Fehim TAŞTEKİN
“Harp hiledir” demiş kadim savaşların efendileri. Değişen ne var ki! Yeni bir dünya savaşını tetikleme potansiyelini taşıyan emperyalist müdahale göstere göstere geldi ama hileleriyle geldi.
ABD Başkanı Donald Trump nükleer tesislere saldırmadan önce dünyaya ‘diplomatik nanik’ yaptı. Trump aylarca İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun saldırı planlarına karşı çıkıyormuş gibi poz kesip nükleer görüşmelerin tam orta yerinde Orta Doğu’daki tetikçisine “Vurabilirsin” dedi. 13 Haziranda başlayan Yükselen Aslan’ın ölümcül sonuçlarından keyif aldığını saklamadı.
Devamında ABD’yi doğrudan savaşa sokma yönündeki tehditkâr mesajlarıyla dünyanın yüreğini ağzına getirdi. 20 Haziran’da diplomatik çözüme şans tanımak için saldırı kararını iki hafta ertelediğini duyurdu. Aynı gün Cenevre’de İran Dışişleri Bakanı’nın İngiltere, Almanya ve Fransa üçlüsüyle toplantısından sonuç çıkmaması Trump açısından verdiği mühleti önemsizleştirdi. Ve 48 saat geçmeden iki B2 uçağının bağrındaki 13.6 tonluk altı GBU-57 sığınak delici bombayla Fordo’yu, denizaltıdan fırlatılan 30 Tomahawk füzeyle Natanz ve İsfahan’ı hedef aldı.
Truman taklidi
Trump verdiği mesajlarla Truman taklidi yapıyor. Truman’ın metaforu ‘savaşı bitirmek için Japonya’ya nükleer bomba’ idi. Trump da barış için nükleer tesislere bomba demiş oldu. Nükleer tesisleri bombalamak da atom bombası kullanmak gibi bir şey!
Esasen Trump, Netanyahu’nun oyun planına boyun eğdi, ‘savaş çıkaran olmayacağım’ sözüyle arkasına aldığı MAGA’cılara (Amerika’yı Yeniden Harika Yap) ihanet etti. ABD'nin İsrail'deki azılı Siyonist büyükelçisi Mike Huckabee’nin geçen hafta attığı zokayı yuttu. Huckabee, Trump’ı savaşa dahil olmaya çağırarak "Hiçbir başkan sizin pozisyonunuzda olmadı. 1945'te Truman'dan beri hiçbiri” demişti.
İran’ın olası misillemesi bir savaş ilanını gerektirmeyecekse Trump, “Uranyum zenginleştirme tesisleri tamamen yok edildi” ve “İsrail artık güvende” sözünü bir zafer ilanı olarak yazdırıp bu faslı kapatalım diyebilir. Üstüne bir de Nobel Barış Ödülü bekleyebilir!
Fakat İsrail şu aşamada Trump’ın sunduğu zafere ikna olmuş gözükmüyor. O tarafta ‘işi bitirme’ fikri etrafında bahisler oynanıyor. Amerikan saldırısından hemen sonraki hedefi, tesislerdeki hasarın boyutunu tespit eder etmez nükleer materyali çıkarmak diye koydular. Bu da havadan indirmeyle bir komando harekatının düşünüldüğüne işaret ediyor.
Trump, İsrail’in saldırılarını ve ABD’yi doğrudan savaşa sokma tehdidini İran’ı teslim almaya dönük bir anlaşma için kaldıraç olarak kullandı. Fakat İran’ın Demir Kubbe’yi kevgire çeviren hipersonik füzelerle düzenlediği misillemeler, teslimiyet anlaşmasını reddeden tutumu ve uzun dönem savaşa hazır olduğu mesajı Trump’ı ikinci perdeye getirdi: ‘Önce nükleer tesisleri vurur, daha büyük bir bombardımanla tehdit eder ve İran’a anlaşmayı imzalatırız.’
Bu eşik Netanyahu’nun meseleyi, “ABD B2’lerle devreye girmeden Fordo’nun yok edilemeyeceği” noktasına getirmesiyle geçildi. İkinci perdenin kapanış cümlesi; "İran barış yapmak zorunda yoksa sonraki saldırılar daha ağır olacak.” Ayrıca mesele burada kapanırsa rejim değişikliği amacı güdülmeyeceği mesajı Tahran’a iletildi.
Savaştan kaçınmak mümkün mü?
Peki denklemin bu aşamasıyla Tahran’dan ‘beyaz bayrak’ yükselecek mi? Yoksa üçüncü perde mi açılacak? Yeni aşamada olacak olan İran’ın ABD’ye yanıt vermesiyle zembereğin hepten boşalması, rejimi yıkmak için dini lider Ali Hamaney’in öldürülmesi dahil tüm tuşlara basılması.
Amwaj.media'nın İranlı kaynaklardan aktardığına göre, Trump yönetimi 21 Haziran'da topyekûn bir çatışma istemediğini ve sadece Fordo, İsfahan ve Natanz nükleer tesislerini vurmayı amaçladığını bildirdi. Fakat İran’ın ABD’yi tamamen yanıtsız bırakması ulusal onurun ezilmesine, caydırıcılığın hepten yitirilmesine, rejimin ana kolonlarında inancın sarsılmasına ve iç cephede çözülmenin başlamasına neden olabilir.
ABD’ye hakkıyla düzenlenecek misilleme ise savaşın büyümesi, derinleşmesi ve yayılmasını beraberinde getirecek.
Peki daha büyük savaştan kaçınmanın yolları bulunabilir mi? İki seçenek akla geliyor:
- ABD, İran’ın kendi itibarını kurtaracak şekilde iyi kalibre edilmiş misillemeleri aranan barışa ulaşma adına büyütmeyebilir. Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından Amerikan üssünün balistik füzelerle vurulması tecrübesinde olduğu gibi…
- Ya da İran, Trump’ın kaçındığı bedelin olabilirliğini gösterme yoluna gidebilir. Bölgenin Amerikan güçleri için güvenli olmaktan çıkarılması, Hürmüz Boğazı’nda petrol sevkiyatının durdurulması, Husiler eliyle Bab’ul Mendeb’in Amerikan gemilerine kapatılması, İsrail’in Dimona nükleer tesisinin vurulması, NPT anlaşmasından çıkılması, BM denetçilerin kapı dışı edilmesi ve nükleer alanın kör noktaya dönüştürülmesi, Trump’a deliliğin cezadan ve karşılıktan muaf olamayacağını hatırlatabilir.
Kayhan’ın yayın yönetmeni Hüseyin Şeriatmedari “Sıra bizde” diyor ama İran yanıt setindekilerinin ne kadarını yapabilir, kimsenin kestirebildiği bir şey değil.
ABD hem Körfez’deki ortaklarının ateş altında kalma korkusunu gidermek hem de İran’ın bu ülkelerdeki üslere misilleme yapma gerekçesini zayıflatmak için saldırıları bölge dışından yaptı. Bu yüzden misilleme artık hedefler ve sonuçlar arasında bir kalibrasyon meselesi haline geliyor.
Misilleme bir tırmanma döngüsü de yaratabilir. Ki bu İran’ın iple çektiği bir şey değil. Saldırı altındayken bile nükleer anlaşma için görüşmelere açık bir pozisyonda kaldı.
Diyelim ki misillemeyle tırmanış kontrolden çıktı. Bu durum kısa sürede İran’ın sonunu getirmezse günün sonunda nükleer kulübe yeni bir üye kazandırabilir. Bu da Amerikan-İsrail ikilisinin taktiksel zaferlerini stratejik hezimete dönüştürecek dehşet dengesine gidiş demektir. Bu, tırmanmanın ivmesi, yoğunluğu ve zaman aralığına bağlı… Şu aşamada taraflar bu noktaya sürüklenmek istemiyor.
Aslında bir bakıma bu saldırı, nükleer silahların yayılmasını önleme rejimini yok etti. İran’a bakan ülkeler kendi nükleer rotalarını buradan aldıkları derslere göre çizecektir. Şu sıralar İran’da en çok sorulan soru; nükleer silah edinme konusundaki ilkesel duruş, yani Hamaney’in fetvası, yanlış mıydı? Eğer İran, İsrail gibi belirsizlik politikası izleseydi ve sessizce atom bombasını yapsaydı bunlar başına gelir miydi?
İran teslim olsa bile…
Diyelim ki, Trump elde edilen sonuçları tatminkâr buldu, İran’ın son sözü söylemesine göz yumdu ve böylece bu fasıl kapandı. Bu senaryoda eğer bir teslimiyet anlaşması yoksa, İran’ın uranyum stokunun çoğunu güvenli yerlere taşıdığı doğruysa yani zenginleştirme kapasitesini yeniden kurabilir konumdaysa ve rejim kendini tahkim etme kapasitesini koruduysa İsrail ikinci raundun hazırlıklarına yarından itibaren başlayacaktır. Elbette İran da kendi içinde büyük tartışmalar yaşasa da yaşananlardan dersler çıkararak bir sonraki hesaplaşmaya hazırlanacaktır. Bu süreçte İran açısından en sarsıcı olan içerdeki ‘düşman’ potansiyelinin tahminlerin çok ötesinde büyük olmasıdır. Aslında büyük bir savaştan kaçınarak nükleer meselede tavizi verse bile oluşan bu zafiyet, İran’ın peşini asla bırakmayacaktır.
Siyonist tayfanın gitmek istediği nihai nokta sır değil: İran ya Orta Doğu’da Amerikan düzenine transfer olacak ya da parçalanacak.
Özetle İran’ın 2020’den beri hesaplı misilleme stratejisi, İsrail-Amerikan saldırganlığını sınırlamaya yetmedi. Düz bir mantıkla İran ya aşağılayıcı bir anlaşmaya imza atıp taksitli ölüme razı olacak ya da sonuna kadar gidecek. Ama Tahran denklemi bu şekilde kurmaya hazır değil. Bu nedenle Amerikan vatandaşlarının ölümüne yol açmayan bir misillemeyi mantıklı bulabilir. İran, Netanyahu’nun kurduğu tuzaklara rağmen Trump’ın tam yekûn savaştan kaçınmak istediği varsayımıyla hareket ediyor. Buradan hareketle Trump’ın bombardımanla eline geçen zafer görüntüsünü sindirmeyi tercih edebilir. Ama bunu savunabilir kılmak için intikamı İsrail’den alması gerekecektir.
Trump’ın sepetine bırakılacak taktiksel bir zafer, İran’a belki büyük bir savaş ve yıkımdan kaçınma, içeriyi toparlama, nükleer programı belirsizliğe sokup caydırıcılığı bu yolla kurma yönünde bir manevra alanı açabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025