Ergun BABAHAN

Top, şimdilik Anayasa Mahkemesi’nde
2.02.2016
1749

 Anayasa Mahkemesi'nin önünde çok kritik davalar var. Ancak şu anda aciliyet gösterenler bence HDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yaptığı itiraz ile Avukat Orhan Kemal Cengiz'in ‘‘Zaman ve Diğerleri'' davasında talep ettiği tedbir kararı. Yüksek Mahkeme'nin bu iki davada vereceği kararlar, sorunu ya iç hukuk sistemi içinde çözecek ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıyacak.

Yakın zamana kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki mahkumiyet sayısı bakımından Rusya ile yarışan Türkiye, devreye Anayasa Mahkemesi'nin girmesine rağmen, bu alanda tekrar rekora gidecek gibi görünüyor. Çünkü Anyasa Mahkemesi'nin bireysel başvurularda takınacağı tavır, Ankara'nın bu süreci çürütmek, zamana yaymak ve adaletin tecellisini geciktirmek olarak değerlendirmeye yol açabilecek ve bireysel başvuruyu anlamsız bir uygulama haline getirebilecektir. Gidişat ne yazık ki, bu yöndedir.

 

Mehmet Altan dünkü yazısında siyasi iktidara güdümlü bir yargı sisteminin dönemsel gelişmelere göre nasıl karar ve içtihat değiştirdiğini ‘‘Biji Apo'' kararlarını örnek göstererek anlatmıştı. ‘'Zaman ve Diğerleri'' davası da bu açıdan uluslararası alanda hükme bağlanmış çarpıcı bir örnek olacaktır. Savcı Bharara, Reza Zarrab davasında savunmanın iddialarını çürütmek içine sadece bu davayı örnek gösterse ve yargı sisteminin siyasi iktidara bağımlılığını Zaman gazetesi üzerinden ortaya koysa, jüriyi etkilemesi için başka söze gerek kalmayacaktır. Avukat Orhan Kemal Cengiz, Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda şu hususların altını çiziyor:

  • Gazeteye kayyım atanmasının hiçbir koşulu yoktur. Sulh Ceza hakimliği, kararını ‘örgüt yayını olmak' veya ‘örgüt propagandası' yapmak üzerine kurmuştur ama Zaman gazetesi yöneticilerine bugüne kadar bu konuda yöneltilmiş tek bir somut suçlama yoktur.
  • Bu davada tedbir kararı verilmelidir. Evet, tedbir kararı ancak başvurusunun yaşam hakkı ve fiziksel veya ruhsal esenliği tehdit edilen durumlarda verilir. Çünkü, kayyım kararı Zaman gazetesi ve diğer yayın organları için ‘Ölüm Kararı' niteliğindedir. Amaç, bu gazeteleri önce orijinal editoryal çizgisinden uzaklaştırmak ve sonrasında yok etmektir.
  • Koza-İpek Grubu, Bugün-Millet gazetelerine el konulmasının ardından Anayasa Mahkemesi'ne tedbir kararı başvurusunda bulunmuş, ardından dört ay gibi bir süre geçtikten sonra bu yayınlar kayyımlar tarafından kapatılmıştır. Yani ölüm hükmü verilmiştir. Bu nedenle, zaman kaybına tahammül yoktur.
  • Muhalif medyaya yapılan baskılar, getirilen yasak ve kısıtlamalar, çalışanları hakkında verilen hükümler göz önüne alındığında, Anayasa Mahkemesi'nin alacağı tutum, Türkiye'de basın hürriyetinin ve demokrasinin geleceği bakımından yaşamsal öneme sahiptir.
  • Anayasa Mahkemesi, otoriterleşmiş her rejimde olduğu gibi, siyasal iktidarın kendisine düşman ilanı ettiği kişi ve kurumlara olağanüstü bir hukuk rejimi uygulaması karşısında pasif bir seyirci konumunda mı bulunacak, yoksa Türkiye'ye özgü bu McCarthyism karşısında hukuku savunmanın gerektirdiği bir aciliyet duygusuyla mı hareket edecektir?
 

Evet, Orhan Kemal Cengiz'in Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvurunun gerekçeleri böyle. Yüksek Mahkeme, topu taca mı atacak yoksa gündemine alıp bir karar verecek mi? Anayasa Mahkemesi'nin takınacağı tutum, bu Mahkeme'nin uluslararası alanda itibarını belirleyeceği gibi, davanın nasıl bir seyir izleyeceği konusunda da belirleyici olacaktır. Dünyanın kendisine hukuk devleti diyen her ülkesinde kararın ne olacağı açıktır ama buraya artık hukuk devleti demek mümkün değil maalesef.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar