Etyen MAHÇUPYAN
Katar’ı cezalandırmak isteyen ve Trump sayesinde bu fırsatı yakalayan dört Arap devleti nihayet isteklerini abartılmış bir ültimatom şeklinde açıkladılar. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Bahreyn’in ortak hamlesi, ABD’nin resmi olarak bu gecikmeden rahatsızlık beyan etmesinin hemen ardından geldi. Öte yandan ültimatomun maddelerine baktıklarında ABD’li yetkililerin epeyce güldüklerini tahmin edebiliriz. Çünkü kabul edilmesi mümkün olmayan, kabul edilmeyeceği zaten belli olan ve dünyada hiçbir ülkenin bu isteklerin kabul edileceğini beklemeyeceği bir liste ile karşı karşıyayız.
***
On üç maddelik listeyi üç bölümde değerlendirmek mümkün. Öncelikle ABD’nin kulağına hoş gelecek, onunla partnerliğe verilen değeri vurgulayan üç madde (2,6 ve 7)bulunuyor. Bunlara göre Katar’ın dört Arap devleti ve ABD tarafından ‘terörist’ olarak görülen gruplarla ilişkiyi ve yardımı kesmesi, bu grupları ‘terörist’ ilan etmesi, mal varlıklarını dondurması, finansal bilgilerini paylaşması ve onları teslim etmesi isteniyor. Ancak zikredilen listede DAEŞ, El Kaide ve Lübnan Hizbullahı’nın başına bir diğer grup daha eklenmiş: Müslüman Kardeşler. Oysa Batıda bu konuda ciddi siyasi raporlar mevcut ve hiçbiri Müslüman Kardeşleri diğerlerinin olduğu kategoriye sokmuyor. Diğer deyişle ültimatomu yayınlayanlar bir kurnazlık sergileyerek, Batının onaylayacağı genel tedbirlerin hedefi olarak asıl kendi hedeflerini de listeye eklemişler.
İkinci grupta, ABD’nin seveceği veya en azından hemen karşı çıkma eğilimi göstermeyeceği düşünülen iki istek (1 ve 5) bulunuyor. İran’la olan diplomatik, askeri ve ticari ilişkilerin tümünün bitirilmesi yanında, Türkiye’nin Katar’daki askeri varlığının ve ilintili askeri bağların da iptali bir şart olarak öne sürülüyor. Herhalde Batı teveccühünü artırmak üzere 1. Maddeye “İran’la ticarette ABD yaptırımlarına uy” cümlesi de eklenmiş. Öyle ki sanki söz konusu dört Arap ülkesinin asıl amacı ABD’nin küresel politikasına hizmet etmekmiş gibi… Bu iki maddeyi birlikte ele aldığımızda anlamı epeyce açık: Katar bölgede yalnızlaştırılmak ve tümüyle Arap koalisyonuna mahkum edilmek, onun oyuncağı haline getirilmek isteniyor.
***
Nitekim geri kalan sekiz madde bu oyuncakla nasıl oynanmak istendiğinin açık ifadesi olarak okunmaya müsait. Üçüncü ve dördüncü maddeler Katar tarafından fonlanan ve göreceli olarak özgürlükçü, çoğulcu ve nesnel bir yayıncılık yelpazesi oluşturan kurumların kapatılmasını talep ediyor. Sekizinci ve dokuzuncu maddeler ise Katar’ın dört Arap ülkesinden gelenlere vatandaşlık vermemesi, varsa vatandaşlıklarını iptal etmesi yanında, aynı dört ülkedeki tüm muhalif gruplarla ilişkilerini kesmesini ve geçmişten gelen ilişkinin belgelerini teslim etmesini istiyor. Kısaca söylenirse Katar’ın kendi “iç işlerine karışması” istenmiyor ama bu isteğin özü ‘muhalifimizi bize bırakın, biz hallederiz’ demekten farklı değil. Nihayet 11. Madde Katar’ın söz konusu ülkelere tabi olması gerektiğinin altını çiziyor.
Geri kalan tazminat (10), süre (12) ve denetim (13) maddeleri, Katar’a uygulanmak istenen pranganın mühründen başka bir şey değil. Ciddiye alınması mümkün olmayan, Katar’ı bir manda seviyesine inmeye zorlayan bir ültimatom… Ancak maddelerin göreceli ağırlığını hesaba kattığımızda asıl meseleyi de bütün dünyaya afişe ediyor: Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Bahreyn bugün sadece demokrasinin çok uzağında değiller, hem kendi antidemokratik düzenlerini daha da pekiştirmenin, hem de bölgede gerçek bir özgürleşmeye az çok hizmet edebilecek her girişimin altını oymanın peşindeler.
On gün sonra ‘tükürük yalama’ noktasına gelirlerse ABD dahil kimsenin pek acıyacağını sanmam doğrusu…
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024