Fehim TAŞTEKİN
ÖSO’ya yakın kaynaklar diyor ki Suriye ordusu ilerleyip Tadif’i kontrol altına almaz ve Güney Bzaa üzerinden lojistik destek hattını kesmezse Fırat Kalkanı, IŞİD’e karşı ilerleyemez. Peki, Suriye ordusu vekalet savaşının ana kumanda merkezi olan Türkiye’ye bu iyiliği yapar mı?
Bu ortamda insanın aklına mukayyet olabilmesi bile gıpta edilebilecek bir başarı sayılabilir. Tayyip Erdoğan, Körfez turuna çıkarken Suud kralı ve Katar emirinin yarım kalmış rüyalarına yeni fasıl eklemeyi denedi. Dediğine bakılırsa TSK, El Bab’tan sonra Menbic ve Rakka’ya devam edecek. Azez-Cerablus-El Bab hattında 5 bin kilometrekarelik bir alan güvenli bölge olacak. Güvenli bölge olabilmesi için de buralar uçuşa yasak bölge ilan edilecek. Buralara Türkmenler ve Araplar yerleştirilecek. Sonra milli ordu kurulacak. Bir de inşaat işine girilecek…
Oryantal havasında dönen dış politikanın her bir dönemecine dair bir şeyler yazmak durumunda kalmayı kendimize zül sayıyorum. Ne var ki kaçış yok!
Onların rüyası Türk ordusunu Körfez’in finansörlüğündeki kirli savaşın askeri yapmaktı. Sonunda oldu ama Haşmetmaab’ın istediği tam olarak bu değildi. Muhtemelen Körfez’in ağaları, Türk ordusunun sahadaki hedef tanımlamasını Suriye’yi çökertme senaryosundan bir sapma olarak görüyordur. TSK’nin hedefi IŞİD’in elindeki El Bab değil de Şam ve Halep olsaydı kral ve emir hazretlerinin ruhu felaket şenlenirdi. Erdoğan, Suud’un ideolojisi ve petrodolarlarıyla beslenen cihadi selefilerin bir koluna karşı yürütülen savaş için sorunun asıl kaynağından yardım istiyor. Haliyle yanlış yerde dua ediyor.
Erdoğan, Astana’da Rusya ve İran’la çözüm ortağı olduğunda Suriye’nin toprak bütünlüğünden bahsediyordu. ABD Başkanı Donald Trump’la telefon görüşmesi ve CIA Başkanı Mike Pompeo’nun Ankara temaslarının ardından retorik onlarca cihatçı örgütü bölgenin başına bela eden müflis seçeneğe geri döndü. Amaç ne? Bu bir yanıyla Suriye politikasını belirlemeye çalışırken Rakka yolunda YPG’yle ortaklığı bitirmeden Türkiye’yi işin içine katacak formül arayan Trump’ı Kürtlerle işbirliği konusunda ayartma hamlesi. Diğer yanıyla Körfez’deki dostların da gönlünü hoş tutma gayreti. Bunun içerisiyle de ilgisi var: Anayasa referandumu öncesi milliyetçi hamaseti kullanma siyaseti.
Bu taktikler içerde kısmen işe yarayabilir. Ama Amerikalılar Erdoğan’ın sunduğu alternatifin başından beri kifayetsiz olduğunun farkında.
Sahanın gerçekleri kendini dayatınca ve ‘yeni can simidi’ Rus lider Vladimir Putin “Astana’da nerede kalmıştık” deyince elbette militan söyleme bir ‘kuzey ayarı’ gelecektir.
El Bab’a kadar inen Fırat Kalkanı Harekâtı’nın siyasetin yelkenlerini epeyce şişirdiği görülüyor. O yelkenleri suya düşürecek olası sürprizler ve riskler gözardı ediliyor.
Mesela Putin’in Erdoğan’a hatırlatacağı ilk şey Rusya’nın hava savunma sistemini kapatmadığı takdirde bir tek uçağın bile Suriye hava sahasına giremeyeceği ya da yeşil ışık yakmadığı sürece karada bir tankın 1 km bile yol alamayacağı gerçeğidir. Aynı şekilde Suriye ordusu da Rusya ile sağlanan koordinasyon ile mesafeyi koruyor. Oradaki Rus garantisi kalktığında iki ordunun karşı karşıya gelmesi an meselesi.
Yeri gelmişken burada saha ile ilgili çarpıcı bir düğüm noktasına değineyim: TSK ile yedeğine aldığı ÖSO etiketli milis güçleri malum El Bab’ı kuzey, kuzeydoğu ve batıdan kuşatmış durumda. Suriye ordusu ise güneyden çemberi daralttı. Ancak Erdoğan’ın “El Bab düşmek üzere” diye müjde vermesinin üzerinden 48 saat geçmeden IŞİD, intihar saldırılarıyla TSK-ÖSO’yu Gabliye ve Zemzem’in de olduğu bölgelerden geri çekilmeye zorladı. Şimdi ÖSO’ya yakın kaynaklar diyor ki Suriye ordusu ilerleyip Tadif’i kontrol altına almaz ve Güney Bzaa üzerinden lojistik destek hattını kesmezse Fırat Kalkanı, IŞİD’e karşı ilerleyemez. Peki, Suriye ordusu vekalet savaşının ana kumanda merkezi olan Türkiye’ye bu iyiliği yapar mı? Basına yansıdığı kadarıyla son haftalarda Suriye ordusu iki kez Rakka-El Bab ikmal hattını kesti. Demek ki Suriye ordusunun sahadaki pozisyonu Fırat Kalkanı’nı doğrudan etkileyen sonuçlar barındırıyor. “Saha gerçeği” dediğimiz işte böyle bir şey. Bu operasyon Rusya ve Suriye ordusu ile eşgüdüm halinde yapılmadığı takdirde buna benzer tonlarca tuzak harekete geçirilebilir.
Tabii “Rakka yolu tuzaklarla dolu” deyince önümüze ‘muhteşem’ Osmanlı’dan sayfalar saçılıyor. Türkiye’yi yönetenlerin aklı hala Yavuz Sultan Selim’in kodlarıyla çalışıyor. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü el çabukluğu ile El Bab Tarihi adlı bir kitap yayımlamış. Türkiye’nin neden Suriye’de olması gerektiğini savunanlara muhteşem bir tarihsel arka plan! Tarih araya 100 yıl bindirmiş. 19’uncu yüzyılın kodlarıyla 21’inci yüzyılın savaşı yürütülemez. Dahası saha gerçekliği hamaset kaldırmaz. El Bab nice imparatorluklara ‘Kapı’ oldu, sadece Türklere değil.
Fırat Kalkanı başından beri belli koşullara bağlı. Daha az bela garantisi sunan bu koşullarda bile TSK ağır bir bedeller ödüyor. Bu hesabın üzerine Rakka gibi daha büyük hesaplar eklendiği takdirde her bir dönemeci yeni belalara açılan bir yola girilmiş olacaktır.
Tarihten tevarüs eden başka bir ‘egemen refleksi’, bu coğrafyanın demografik realitesiyle ilgili kendini ele veriyor. “Oraya Türkmenler ve Arapları yerleştirileceğiz” diyor. Egemen bir devletin halkına ve şehirlerine karşı miadı dolmuş bir buyurganlık! Erdoğan aynı buyurgan tavrı, Irak güçleri IŞİD’e karşı operasyonlara başlarken “Musul’a Sünni Araplar ve Sünni Türkmenlerden başkası girmemeli” diyerek sergilemişti.
El Bab’ın kuzeyinde 100’ün üzerinde Kürt köyü var. Yine göz diktikleri Menbic’te hakim nüfus unsurların dışında Çerkesler yaşıyor. Hatta Çerkesler Menbic Askeri Meclisi’nde aktifler. Bu meclis “YPG’nin örtülü operasyonu” diye Fırat Kalkanı’nın hedefinde.
Farklı etnik ve dini grupları içinde barındıran Fırat havzasına Arap ve Türkmen kartıyla yaklaşmak başlı başına problem.
TSK’nin bu bölgeye taşıdığı milis güçleri de ayrıca problem. Sadece yıkıma maruz kalan Kürt köyleri değil Arapların bulunduğu yerlerden de bu milis yapılarla ilgili tepkiler gelmeye başladı. Takıntı haline getirilen güvenli bölgeyi sözde bu örgütler koruyacak! Rusya orada dururken ve Suriye ordusu kuzeye doğru yavaşça ilerlerken tampon bölge kurulması zaten imkânsız. Kurulsa bile bölgeyi toplama bir güçle korumak mümkün değil. TSK çekildiği an oluşturulan güvenlik şemsiyesi çökecektir.
Bu tartışmalara paralel olarak bir de El Bab-Rakka seferini ‘milli ordu’ fantezisi süslüyor. Güvenli bölgelere milli ordu yerleştirilecekmiş. Eğit-Donat’la milli ordu kurulacakmış! CIA’in yürüttüğü Eğit-Donat bizzat sahibi (Amerikan yönetimi) tarafından müflis bir program olarak aşağılandığı halde şimdi bu yolu Trump’a alternatif çözüm olarak sunuyorlar.
Savaş ağaları, fırsatçılar, üçkâğıtçılar ve yolunu şaşırmışların üzerine İslamcı bir şilte atınca milli bir ordunun ortaya çıkacağını zannediyorlar!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025