Etyen MAHÇUPYAN
Biz Afrin’e ansızın girme beklentisiyle oyalanırken, Suriye’de iki katmanlı bir ‘çözüm’ durumu şekilleniyor. Bu katmanlardan ilki uluslararası güçlerin kendi aralarındaki ilişkileri ve mutabık kaldıkları noktaları kapsıyor. Görünen o ki Suriye’nin geleceğine dair ilk sözü söyleyecek olan Rusya… Cenevre’nin ilerlememesi üzerine Astana’ya eklenen Soçi görüşmeleri artık bu sürecin kontrolünün Rusya’ya verildiğinin işareti. Seçilen yöntem önce ateşkesin, ardından istikrarın sağlanması ve bu arada siyasi çözümün yavaşlatılmış bir müzakere çizgisi üzerinden kotarılması. Bu amaçla yeni bir anayasanın ve ardından ona uygun seçimlerin yapılması öngörülüyor. Müzakereyi başlatmak üzere de doğrudan veya dolaylı ‘herkesin’ içinde olacağı bir konferans planlanıyor.
***
ABD ve AB bu projeyi hedefler ve yöntem açısından benimseyip destekliyor. Ortada bir zorunlu uyum var. Batı dünyası şu anki askeri ‘dertlerle’ uğraşmak istemezken, önümüzdeki dönemin onlar için büyük avantajlar içerdiğinin farkında. Rusya ise kısa vadeli siyasi başarısını tescil ettirirken, uzun vadede Batıya muhtaç olduğunun bilincinde. Çünkü işin ‘ateşkes’ kısmı atlatılsa da, ‘istikrar’ kısmı için paraya ihtiyaç var ve Batı burada devreye girecek. Sadece altyapı ve hizmetler alanında değil, güvenlik sisteminin ve kurumların yeniden inşasında da Batı’nın inisiyatif alması, ama söz konusu inşayı Rusya’nın sağladığı ateşkes koşulları üzerinde yürütmesi lazım.
Bu zımni işbirliği, ikinci katmandaki yerel aktörler arası dengelerin nasıl olacağını da büyük ölçüde belirliyor. Görünen dört unsur var. Bir, rejim temel yapısıyla devam ederken hak ve özgürlükler alanında sınırlı ve zamana yayılmış reform adımları ile liberalleştirilecek ve ademimerkezi bir idari yapıya doğru evrilecek. Eğer şu anki yönetim kadrosu bunu yüklenirse büyük ölçüde iktidarda kalmayı garantileyecek. İki, Esat’ın göreceli gücü artacak, merkezi devletin yürütücüsü olarak onaylanacak ve ülke adına meşru muhatap kabul edilecek. Ancak aileye yakın iş dünyası ve güvenlik alanındaki enformel ve illegal yapılanmalar budanıp resmileşecek. Üç, PYD’nin yönetimi altındaki alanın bir kısmı idari bir özerk bölge olarak Suriye merkezi yönetimine bağlanacak. Merkezle bölge arasındaki ilişki anayasal hale getirilecek. Öte yandan PYD’nin çoğulculuğa açık bir sisteme geçmesi sağlanacak ve bu da anayasada ifadesini bulacak. Dört, Sünni Arap muhalefet Esat rejimi altında daha geniş ve demokratik haklara, anayasanın getireceği yeni vatandaşlığa razı olacaklar…
***
ABD ve Rusya bu tabloyu gerçekçi buluyor. Rusya rejimin devamını isterken, rejimin de Esat’sız ayakta kalamayacağı anlaşılıyor. Batı buna razı çünkü Sünni Arap muhalefet parçalanmış durumda ve Türkiye’nin de esas derdi muhalefetin başarısı değil, PYD’nin ezilmesi. Öte yandan Esat’ın İran’ın elinde ‘oyuncak’ olması istenmediği için, rejimi aileden bağımsızlaştıracak ve Esat’ı yetki paylaşımına zorlayacak bir idari reform planlanıyor. PYD’nin Esat karşısında denge unsuru olması bu açıdan büyük güçlerin elinde bir koz… Bu arada Irak da hem kuzeydeki Kürt Bölgesel Yönetimini dengelemek hem İran ile Esat arasına sıkışmamak hem de ABD ile iyi ilişkisini sürdürmek için PYD ile ilişkileri geliştirmek istiyor. Nihayet Sünni Arap muhalefetin parçası olan silahlı gruplar ve Yerel Konseyler ademimerkezi bir idari yapılanma ve daha fazla özgürlük karşılığında rejimle yeni bir ‘sözleşme’ yapmaktan başka şansa sahip gözükmüyorlar.
İşin ironisi şu ki, PYD’nin varlığı Sünni Arap muhalefetin hareket alanını genişletiyor, hak talep edebilmesini kolaylaştırıp meşru kılıyor. İstikrar açısından en kritik toplumsal grubun siyaseten en zayıf olduğu bir evrede, Suriye’de barış ve çözüm aranıyor. Başarı, Batı’nın Sünni Arap muhalefetin sesine kulak vermesiyle mümkün... Bu arada Türkiye’nin de Ortadoğu stratejisini terör yaklaşımı ile sınırlı olmaktan kurtarması gerekiyor. Tabii bölgede var olmak istiyorsa.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024