel’ yani lafzi ve ‘göstermelik’ anayasalar vardır. Sözel anayasalar, devletin örgütleniş biçimini belirlemekle beraber, siyasal iktidarın kullanımını sınırlandırmayan anayasalardır. Göstermelik anayasalar ise, iktidarı sınırlandırır gibi görünse de, uygulamada bunun tersi vardır.” (Sh. 5)
Ülkemiz hangi tanıma giriyor?
Anayasal hukuk devlet mi? Göstermelik anayasası olan bir devlet mi?
Türkiye gerçek anlamda anayasal bir devlet olsaydı, bir hukuk devleti olsaydı bugün ülkemizde Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının bağlayıcı olup olmadığı tartışması konusu olur muydu?
Olmazdı elbette. Başka hiçbir kritere bakmaya gerek yok, ülkemizde böyle tartışmaların yapıyor olması bile bizim hukuk devleti olamadığımızı gösterir. Çünkü hukuk devletinde AYM ve AİHM kararları bağlayıcıdır. Bunda hiçbir tereddüt olamaz, hiçbir tartışma yapılamaz.
***
Hukuk devletinde, mahkemeler Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uyarlar, Anayasa Mahkemesi’ni “görev gaspında” bulunmakla itham etmezler, direnmezler. Bir hukuk devletinde AYM kararlarına direnç gösteren hakimler ödüllendirilmez!
Hele hele bir hukukçu çıkıp da “AYM kararları bağlayıcı değildir, yönlendiricidir” diyerek meseleyi sulandırmaya kalkışmaz.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin mucitlerinden olan, Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Başkanvekili ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’a göre:
“AİHM ve AYM’nin kararları hiyerarşik değil yönlendirici denetimdir. Mahkemeler yeniden bakmak zorundadır. Yeniden baktığında yeni hüküm kurabilir ya da kurmayabilir.”
İktidar Anayasa’da yeni bir düzenleme yapmadığına göre, yürürlükteki Anayasa’nın 153. Maddesi “AYM kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” diyor.
Anayasa’da “AYM kararları herkesi bağlar” diyor, “yönlendirir” demiyor.
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının bağlayıcı olduğu 153. Maddede, AİHM’in kararlarının bağlayıcı olduğu ise Anayasa’nın 90. Maddesinde yazılıdır.
Dolayısıyla bal gibi bağlar ve “bağlayıcı değildir” sözünün hukukta hiçbir karşılığı yoktur. bizim Anayasamızda da bir karşılığı yoktur.
***
AİHM kararları sadece Türkiye’yi değil, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalayan bütün devletler için tartışmasız bağlayıcıdır. Yani Anayasamızda 90. Madde olmasaydı bile “imzacı taraflar”dan biri olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden dolayı bağlardı. Ne diyor AİHS 46/1. Maddesi:
“Yüksek Sözleşmeci taraflar, taraf oldukları davalarda Mahkeme’nin verdiği kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt ederler.”
***
Türkiye de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalamıştır ve AİHM’nin kararlarına uyguya taahhüt etmiştir. Bir karara “uymak” taahhüdü, o kararın bağlayıcı olması demektir.
Bizim anayasamızın 90, maddesi, bunu bir anayasal emir haline getirmiştir üstelik.
Türkiye’de yargı şu veya bu yönde kadrolaşmalarla, yargıyı vesayet altına alma çabalarıyla yeterince örselenmiştir.
HSK vesayeti, yağıya yeterince güven kaybettirmiştir.
Şimdi de evrensel hukuku, hukukun evrensel kavramlarını, anayasa hukukun temel ilkelerini sulandırarak hukuku daha fazla örselemeyin.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024