Eser KARAKAŞ
24 Haziran seçimlerinin sonuçlarını çok farklı açılardan merak ediyorum.
Normal bir ulusal ve küresel ortamda Erdoğan’ın bu seçimleri kaybetmesi lazım.
Kamu ihale sistemi ve emlak rantları kökenli bir yolsuzluklar zinciri Türkiye’yi esir almış durumda, her ihale için yasa dışı biçimlerde bazı maddeler (mesela ünlü 21-b) devreye sokuluyor, eşik değerler yerli ve milli hırsızları korumak için sürekli yükseltiliyor.
Adaletsizlikler, vicdansızlıklar tavan yapmış durumda.
Hukuk devleti ayaklar altında, Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmıyor, yargıçlar komedyasına şahit oluyoruz, Sayıştay asli, anayasal (M.164) görevini yapamıyor
Akraba kayırmacılıklarını milletvekilleri utanmadan kutsal kitaplardan alıntılarla meşrulaştırmaya çalışıyorlar.
Faizlerle mücadele için çıkılan yolun sonunda dünyanın en yüksek nominal faizini veren ülke halindeyiz, enflasyon ve işsizlik hep çift haneli sayılarda, bono faizleri yüzde yirmi.
Günde ortalama beş işçimizi iş kazalarında kaybediyoruz; sadece bu bile çok korkunç.
Ama, tüm bu korkunç manzara karşısında bile Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine seçilme ihtimali azımsanmayacak bir oranla giriyor.
Bu nasıl oluyor?
Bu manzarada Erdoğan’ın en büyük şansının, kısmetinin paradoksal olarak küresel rüzgarlar olduğunu düşünüyorum; sabah akşam küresel sistemle kavga et ama en büyük şansın da yine bu küresel sistemin geldiği yer olsun, doğrusu ilginçtir.
Dünyada son beş senede yaşanan gelişmelere topluca bir bakalım.
Trump gibi bir aday ABD gibi bir ülkede seçmen-i sani oylarıyla da olsa başkan seçildi; unutmayalım, ABD milli geliri küresel gelirin yaklaşık dörtte biri kadar.
Rusya’da Putin iktidarını güçlendirerek sürdürüyor.
Birleşik Krallık’sız bir Avrupa’nın önce tarihi olarak, sonra da iktisaden, siyaseten düşünülmesi çok zor ama Birleşik Krallık AB sürecinden yaptığı referandum ile çıktı, kendileri de pişman ama olan oldu; bundan sonra Avrupa artık hep bir eksik, hatta çok eksik.
AB üyesi ülkeler arasında Macaristan, Polonya, Romanya, Bulgaristan gibi ülkeler var bugün artık ama Birleşik Krallık yok.
Sosyal demokrasinin beşiği sayılan İskandinav ülkelerinde ırkçı sağın yükselmesini izliyoruz.
Avusturya’da yaşananlar ortada.
Fransa gibi bir ülkede son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda ırkçı sağcı aday yüzde 37 oy alabildi, çok ciddi bir orandır.
Bu kötü rüzgar bir türlü dinmiyor, Kolombiya’da büyük riskler alarak gerillalarla anlaşma sağlayan iktidar seçimlerle gitti, yerine kendine sert sağ diyen, barış sürecini tersine çevireceğini ilan eden bir kadro iktidar oluyor; Venezuela’nın durumu da malum, Maduro da bizim Reis’in kankası.
İtalya, içinde yaklaşık yedi yüz göçmenin olduğu, çocuklar, kadınlar dahil, bir gemiyi ülkesine almıyor, insanlar günlerce açık denizde bekletiliyorlar, Allah’tan İspanya devreye giriyor.
İtalya’nın yeni başbakanı da, AB sürecine karşı, popülist politikalara destek verecek, ne tesadüftür, onun da diploma sorunlarından bahsediliyor (Bu diploma konusunda yazının sonunda bir dip notum olacak).
İtalyan Başbakan “kendi vatandaşları olan romanları sınır dışı edememekten” yakınıyor mesela.
Balkanlarda çok sevimsiz gelişmeler izliyoruz, AB üyesi olanlarda bile yolsuzluklar ayyuka çıkmış gibi.
Çin ise hala tek parti rejimi ile dışa açık piyasa ekonomisi modelini birlikte götürmeye çalışıyor, bu arada yazarlar, çizerler hapiste.
2000’li yılların başında rüzgarlar neden öyle esti de bugün böyle esiyor, bu da başka bir tartışma konusu.
Tarihte hiçbir dönem başkasının kopyası değildir doğal olarak ama dünyanın ikinci bir 1920’ler ortamını yaşadığı izlenimi ediniliyor; bir tür çılgınlık, Türkiye de bu çılgınlıktan nasibini fazlasıyla alıyor.
Ortadoğu’nun durumuna girmek bile istemiyorum.
Sevimsiz bir gerçek ama rüzgar küresel olarak sanki burada ve başka yerlerde Erdoğangillerden yana esiyor.
Türkiye acaba 24 Haziran günü, çok önemli ve olumlu bir refleks göstererek bu küresel çılgınlığın dışına kendini atabilir mi, bu farklılaşmayı başarabilir mi, umutlu musunuz?
Çok da umutlu değilim ben ama yine de doğup büyüdüğüm ülkemin böyle bir refleks gösterebileceğine yönelik çok güçlü isteksel düşünceleri içimde, kalbimde, kafamda taşıyorum ama zor olduğunu da biliyorum.
Tüm istediğimiz demokrasi, hukuk devleti, iyi tanımlanmış özgürlükçü bir devlet laikliği, dışa açık piyasa ekonomisi ve güçlü bir sosyal devlet.
Bir grup insanının hayvanlara işkence etmekten keyif alabildiği bir ülkede acaba başka bir grup insan-seçmen kümesi dünyaya örnek ve umut olabilecek bir siyasal, toplumsal refleksi gösterebilir mi?
Bunu görmek için bir haftadan az bir vaktimiz kaldı ama umudumuzu asla yitirmeyelim.
Not: Erdoğan’ın diploma meselesi.
Hayrettir, kimse bu konuda resmi belgelere bakmıyor.
Anayasa Cumhurbaşkanlarına yükseköğretim yapmış olma koşulu getiriyor, bu yükseköğretimin sekiz yarıyıl (dört sene) olması koşulu yok.
Yükseköğretim Kanununun üçüncü maddesi ise yükseköğretimi dört YA DA sekiz yarıyıllık bir eğitim dönemi olarak tanımlıyor.
Fazla tartışmaya gerek yok, dört yarıyıllık (iki sene) bir okuldan mezun bir kişi de Cumhurbaşkanı olabilir demek ki, dört sene koşulu diye bir şey yok anayasada ve yasalarda.
Cumhurbaşkanının ısrarla diplomasını ibraz etmemesinin altında ben, bir biçimde ağızdan çıkmış ama gerçekleri yansıtmayan “sekiz yarıyıllık bir okuldan mezunum” sözünün yattığını, bu durumu tekrar açıklama durumunda kalmamak için de diplomanın ortaya çıkarılmadığını düşünüyorum.
Erdoğan’ın diploma durumu muhtemelen, benim kişisel görüşümdür, anayasaya ve YÖK Kanununa uygundur, muhtemelen sekiz yarıyıldan daha az süreli bir mezuniyet belgesidir elde olan ama uygun olmayan, bir zamanlar, ağızdan belki de sehven çıkmış dört senelik okul mezuniyeti açıklamasıdır.
Lise sonrası iki senelik bir okul mezuniyeti Cumhurbaşkanı olmak için yeterlidir.
Ama, şunu da unutmayalım, diplomasını göster(e)meyen bir Cumhurbaşkanı imajı da çok kötüdür.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025