Eser KARAKAŞ
Bugünkü yazımı iki ayrı konuya ayırmak istiyorum ama her iki konunun da temelinde ihanet kavramı var.
Birincisi “davaya ihanet” kavramı.
Sayın Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı gündeme gelir gelmez AKP sözcüleri de “davaya ihanet” ifadesini gündeme getirdiler.
Burada ifade etmek istedikleri muhtemelen siyasi yola beraber çıktıkları, 2007 Nisan’ında Başbakan Erdoğan’ın “kardeşim Gül” diye hitap ettiği Sayın Gül’ün bugün AKP’den, bugünün AKP’sinden farklı bir çizgiye gelmiş olması, mutabakat sağlanabilse idi Erdoğan’a karşı rakip aday olarak çıkması ihtimali.
Ancak, burada mesele dava kavramında.
AKP’nin kuruluş döneminde yazdığı parti programına bakın, hem de iyi bakın, 2007 erken seçimlerine girerken seçim bildirgesine bakın, bir de aynı partinin, aynı AKP’nin diyemiyorum, uygulamalarına söylemine bir bakın, aradaki farkı da diyemiyorum, uçurumu çok net göreceksiniz.
Başka bir ifade ile, 2004 yerel seçimlerde, 2007 TBMM seçimlerinde AKP davasını benimsemiş bir kişinin bugün bu davaya, bugünün davasına(!) yani bugünün AKP’sine ve yönetimine taban tabana zıt bir pozisyon benimsemesi ihanet değil, tam tersine davaya (AKP programı) sahiplenmek demektir.
Davaya ihanet edenler aslında bugün AKP programını, 2004’ü, 2007’yi gündeme bile getiremeyenlerdir.
AKP’nin sloganı haline gelen üç Y meselesine yani Yoksulluk, Yolsuzluk, Yasaklar meselesine bir göz atan ve bu kavramların son on sene içinde değişimini gören kişinin ihanet kavramını farklı yorumlayacağı açıktır.
Gelelim “mesleğine ihanet” meselesine.
Dün gece HaberTürk kanalında Sayın Senem Toluay’ın sunduğu bir tartışma programını göz ucuyla izledim ama programın bir bölümü gerçekten çok önemli, çok öğretici idi, ihanet kavramının ne olduğunu sarahatle ortaya koydu.
Sunucu Sayın Senem Toluay bir aşamada konuklarına şu soruyu yöneltti: “Son zamanlarda dile getirildiği gibi acaba Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı Türkiye karşıtlığı kavramı ile aynı şey midir?
Sorunun özü hem doğru hem de aynı zamanda çok saçma.
Doğru, çünkü böyle bir saçmalığı dile getirebilen çok sayıda önemli insan var çevremizde.
Bu açıdan Sayın Senem Toluay’ın sorusu çok yerinde iyi bir soru, saçmalık sözümün kendisi ile ilişkisinin olamayacağı ortada.
Ama bu soru aynı zamanda çok da saçma çünkü sağduyu, asgari zeka birine karşıtlığın, bu biri Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da olabilir, asla Türkiye karşıtlığı olamayacağını söylerler.
Allah’tan Senem Toluay gibi gazeteciler hala var da bu saçmalıklar basında irdelenebiliyorlar.
Program esnasında yaşanan facia ise bu soru karşısında tüm katılımcıların hiç tereddüde mahal vermeden böyle bir ilişkinin kurulamayacağını haykıramamaları.
İsim vermiyorum, programda dördü öğretim üyesi, biri gazeteci olmak üzere beş kişi vardı, soruya ilk yanıt isminin önünde profesör ünvanı taşıyan birinden geldi ve bu profesör uzun bir süre durumun aslında böyle olabileceğini yani ülkemizin içinde bulunduğu iç ve dış zorluklar karşısında bu zorluklarla mücadele eden birine karşıtlığın (yani muhalefet) Türkiye karşıtlığı olarak yorumlanabileceğini söyleyebilmek için kendini paraladı, doğrudur, bir profesör böyle saçma bir ifadeyi savunabilmek için kendini paralamak zorundadır, konuşmasının sonunda da, zevahiri bir parça kurtarabilmek için, ifade özgürlüğü, muhalefet hakkı gibi bir-iki söz söyledi ve sonra da sustu.
Dört öğretim üyesi ve bir gazetecinin bu saçma ilişkiye çok güçlü ve ortak bir sesle karşı çıkamaması aslında öğretim üyeliği ve gazetecilik mesleklerine ihanettir.
Dört öğretim üyesi ve bir gazeteci bir şey söylemediler demiyorum ama sesleri anlaşılmaz, belki de anlaşılabilecek nedenlerden çok ama çok cılız çıktı.
Sistemlerin çok zorlandığı dönemler muhtemelen aynı zamanda ihanetler dönemi de oluyor galiba.
Davanın mimarları kendi davalarına, insanlar kendi mesleklerinin olmaz ise olmazlarına ihanet edebiliyorlar.
Hükümete, Saray’a çok yakın gazetecilerin bu ortamda Genelkurmay Başkanının Gül’ü ziyaretini eleştirememeleri ihanet kavramının da en müşahhas örneği değil mi?
Söz konusu gazetecilerin yaklaşık tümü de, sevsinler onların vesayet karşıtlığını, askeri vesayete karşı çıktıklarını söyleyerek köşelerini konsolide etmediler mi?
Keşke yazımın başlığına çok sevdiğim eski bir şarkının ismini koysaydım: Perfidia
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025