Fatma Bostan ÜNSAL
ABD’nin 50 yıldır yayımlamakta olduğu, dünyadaki her ülke veya bölgedeki insan hakları pratiklerini değerlendiren raporu bu yıl 12 Nisan’da yayımlandı. İçinde Türkiye’nin de olduğu 198 ülke ve bölgedeki insan hakları ile ilgili pratikleri değerlendiren bu rapor, Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından “asılsız iddialar içerdiği için talihsiz” bulundu ve “külliyen” reddedildi.
Bu ifadeler beni başörtüsü yasağı ile umutsuzca mücadele ettiğimiz dönemlere götürdü. Başörtülü olduğumuz için bazılarımızın okula gidemediği, yasak olmadığı dönemde bir şekilde okumuş olanlarımızın devlet memuru olamadığı, bazılarımızın görevdeyken başörtülü olduğu gerekçesiyle işinden edildiği, hatta seçilmiş milletvekillerinin bu nedenle Meclis’e giremediği dönemler… Bu problemimizin bir türlü tanınmadığını gördüğümüz dönemler…
Bazıları eski cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer gibi “nereden çıktı bu başörtülüler, bizim zamanımızda yoktu” diyordu… Bazıları “siyasi amaçla takıldığı için” başörtüsünün yasaklanmasının makul olduğunu iddia ediyordu… Bazıları devlete itaat etmemiz gerektiğini söylüyor, bazıları da biz başörtülü kadınlar eğitim, çalışma ve siyaset hayatından dışlanırken böyle bir yasak olmadığını, sokakta yürüyen başörtülü kadınları göstererek iddia edebiliyordu.
İşte o zamanlar, çeşitli insan hakları kurumlarının ve elbette ABD’nin insan hakları ülke raporlarını ve dini özgürlükler raporlarını umutsuzca bu problemimizin varlığına delil olarak göstermeye çalışırdık. Ve o zaman da yetkililerin aynı vurdumduymaz, kendilerinde hiçbir hata görmeyen tavırlarıyla karşılaşırdık.
O yüzden Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’nin insan hakları raporu hakkındaki ifadelerini duyunca “devlette devamlılık esastır” özdeyişi doğrultusunda aynı görmezden gelme politikasının devam edip etmediğini görmek için rapora bakma ihtiyacı hissettim. Bir kitap ölçeğindeki, 90 sayfalık bu raporu bir sayfalık köşe yazısı ile tümüyle analiz etmenin mümkün olmadığını baştan kabul ederek bazı noktalarına değinmek istiyorum.
Giriş bölümünde, yani daha raporun başında kendilerini eleştiriyorlar. İnsan haklarının ABD’nin kurucu değerleri arasında olmasına rağmen her zaman buna uygun davranmadıklarını ifade ederek söze başlamaları hem gerçeklere uygun hem de bizim gibi ‘hatasız’ diğer ülkelere örnek niteliğinde.
İkincisi, insan hakları mücadelesinde her zaman ötekileştirilen grupları teker teker saydıktan sonra onların yaptıkları katkıları hatırlatarak insan haklarının devlet tarafından bahşedilen değil mücadeleyle elde edilmiş değerler olduğunu kayda geçiriyor; bunu da kıymetli buluyorum.
Türkiye davet edilmediği için Türkiye kamuoyunda fazla tartışılmayan Demokrasi Zirvesi’ne raporda atıf yapılması bu zirveyi ve muhtemel sonuçlarını tekrar düşünmeme vesile oldu. Bilindiği gibi geçtiğimiz yıl ABD’de, 100 ülkeden devlet görevlilerine ilave olarak sivil toplum ve özel sektör temsilcilerinin katıldığı Demokrasi Zirvesi düzenlenmişti. Raporda ilk demokrasi zirvesinin insan hakları konusunda global düzeyde ilgi uyandırdığı belirtiliyor ve zirve ile rapor arasında bir ilişki kuruluyor.
Ülkelerin Afrika, Doğu Asya ve Pasifik, Avrupa ve Avrasya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika, Güney ve Orta Asya, Batı Yarıküresi olarak bölgelere göre sınıflandırıldığı bu raporda Türkiye Avrupa ve Avrasya bölgesinde yer alıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın raporuna dönersek… Raporun AGİT, Avrupa Konseyi gibi hükümetler arası kuruluşlara, ulusal ve uluslararası insan hakları kuruluşlarına referans vererek hazırlandığı ifade ediliyor. Gerçekten de bu raporda bahsedilen isimler ve olayları diğer insan hakları kuruluşları gibi ben de Hak İnisiyatifi Derneği üyesi olarak tek tek biliyor ve takip ediyorum.
Raporda seçimlerde partiler arasında eşit bir yarışın olmadığı belirtiliyor, 2018 Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri sırasında cumhurbaşkanı adaylarından birisinin cezaevinde olmasını endişe ile karşılayan AGİT’in tespiti hatırlatılıyor. Keza rapor, darbe teşebbüsünden beri on binlerce memurun ihraç edildiğini ya da açığa alındığını, 4000 hakimin ve 95.000 vatandaşın tutuklandığını, 1500‘den fazla sivil toplum kuruluşunun “Fethullahçı Terör Örgütü” ile iltisakı nedeniyle kapatıldığını söylüyor. Bütün bunlar da el hak doğrudur.
Rapor aslında PKK ile mücadelede sivil ölümlerde azalmanın olduğunu söyleyerek bazı açılardan hükümete destek vermeye çalışıyor, fakat siyasi cinayetler, gözaltında şüpheli ölümler, zorla gözden kaybetme, keyfi gözaltı ve tutuklama, sınır ötesi operasyonlarda sivil ölümlerin olduğu da bir gerçek. Rapordaki, Baran Tursun Vakfının verilerini referans göstererek 2007-2020 arasında polisin dur ihtarına uymadığı için, 92’si çocuk olmak üzere 404 sivilin öldürüldüğü bilgisi de gerçek. Daha iki gün önce Silivri 5 Nolu Cezaevinde gardiyanların işkencesine maruz kaldığı iddia edilen iki şüpheli ölüm olayına şahitlik ettik. Ferhat Yılmaz’ın işkenceye uğradığını açıkça gösteren yoğun bakım görüntüleri ve kanlı tabutu gözümüzün önünde iken kalp krizi iddiası ile öldüğü iddia edilebildi.
İddiaların üzerine gidip sorumluları cezalandıracak ve böylece bu olaylara son verecek bir yönetim, insan haklarına saygılı bir ülke haline getirecektir ülkeyi, böyle reddiyeler değil.
ABD raporunda ismi geçen Hüseyin Galip Küçüközyiğit, Yusuf Bilge Tunç gibi zorla kaybedilen kişiler için binlerce tweet attık, keza raporda bahsedilen Boğaziçi protestolarındaki polis şiddeti, çıplak arama, aşırı kalabalık cezaevleri de gerçeği yansıtıyor. Kalabalık cezaevleri devletin kendi rakamlarında var ve rapor bu rakamları veriyor. Yine rapordaki PKK ve ‘FETÖ’ ile suçlanan müvekkillerini savundukları için terörle ilgili suçlamalar nedeniyle 1500 avukatın soruşturulduğu, 615’inin tutuklandığı, 450’sinin uzun hapis cezaları aldığı da gerçek.
Raporda yargının yürütmenin baskısı altında olduğu, Hakimler ve Savcılar Kurulunun oluşumunda yürütmenin ağırlığı ile ilişkilendiriliyor. Bilindiği gibi HSK’nın 13 üyesinin 6’sını doğrudan Cumhurbaşkanı atıyor. Mevcut HSK seçiminin yapıldığı 2017’de AK Parti’nin yargıyı etkileme gücü açıktır. Barolar, hukukçular, hukukçu akademisyenler, yürütmenin hakimler ve savcılar üzerindeki baskısından endişelerini çok sık belirtmişlerdir zaten. Darbe teşebbüsü sonrasında yargının üçte birinin Gülen hareketine iltisakı nedeniyle açığa alındığı, ihraç edildiği ya da tutuklandığı da bir vakıa. İlk derece mahkemelerinin Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymadığını ve AHİM’in kararlarının % 64’ünün uygulanmadığını da biliyoruz. Darbe teşebbüsünden sonra tutuklanıp yargılanan, 11 yıl ceza alan ve cezası onanan Anayasa Mahkemesi’nin eski yargıcı Alparslan Altan hakkında verilen AİHM’in kararının uygulanmadığı da doğrudur. Ayrıca raporun, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala ile ilgili AİHM’in verdiği kararlarla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu kararların geçersiz olduğu yönündeki ifadelerine değinmesi de yanlış değildir.
Pek çok uluslararası müdahaleyi insan haklarını, demokrasiyi vesile edilerek meşrulaştırmaya çalıştığı için bu konulardaki ilgisi şüphe ile karşılansa da, ABD’nin Irak’a müdahalesini durdurmaya çalışan Canlı Kalkan Hareketi ile Bağdat’a giden biri olarak bu raporu gerçekçi bulduğumu söylemek istiyorum.
Raporda geçen pek çok konu insan hakları kurumları tarafından zaten bilindiği için, Dışişleri Bakanlığı’nın söz konusu reddiyesinin inandırıcı olmaktan uzak olduğu ortadadır.
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları





























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.04.2022
22.04.2022
21.03.2022
7.03.2022
24.01.2022
16.01.2022
9.01.2022
27.12.2021
20.12.2021
13.12.2021