Ergun BABAHAN
Türkiye tarihinin en ciddi ekonomik krizine girmiş durumda ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan açık bir biçimde bu gerçeği inkar ediyor ve ekonominin gerçeklerini yerine getirmekten ısrarla kaçınıyor.
İşin uzmanları ekonomik alanda yapılması gerekenleri sıralıyor: Ciddi bir faiz artışı, cari açığın düşürülmesi ve kamu harcamalarının kasılarak bütçe disiplininin sağlanması, yani küçülme. Ancak Türkiye’de bugün bütçe disiplini sadece lafta kalmış durumda.
Ekonomi Bakanı Albayrak durmadan konuşuyor ama kimseyi ikna edemiyor. Çünkü ekonomistlere masallar anlatıyor. Bütçe disiplini diyor ama nasılını açıklayamıyor. Çünkü bu disiplini denetleyecek Meclis ve Sayıştay gibi temel kurumlar devre dışı bırakılmış, keyfi bir ekonomik sistem oluşturulmuş bir halde.
Türkiye’nin demokrasiden uzaklaşması önce insan haklarının erozyonunu, ardından da kaçınılmaz ekonomik iflası getirdi. Bir kişinin İslamcı ideolojisi yüzünden koca ülke oradan oraya savrulur oldu, Katar’dan gelecek 3-5 milyar dolara umut bağlar hale geldi.
Bütün uzmanlar Erdoğan’ın eninde sonunda IMF’nin kapısını çalmak zorunda kalacağı konusunda hemfikir. Gecikme iyileşmek için ödenecek maliyeti ağırlaştıracak. Bu işin bir yüzü…
Diğer yüzü ise, IMF’nin Merkez Bankası ve tüm ekonomik kurumların denetimini sıkı sıkıya elinde tutan Erdoğan yönetimine bu koşullar değişmedikçe kuruş vermeyecek olması gerçeği…
Diktatoryal rejim deneyimi olan uzmanlar, Erdoğan’ın suyun üzerinde kalabilmek için Latin Amerika diktatörleri gibi, akıldışı işler yapabileceği uyarısında bulunuyor:
“Türkiye'nin şu bugünkü durumunu 1980'lerde Latin Amerika'daki popülist yönetimlere benzeten Hollandalı uzman Van Wijnbergen, ‘Dünya Bankası'ndaki deneyimlerimden biliyorum; tüm otokratik rejimler bir süreliğine çok iyi görünüyor’ uyarısı yapıyor.
Latin Amerika ülkelerinin de, ekonomiyi dış borçla finanse ettiklerini ve sonunda sermaye kaçışına neden olduklarını söyleyen eski Dünya Bankası yetkilisi, bu nedenle ‘suyun üzerinde kalabilmek için garip kararlar aldıklarını’ hatırlatıyor.
Arjantin'in, emeklilik fonlarına el koymasını buna örnek gösteren van Wijnbergen, ‘Erdoğan'ın yapacağı da buna benzer şeyler’ diyor.”
2001 krizinde IMF’nin talebiyle ekonominin direksiyonuna geçen Kemal Derviş’in ilk işi kurum ve kurulların bağımsızlığını sağlamak olmuştu.
“Şimdi Merkez Bankası’nın bağımsızlığının kriz tartışmalarında en öne çıkması gibi, piyasaları regüle edici kurulların özerkliği, siyasi iktidar karşısındaki bağımsızlığı da inandırıcılığını yitirdi.”
Bugünkü tablo böyle. Erdoğan’ın içselleşmiş Batı düşmanlığı ve akıldışı davranış biçimi, özenle kurduğu sistemi IMF denetimine teslim etmesine izin vermeyecektir. Bir gün mecbur kaldığında ise ülkenin ve toplumun ödeyeceği bedel bugünkünden çok daha ağır olacaktır.
Konjonktürel olarak Avrupa Birliği’de dönüş, bu koşullarda Türkiye’de ekonomik bir destek olarak dönmeyecektir.
Nitekim, Başbakan Angela Merkel'in lideri olduğu Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili Jürgen Hardt ancak Türk hükümetinin siyasi çizgisini değiştirmesi halinde Türkiye'ye mali yardımda bulunulabileceğini söyledi.
Rheinische Post gazetesine konuşan Hardt, "Türkiye'deki ekonomi ve döviz krizinin nedeni, Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkelerine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dikkatsizce yaptığı açıklamalar” dedi.
Erdoğan bu tavrını değiştirmezse Türkiye'ye yapılacak mali yardımın boşa harcanacak para olacağını ifade eden Hardt, "Türk hükümeti tutumunu değiştirdiği takdirde, yardımlar konusunda düşünülebilir” şeklinde konuştu.
Hardt, "Siyasi ve ekonomik nedenlerle güçlü bir Türkiye bizim de çıkarımıza” dedi. Hardt, sorunlara çözümün Erdoğan'ın elinde olduğunu da sözlerine ekledi.
Bunlar akılcı talepler olduğu için Ankara’da karşılık bulması mümkün değildir. Çünkü Erdoğan’ın son dönemde özenle kurduğu faşizan rejimin sona ermesini kabul etmesi gerekecektir ki, ne Erdoğan ne de iktidar ortakları bu adımı atmaya hazır değiller.
İttihat ve Terakki serüvenini neredeyse birebir tekrar eden bu rejimin kaçınılmaz sonu büyük bir iflas ve çöküştür. Bu gerçeği yaşayıp göreceğiz hep birlikte...
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021