Elif ÇAKIR
“Biz Diyarbakır’da 2005’te ne demişsek dün de oradaydık, bugün de aynı yerdeyiz, yarın da aynı yerde olacağız. Samimiyetle başlattığımız süreci provoke ettiler, zehirlediler ve sonunda tamamen yıktılar. Çözüm sürecini biz başlattık ama sonlandıran biz olmadık.” (9 Temmuz)
Erdoğan'ın bu sözleri ne anlama geliyordu, nasıl okunmalıydı, nasıl değerlendirilmeliydi?
Peki bugünde aynı yerdeyiz, yarın da aynı yerde olacağız dediği yer neresi?
"Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur. Benim de sorunumdur. Kürt sorunu ne olacak diyenlere diyorum ki, bu ülkenin başbakanı olarak o sorun herkesten önce benim sorunumdur. Çözümünün adresi de biziz. Demokratik sürecin geriye doğru işlemesine izin vermeyeceğiz." (12 Ağustos 2005)
Erdoğan ve partisi bu noktada mı?
Demokratik süreçte ülkemiz nerede? Demokratik süreçte hangi yıldayız? Kaç yıl geriye gittik?
Erdoğan’ın kendisi de partisi de bölge halkı da 2005’teki yerde olunmadığını biliyor.
Erdoğan’a “Madem ki aynı yerdesiniz bütün bu olanlar nasıl oldu o halde” diye sorulsaydı vereceği cevap ne olurdu?
Ki zaten söyleyebileceğini ifade etti, “Çözüm sürecini biz değil onlar sonlandırdı” dedi.
***
Peki Erdoğan Diyarbakır’a neden gitti?
Bu sorunun cevabı Ankara kulislerini iyi bilen gazeteci arkadaşımız Abdülkadir Selvi’nin köşesinde. Şöyle diyor:
“İstanbul seçimleri de gösterdi ki AK Parti Kürtleri kazanmadan seçimleri kazanamıyor. Erdoğan Kürtleri kazanmak için yeniden harekete geçti. Diyarbakır ziyaretinde çözüm sürecini tartışmaya açan Erdoğan, bahara kadar doğu ve güneydoğu illerinin tamamını ziyaret etme kararı aldı. Erdoğan her ay bir ili ziyaret edecek.” (Hürriyet, 12 Temmuz)
Evet, Erdoğan’ın Kürt oylarına ihtiyacı var. Kürt oyları önümüzdeki seçimlerde Erdoğan için hayati öneme sahip olacak. Erdoğan da nabız yoklamak, uygun bir damar olup olmadığını görmek için gitti Diyarbakır’a… Nabız yokladığı için de “2005’te ne dediysek aynı yerdeyiz” gibi muğlak, kendisini bağlamayacak ama kamuoyunda bir tartışmayı da beraberinde getirecek bir konuşma yaptı.
Peki, Sayın Erdoğan bütün bunları yapmaya tek başına mı karar verdi? Bahçeli ile istişare etmedi mi? Sayın Erdoğan’ın sözlerinin Bahçeli’ye sürpriz olduğunu mu düşünüyorsunuz?
O halde şu soruyu da sorabiliriz:
MHP lideri Bahçeli çözüm süreciyle ilgili kaç gün sonra açıklama yaptı?
Cumhur İttifakı çatlıyor mu tartışmalarına kaç gün sonra nokta koydu?
Beklendi, Erdoğan’ın sözlerinin etkisinin ne olduğu ölçülmeye çalışıldı. Nitekim Erdoğan Diyarbakır’daki konuşmasının kamuoyunda bir karşılık bulmadığını görmüş olmalı. Ki önce kameraların karşısına AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan çıktı ve “Çözüm süreci tarzı bir ifadeyi ne gerekli ne doğru buluyoruz. Bizim bir tane sürecimiz var, 84 milyonun ayağa kalkması, ekonomisinin, istihdamının büyümesi, tüm dünyada iddialı bir ülke haline gelmesi için çalışmaktır” dedi. (12 Temmuz)
Bir gün sonra Bahçeli çıktı ve “Hiç kimse niyet okuyuculuğu yapmasın, harman yeri dişlemesin, buzağıyı yanlış yerde aramasın. Bunlar asılsız ve tehlikeli söylentiler” diyerek çözüm sürecinin başlaması bir yana, çözüm süreci sözünün üzerine betonu döktü. (13 Temmuz)
Şimdi şu soruyu sormanın tam yeri:
Eğer Erdoğan’ın Diyarbakır’daki nabız yoklaması başarılı geçseydi, Kürtler oyları gelecek vaat etseydi, MHP lideri Devlet Bahçeli çözüm süreciyle ilgili “bunlar asılsız ve tehlikeli söylentiler” türü cümleler kurar mıydı?
***
Hatırlayalım: Hakkında 8 ayrı suçtan dolayı yakalama emri bulunan, gıyabi tutuklama kararı olan, 2015 yılında hakkında kırmızı bülten çıkartılması talebinde bulunulan Osman Öcalan devletin televizyonu TRT Kurdi’ye çıkartıldı ve Cumhur İttifakı’na açıktan oy istedi. Sayın Bahçeli’nin tepkisi ne olmuştu?
Devlet Bahçeli Osman Öcalan şöyle teröristtir, böyle suçludur, terörist başının kardeşidir gibi açıklamalar yaptı mı?
23 Haziran 2019’daki İstanbul seçiminden 3 gün önce bir akademisyen elinde PKK lideri Öcalan’ın mektubuyla çıktı ve bütün televizyon kanallarının ortak canlı yayınında Öcalan’ın AK Parti lehine sayılacak mektubunu okudu. Sayın Bahçeli bir tepki gösterdi mi?
Ama mesela Cumhur İttifakının siyasetçileri aynı zamanda seçim meydanlarında CHP’yi İYİ Parti’yi HDP ile işbirliği yapmakla suçladılar.
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Neyse asıl yazmak istediğim husus bu değil.
***
Yazmak istediğim husus, Diyarbakır’da AK Partililerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “Biji Serok Erdoğan” sloganıyla karşılamalarıyla siyasette başlayan “Serok” polemiği… Serok Kürtçe “başkan” demek.
MHP lideri Devlet Bahçeli, başbakanlığı döneminde gittiği Diyarbakır ziyaretinde “Biji Serok” sloganıyla karşılanan Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’na “Serok Ahmet” lakabı takmış, Davutoğlu’nu eleştirdiği her konuşmasında “Serok Ahmet” ifadesini kullanıyordu.
Diyarbakır’da Cuma günü Cumhurbaşkanı Erdoğan için de “Biji Serok Erdoğan” sloganları atılınca Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu Bahçeli’ye sordu:
“Sayın Bahçeli 5 yıldır bana ‘Serok Ahmet’ diye saldırıyordu, şimdi Erdoğan’a da Diyarbakır’da ‘Serok Erdoğan’ dediler. Sayın Bahçeli bakalım ‘Hey Serok Erdoğan’ diyebilecek misiniz, tepki gösterebilecek misiniz?”
Bahçeli beş gün boyunca bir şey demedi. Önce Bahçeli’nin danışmanı ve aynı zamanda Türkgün gazetesi yazarı olan Yıldıray Çiçek cevap verdi:
“Senin Serok’luğun PKK’dan, PYD’den, YPG’den, HDP’den, terörist Demirtaş’tan yana iken, tarihin en büyük terörle mücadelesini gerçekleştiren ve HD(P) KK’ya nefes aldırmayan iradeye söylenen ‘Biji Serok Erdoğan’ sloganları nasıl bir görülecek?” (12 Temmuz)
Gülümsediniz değil mi?
Hemen belirtmek gerekir, PKK’nın bölgedeki hendeklerini, barikatlarını, silah ve mühimmat depolarını ortadan kaldıran da 24 -25 Temmuz 2015 tarihinde terörle mücadele harekatını Başbakan Davutoğlu idi. Bu ülkemizdeki “en büyük terörle mücadele” operasyonlarından biriydi.
MHP lideri Bahçeli beş günlük sessizliğin ardından bir kez daha “Serok Ahmet” diye seslendi Gelecek Partisi lideri Davutoğlu’na! (13 Temmuz)
MHP’ye göre iki Serok var: iyi ve kötü. Erdoğan’a “Biji Serok” denmesi ile Ahmet Davutoğlu’na “Biji Serok” denmesi aynı şey değil.
Yani aslında Sayın Bahçeli’ye ve MHP’lilere göre sorun “Serok” denilmesi değil, sorun “Serok”un kime dendiği!
***
Arşiv taraması yaparken Sayın Bahçeli için “Serok” 2016 yılına kadar terörle, PKK ile ilişkili bir söz olmadığını fark ettim. Ya da “Serok”u keşfetmemiş ya da dikkatini çekmemiş olabilir. Bahçeli “Serok” sözünü PKK ile terör ile bölücülük ile ilişkilendirilebilecek işe yarar bir ifade olarak görseydi, Erdoğan’a 2010, 2011, 2013, 2015, 2017, 2018 yıllarında “Serok Erdoğan” diye başlar İmralı canisi, PKK, terör işbirlikçisi diye devam ederdi sözlerine. Erdoğan’a da “Serok” lakabını takardı.
Zira AK Partililer Diyarbakır’da Erdoğan’ı ilk kez Cuma günü “Biji Serok Erdoğan” sloganıyla karşılamadılar.
Hatta Hendek operasyonlarının devam ettiği dönemde, duvarlara yazdığı “Biji Serok R.T.E. Reis” sloganının önünde çektirdiği fotoğraflarla Erdoğan’a selam gönderen özel harekat polislerine, güvenlik güçlerine tepki gösterirdi. (https://www.sabah.com.tr/gundem/2016/02/29/surdan-cumhurbaskani-erdogana-kurtce-mesaj )
Erdoğan’ın bundan hoşnut olmasına tepki gösterirdi.
En nihayetinde o dönemler Erdoğan’a ağza alınmayacak hakaretleri yaptığı dönemdi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024