Fatma Bostan ÜNSAL
Bilindiği gibi Kazakistan’da on beş gün önce, Kazakların gündelik hayatında çok önemli bir yer tutan sıvılaştırılmış gaza yapılan büyük zammın ardından başlayan ve başta şiddet içermeyen gösteriler, başka grupların da katılmasıyla kamu binalarının, araçların yakılması gibi olaylara evrildi. Bu olayların bastırılması sırasında iki yüze yakın insan öldü, binlerce kişi yaralandı. Sıvılaştırılmış gaz fiyatının indirilmesine, hatta hükümetin bile istifa etmesine rağmen olaylar durmadı, Kazak güvenlik güçlerinin kapasitesi yetmeyince Kazakistan’ın da üyesi olduğu üyesi Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden (KGAÖ) yardım istendi.
Kazakistan, ticari ilişkilerini çeşitlendirerek, Kiril alfabesini değiştirerek, diğer Türki Cumhuriyetlerle bağlantılar kurarak Sovyet döneminden sonra da ülkede hissedilen ağır Rus etkisinden kurtulmaya çalışan, hatta Kırım’ın Ruslar tarafından ilhakını tanımayan bir ülkeydi. Buna rağmen yönetimi merkezi Rusya’da olan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nden yardım istenmesi bir çaresizliğin işaretiydi.
Bu olaylar cereyan ederken Türkiye’de hükümetin önerisiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki AK Parti, MHP, CHP ve İYİ Parti ortak bir açıklamayla ülkedeki şiddet eylemlerini kınadılar, 15 Temmuz olayları sırasındaki desteği nedeniyle Kazakistan’a teşekkür ettiler. Oysa Kazakistan Nur Sultan Nazarbeyev’in tek adam yönetimi altında insan haklarının ihlal edildiği, geniş çaplı yolsuzlukların olduğu, halkın her açıdan ezildiği bir ülkeydi. Bunlardan hiç söz etmeden Kazak yönetimine destek sunulması, on yıl önce benzer gösterilerin görüldüğü Suriye’ye bu nedenlerle müdahale edilmesi gerekliliğini va’z eden Türkiye dış politikasının yaklaşımıyla taban tabana çelişkili bir durum arz ediyor.
Hem Suriye’de hem Kazakistan’da olanlar, Birleşmiş Milletler’in Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nin Başlangıç kısmında yer alan o veciz ifadeyi bir kez daha doğruluyor: “İnsanın zorbalık ve baskıya karşı son çare olarak başkaldırmak zorunda kalmaması için insan haklarının korunması gerekliliği…”
Merhum Ali Fuat Başgil’in de dediği gibi insan haklarının ihlal edildiği baskı ortamında “halk hükümetten ayrılır, onu düşmanların en korkuncu olarak görmeye, bir an evvel yıkılıp gitmesini temin etmeye bakar, hükümet ise halkı avutmaya çalışır, bastırır… en ufak eleştirileri cezalandırır. Bundan sonra artık ‘ihtilal hukuku’, ‘zulme karşı mukavemet’ ve ‘isyan hakkı’ doğar.”
Suriye’deki gösteriler Türkiye hükümeti tarafından o ülkedeki insan hakları ihlallerine haklı bir tepki olarak değerlendirildiği için Suriye yönetiminden bahsetmeyi gerekli görmüyorum.
Kazakistan’daki olayların insan haklarıyla ilişkili olmadığı, sıvılaştırılmış gaza getirilen büyük zamla ilgili olduğu ileri sürülebilir ama ekonomik zorlukların sıradan insanın günlük hayatına zarar verecek dereceye gelmesi genel insan haklarının ihlali ile başlar.
Görevi bıraktıktan sonra adı ülkenin başkentine verilen narsist bir tek adam yönetiminden söz ediyoruz. Çok büyük doğal kaynaklara sahip olan ülkede bu tek adam yönetiminde birkaç kişi aşırı ölçüde zenginleşmiş, halk ise fakirleşmiştir. Nazarbayev’in çocuklarının yurtdışında nasıl büyük servetlere sahip olduğu bu süreçte bağımsız haber kaynakları sayesinde kamuoyunun gözü önüne serildi. Nitekim Nazarbayev’in çok güvendiği şimdiki Cumhurbaşkanı Tokayev bile onu “uluslararası standartların bile üzerinde bir zengin tabakası” yaratmakla suçladı.
Böyle bir ülkede hiçbir baskıcı siyaset ve adaletsiz ekonomi vurgusu yapılmaksızın, üstelik yönetimin “göstericilere uyarı ateşi yapılmadan ateş emri verdiğini” açıkladığı koşullarda Türkiye’nin destek açıklaması açık bir çelişki.
Çelişkilerimiz ne yazık ki dış politika ile sınırlı değil, ama tabii çelişkilerden kurtulmak da mümkün. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir gün önce “Avrupa Birliği stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor” demiş. Ne var ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Osman Kavala ile ilgili kararı iki senedir uygulanmazken, hatta bu konu ile ilgili olarak Türkiye’ye yönelik ihlal süreci başlatılmışken bu ifadeler doğal olarak inandırıcı olmuyor.
Bir defa daha bu sözlere bir anlam verelim, Osman Kavala’nın 17 Ocak’taki duruşmasında bu önceliğimize göre karar verilmesini dileyelim ve bu sayede Avrupa Konseyi’nin 19 Ocak’ta başlatacağını açıkladığı ihlal sürecini boşa çıkaralım.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.04.2022
22.04.2022
21.03.2022
7.03.2022
24.01.2022
16.01.2022
9.01.2022
27.12.2021
20.12.2021
13.12.2021