Etyen MAHÇUPYAN
Topçu Kışlası ile ilgili olarak geçen hafta Bölge İdare Mahkemesi bir karar verdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın itirazını kabul ederek 6. İdare Mahkemesi'nin daha önceki yürütmeyi durdurma kararını iptal etti.
Sırf bu karara bakacak olursak Topçu Kışlası'nın yapılmasının yolu açılmış oluyor. Ancak bir dava daha var... 1. İdare Mahkemesi'nin 6 Haziran kararıyla ‘Taksim yayalaştırma projesi' bir bütün olarak iptal edilmiş durumda. Yayalaştırma projesinin Topçu Kışlası'nı içerip içermediği bir yana, 1. İdare Mahkemesi imar planını iptal ettiğine göre Kışla hâlâ yapılamaz demektir. Nitekim Taksim Dayanışması'nın avukatı gayet kendinden emin olarak “Buraya bir çivi bile çakılamaz.” dedi. Çünkü elinde 1. İdare'nin ‘kapı gibi' iptal kararı bulunuyor...
Ne var ki Dayanışma'nın aynı avukatı 1. İdare'nin 6 Haziran'da aldığı bu kararı niye kamuoyu ile hemen paylaşmadıkları sorulduğunda “Gerekçeli karar yazılmadan karar kesinleşmez.” demişti. Gerekçenin kararın dayanağını belirteceği ama kararı değiştirmeyeceği söylendiğinde de, eğer karar kamuoyunda duyulursa hükümetin yargı üzerinde baskı kurarak kararı değiştirme ihtimalinden çekindiklerini ifade etmişti. Oysa şimdi aynı kararı değiştirilme korkusu olmadan seslendiriyor. Haklı da... Çünkü artık kamuoyu da o kararı biliyor ve kamuoyunun bildiği bir kararın yürütme baskısı ile değiştirilme ihtimali hemen hiç yok.
Şimdi dönelim 6 Haziran sonrasının birkaç haftasına... Dayanışma, Gezi ile ilgili imar planlarının bir bütün olarak iptal edildiğini, oraya bir çivi bile çakılamayacağını biliyordu. Bunun açıklanması halinde hükümetin veya idarenin yargı üzerinde herhangi bir baskı oluşturma ihtimali olmadığını da biliyordu... Nitekim bugün 6. İdare'nin kararına ilişkin olarak bu ‘kartı' öne sürüyor. O halde acaba 6 Haziran sonrasında bu kararı niçin gizledi? En mantıklı cevap ‘olaylar bitmesin diye' şeklinde olandır... Acaba bu isteği ve böylece insanların yaralanıp ölme ihtimaline razı gelinmesini nasıl açıklayabiliriz? Öte yandan mahkemenin diğer tarafında da idare var ve orada da birileri bu kararı biliyor. Ama bu bilginin bürokrasi içinde nasıl bir macera izlediğini, hükümete ulaşıp ulaşmadığını, mahkemeyi kaybeden idare avukatlarının kararı ‘yukarıya' bildirmekte çekingen davranıp davranmadığını bilmiyoruz. Belki birinin aklından kararı etkilemek de geçmiştir. Yani Dayanışma'nın yürütmeden çekinmek için haklı nedenleri olabilir. Ama bu ihtimal kararın bir an önce açıklanması gereğini daha da acil hale getirir. Kısacası Dayanışma'nın yürütme hakkındaki varsayımını doğru kabul ettiğimizde, durum daha da vahamet kazanıyor. Amacın Gezi, çevre, katılım vs. değil, olayların sürmesi olduğu anlaşılıyor.
Buna izin veren, meşru gösteren bir ideolojik bakış olmalı... Her türlü aracı amacın hizmetkârlığına indirgeyen, topluma karşı olması gereken sorumluluk duygusunu soyutlaştıran, ahlaki kaygıları arka plana itmeyi kolaylaştıran bir ideoloji. Bu yaklaşım Gezi'nin üzerine çöreklenmiş, onun bütün enerjisini emerek kendisine hayat suyu sağlayan bir parazit artık... Gezi'den çıkabilecek olan ‘yeni' her şeyi kendi kucağına oturtarak tanımlayan ve yönlendirmeye çalışan bir ‘eskilik' numunesi. Bu tür ‘aydın' olma hali, gerçekte kaybedilmiş hayallerin, kavgaların ve hayatların başkalarına yapışarak sürdürülmesinden başka bir şey değil. ‘Yeni olan bizden sorulur' klişesine dönüşen ‘sosyolojiden anlama' patetikliği yanında, o yeni olanı hemen kendilerine uygun bir kalıba dökerek kendilerini ‘yenileme' gayreti de tek kelimeyle gülünç. Gezi olayında hükümet vahim hatalar yaptı ve bu hatalar üzerine yapıştı. Bunların üstünü komplo türü söylemlerle kapatmak mümkün değil. Ama Gezi'de kendiliğinden tomurcuklanan melezleşme ve kendini çoğulcu bir dünyada var etme arayışını faydacılığın esiri kılan yaklaşım ve ‘siyaset', hükümetin tutumundan da daha zararlı. Hükümetinki bir anlamama, kabullenememe, içselleştirememe, yani bir tür ‘ideolojik köylülük' hali... Oysa söz konusu kurumların ve aydınlarınki ideolojiye sinmiş, yadırganmayan bir ahlaki zaafı ima ediyor.
Faydacılık Gezi'yi öldürüyor... Toplum nezdinde ‘Gezi' giderek doyumsuz bir şımarıklığın timsali olarak algılanıyor. Bu tasallutun kalkması, gençlerin özgür kalabilmesi ve kendi yollarını istedikleri gibi döşemelerine fırsat verilmesi lazım. Bugüne dek kendi cemaatsel takıntılarından başka bir şey üretemeyenlerin, Gezi üzerinden bizzat kendilerini romantize etmelerinden hiçbir hayırlı yenilik çıkamaz çünkü...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023