Fehim TAŞTEKİN
İsrail, doğudan batıya pek çok ülkenin tanıyıp arka çıktığı, pek çoğunun şans verdiği, bazılarının göz kırptığı ya da ‘Biraz daha bekleyip görelim’ dediği HTŞ yönetiminin kendisine yönelik tatlı peşrevleriyle ilgilenmiyor. Direniş Ekseni’nin ana kolonlarından birinin Batı-Körfez destekli İslamcılar eliyle çökertilmesi İsrail’i kesmiyor. HTŞ yönetiminin en az 13 kez Suriye’den Lübnan’a giden silahlara el koyarak Hizbullah’ın oksijen borusunu kesmesi yeterli görülmüyor. Aslında Suriye’de rejimin çöküşü İsrail’in 14 yıllık kirli savaştan elde edebileceği en büyük ganimetti. Kâfi gelmedi Esad’ın gittiği gün Suriye’de üsler, tesisler, araştırma merkezleri, füzeler, hava savunma sistemleri, donanma gemileri, savaş uçakları, mühimmat depoları, ağır silahları dâhil Suriye ordusuna ait ne varsa bombalamaya başladı. Dişleri sökülmüş, kemiksiz bırakılmış bir komşu istediğini ortaya koydu. Fakat komşu da istemiyormuş ki ardından işgal planlarını devreye soktu. 1967’de işgal ettiği Golan Tepeleri’ndeki su kaynağı Cebel el Şeyh’in (Şeyh Dağı) Suriye’nin kontrolünde kalan kısmını da hemen çevirdi. Burada durmadan 1974’de güçlerin ayrışması anlaşması ile askerden arındırılmış Kuneytra’ya girdi. Ve ilerledi Şam’a doğru; başkente 20 kilometre kalıncaya kadar sokuldu. Biraz daha güneye kırdı; Dera’nın batısında barajların da olduğu bölgelere uzandı. Suriye ve Ürdün’ün su güvenliğini tehdit edebilecek bir pozisyon kazandı. Ve yeni işgal ettiği yerlerde askerlerin daimi olarak kalacağı en az 7 üs kurmaya başladı.
Yeni Suriye’de taşlar bağlanmış, ağızlar düğümlenmiş, işgalci varlığa karşı bilinci buharlaşmış; bir acayip sessizlik, tepkisizlik ve sinmişlik… Ama Emeviye Camii’nin avlusunda “Bekle bizi ey Kudüs” diye avazı çıktığınca bağıranlar Emevi Devleti’ni dirilttiklerini sanıyor; yoldaşları Halk Sarayı’nda kendilerine yöneltilen teveccühten bicesaret devletçilik oynuyor. Ama İsrail kendi tabiatına uygun gidiyor; dizgini yok durdurulmaya.
***
Başbakan Benyamin Netanyahu küstahlığından hiç taviz vermeden Suriye’yi nasıl iç edeceklerinin rotasını verdi. 24 Şubat’ta Kara Kuvvetleri mezuniyet töreninde öğrencilere “savaşa hazır” olmalarını söyledi. Niyeti Gazze’de ateşkesin ikinci aşamasını sabote edip savaşa dönmek, Lübnan’da ateşkese rağmen Hizbullah mevzilerini bombalama ayrıcalığını korumak ve Suriye’de işgali genişletmek… Haliyle soykırım ordusunun heyecanla öldürmeye hazır olması lazım!
Netanyahu Suriye planını aynen şöyle açıkladı:
"İsrail ordusu Hermon Dağı'nda ve Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgede sınırsız süreyle kalacak... HTŞ güçlerinin ya da yeni Suriye ordusunun Şam'ın güneyindeki topraklara girmesine izin vermeyeceğiz… Kuneytra, Dera ve Süveyda vilayetleri de dahil olmak üzere Suriye'nin güneyinin tamamen askerden arındırılmasını talep ediyoruz… Güney Suriye'deki Dürzi toplumuna yönelik hiçbir tehdide müsamaha göstermeyeceğiz."
Bu açıklamadan iki gün sonra Ebu Muhammed el Colani kod adlı Ahmed el Şara içeride ve dışarıda HTŞ yönetimine meşruiyet kazandırmanın bir basamağı olarak Ulusal Diyalog Konferansı’nı topladı. Dürziler, Kürtler ve Alevilerin kendilerini görmedikleri bir konferans... Ulusal diyalog konferansının hazırlık komitesine Kürtler, Dürziler ve Alevilerden temsilci alınmadı. Konferansta örgütsel herhangi bir temsiliyete izin verilmedi. Ne konferansta ne de yönetimde etnik, dinsel ve mezhepsel kotalar olmayacağı açıklandı. SDG başta olmak üzere silahlarını bırakmayan örgütlere kapılar kapandı. Konferansın kapsayıcılığı da buradan su kaçırıyor. Kararları zaten bağlayıcı değil. Egemenlik, toprak bütünlüğü, yargı reformu, bir arada yaşam, mezhepsiz ve çoğulcu siyaset gibi beklentilerin yer aldığı sonuç bildirisi Colani’ye tavsiye niteliğinde. Uyar ya da uymaz!
1500 katılımcı vadedip 600 kişiyle yetindikleri meşruiyet müsameresinde İsrail işgali de kınandı. Sen misin kınayan! İsrail saatler içinde Şam’ın 20 kilometre güneyindeki Kisve, Dera’ya bağlı Tel el Harra ve Kuneytra’da bazı yerleri bombalayıp Şam üzerinde ‘tehditkâr’ uçuşlar yaptı. Hava saldırılarına paralel olarak kara kuvvetleri yaklaşık 80 askeri araçla Kuneytra ve Dera’nın bazı bölgelerine girdi. Saldırılarda HTŞ rejiminin askerlerinden ikisi öldü, 18’i yaralandı.
Bu bombardımanla Netanyahu ‘Suriye ordusundan arındırılmış güney Suriye’ planının şaka olmadığını göstermeye çalışıyor. Tampon bölge ile başlayan şeyin, işgale dönüşüp ilhakla sonuçlanacağına dair İsrail’in sicilinde epey tecrübe var. Siyonizme bulanmış Amerikan yönetimi, İsrail’in elini serbest bırakmışken onlar da güç dengesini ve haritayı değiştirme konusunda ne kadar arsız olacaklarını gösteriyorlar.
HTŞ yönetimi ve medyası 8 Aralık'tan bu yana bombalanan askeri tesislerle ilgili kaçamak bir dil kullandı. “Esad rejiminin silahları imha edildi”, “Eski rejimin tesisleri vuruldu” deyip durdular. Sanki bu tesisler Suriye’nin malı değilmiş gibi, sanki Esad hala iktidardaymış gibi, sanki egemenliğin korunması artık kendi sorumluluklarında değilmiş gibi. Ülke egemenliğine kabaca saldırıları hiç üzerlerine almadılar. “Egemenlik ihlalini kabul etmeyeceğiz” demek bir şey ifade etmiyor.
İsrail bu konuda birkaç hususu araçsallaştırıyor:
Birincisi HTŞ yönetimiyle henüz anlaşamamış olan Dürzilerin özerklik beklentisini istismar ediyor.
Dürzilerin yürüttüğü pazarlığın birkaç ayağı var: Bölge gençlerinin askerlik hizmetini bölgede yapması. Yani bir anlamda cihatçı kadroların bölgenin güvenlik şemsiyesinde olmasını istemiyorlar. Çünkü güvenmiyorlar. İkincisi anayasa yazılıp devlet tam anlamıyla teşekkül edinceye kadar öz savunma güçlerinin ellerindeki silahları bırakmak istemiyorlar. Bu da hakları garantiye almanın bir yolu. Üçüncüsü vali ve emniyet müdürünün kendileri tarafından Şam’a önerilen kişilerden atanmasını talep ediyorlar. Bu üçü bir arada yarı özerklik çağrışımı yapıyor. Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el Hicri, 24 Şubat’ta Reuters'a demecinde HTŞ’den şikayetçiydi; “Şu ana kadar ülkeyi yönetme ya da devleti doğru şekilde kurma becerisini göremedik” dedi. Hicri siyasi sürecin güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğüne dayalı sivil bir devletle sonuçlanması için uluslararası müdahale çağrısında da bulundu. Fakat bunu BM’nin Cenevre’de belirlediği yol haritasına uygun bir süreç için istiyor. İstediği, uluslararası katılım, askeri müdahale ya da İsrail’in Suriye’yi işgali değil.
İsrail bu uzlaşmazlığı Suriye’nin yumuşak karnı olarak görüyor. İşgal altındaki Golan’da yaşayan Dürzileri de Suriyeli Dürzileri etkilemek için kullanmaya çalışıyor. Peki Netahyahu’nun koruma ya da himaye anlamına gelen çıkışı nasıl karşılık buluyor? Netanyahu’nun sözleri üzerine Colani Dürzi temsilcilerle bir kez daha görüştü.
Dürzi temsilciler Suriye topraklarının bütünlüğüne bağlılığı vurgulayıp yabancı müdahaleyi ya da vesayeti reddettiklerini açıkladı.
Süveyde’deki bazı yerel silahlı grupların dini otoritesi Şeyh Raid el-Metani de haklar anayasal güvenceye kavuşuncaya kadar silahlara veda etmeyeceklerini söylese de “Pusulamız Şam'dır; milliyetçiyiz ve sadakatimiz Suriye'ye” vurgusu yapıyor. Bu Dürziler arasında yaygın bir vurgu.
İkinci olarak statü için Batılı müttefiklerinin Şam üzerinde etkisini kullanmasını ve Türkiye’yi dengelemesini bekleyen Kürtlerin durumunu kendi müdahaleci planları için bir karta çeviriyor. Dürzilerden farklı olarak Kürt tarafından İsrail’den Amerikan politikalarını etkilemeleri yönünde gelen çağrıları Tel Aviv gole çeviriyor. Ama bu durum Kürt aktörleri kendi ülkelerini işgal eden bir güçten medet umar pozisyona sokuyor.
Üçüncüsü İsrail, IŞİD’den doğan, El Kaide’yle yolu kesişen ve terör örgütleri listesinden çıkamayan HTŞ’nin açmazlarını Suriye’nin tepesine çökmek için bahane ediyor.
İsrail Savunma Bakanlığı “Hava kuvvetlerimiz, Suriye’yi pasifize etmek için belirlediğimiz yeni politikanın bir parçası olarak güçlü bir şekilde saldırıyor. Güney Suriye'nin güney Lübnan olmasına izin vermeyeceğiz” diyor. Bir kere Suriye’nin güneyi güney Lübnan olamaz. Zıvanadan çıkmış bir algı operasyonu. Lübnan’da direniş sayesinde başaramadıkları işgali genişletme planını direnişin olmadığı Suriye’de hayata geçiriyorlar. Bu kadar basit. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar da Brüksel'de “Yeni Suriye hükümeti, İdlib’den gelip Şam'ı zorla ele geçiren İslamcı terörist bir gruptur… Şara'nın kim olduğunu herkes biliyor. Alevilerden intikam alıyorlar. Kürtlere zarar veriyorlar" dedi.
Hay Allah! HTŞ’nin orijinal yapılanması Nusra Cephesi’ni Golan’dan destekleyen İsrail değil miydi? İsrail, Esad rejimini çökertme, Şam’ın destekçisi İran’ı sahada barınamaz hale getirme ve sahayı yumuşatma bakımından HTŞ’ye hava kuvvetleri hizmeti sunmadı mı? Rejimi çökertmede birlikteydiler. İsrail Hizbullah’a ağır darbeler vururken alkışı İdlib’deki HTŞ’den almadı mı? Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah öldürüldüğünde en az İsrailliler kadar sevinenler kimlerdi? Direniş Ekseni’ni çökerttik diye İsrail’e şirinlik yapan Colani değil miydi?
HTŞ başından beri Golan Tepeleri üzerinde hak iddia etmediği gibi 1974 Ateşkes Anlaşması'na bağlı olduklarını ve İsrail’le düşmanlık yapmayacaklarını söyleyip durdu. HTŞ’nin Dışişleri Bakanı Esaad Şeybani, Amerikan Kongresi’ndeki baş siyonist ve Gazze’deki soykırımın destekçisi Joe Wilson’la “Bu iş tamam” pozu bile verdi. HTŞ’nin terör sicili, İsrail için çok kullanışlı bir durum. Açıkçası başta Batılılar olmak üzere pek çok taraf da bu sicili Suriye’yi rehine haline getirmek için kullanıyor. HTŞ bir kurtuluş hareketi değil ülkeyi esir eden bir kambur. Kendi açmazları yüzünden her türlü tavizi vermek zorunda.
***
HTŞ Batı’da tanınma, uluslararası meşruiyet kazanma, yaptırımları kaldırtma ve terör örgütleri listesinden çıkma umuduyla İsrail’e tepkisiz kalıyor.
İsrail yaptırımların kaldırılmasını ve ABD’nin çekilmesini istemiyor. İşgal ve saldırganlıkla Suriye’yi köşeye sıkıştırıp yanıt vermeye zorlarsa ABD’yi kendi çizgisinde tutabilir.
Fakat HTŞ ya işgali sindirecek ya da direnmek için eski Suriye’deki denkleme dönecek. İsrail’i karşısına alırsa Batı kapısı kapanacak, Körfez’deki kardeşleri ikili oynayacak, baş destekçisi Türkiye derdine derman olamayacak, silahlanma engelini aşamayacak, yardım bulamayacak.
İsrail saldırganlığı nasıl Suriye’yi Soğuk Savaş döneminde Rusya’ya müttefik yaptıysa yine Moskova kapısına bakılacak. İran’a o kadar lanet okudular ki o kapıda ortaklık kurulması çok zor. Zaten iş oraya varmadan İsrail-Amerikan ikilisi Şam’da işlerini bitirir. Rusya’nın yanı sıra Çin de alternatif bir kapı. Ama Çin Doğu Türkistan bağlantısı yüzünden İslamcılara mesafeli.
HTŞ İsrail’in oyununu bertaraf etmek için esnek özerklik temelinde SDG’yle orduyu güçlendirme, Dürzilere istediğini verme ve Alevileri kurban etmeyi bırakıp kucaklama yoluna gidebilir. Fakat özerklikle Suriye’yi kurtarma seçeneğinin önünde de Ankara var. NATO müttefiki Türkiye Suriye’yi kurtarmak yerine İsrail’in güneyden yaptığını kuzeyden yapabilir.
ABD, Suriye’yi yeniden Rusya’ya kaptırmamak için İsrail’e ‘dur’ der mi? Oval Ofis’te Trump’ı etkileyecek akıllı biri kaldıysa belki! Finans, enerji ve ulaşım alanındaki yaptırımları askıya alan AB İsrail’e “ne yapıyorsun” der mi? Dese de ABD dışında İsrail’in taktığı bir merkez var mı? Yok.
Suriye nereden tutsan elinde kalıyor. Artık temelsiz umutlara yer yok. Sert gerçeklik zamanı. İsrail, 14 yıldır Türkiye-Batı-Körfez koalisyonunun ‘devrim’ diye pazarlayıp desteklediği Suriye savaşının ganimetlerini tek başına topluyor. Buradan Erdoğan’a Yahudi lobisinden yeni bir ödül çıkmazsa kesinlikle vefasızlık olur…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025