Fehim TAŞTEKİN
Lübnanlılar ülkeleri üzerinde savaş ve kriz senaryoları yazan Batı-İsrail-Körfez ittifakının istediği oyunu oynamayı reddetti.
Aylardır merakla beklenen Lübnan’daki seçimler dört yıl gecikmeli olarak 6 Mayıs’ta gerçekleşti. Bu denli dikkat celp etmesinin sebebi, Lübnan’ın, Ortadoğu’da bir tarafta ABD, İsrail ve Suudi Arabistan diğer tarafta İran ve Suriye’nin olduğu kamplar arasında kızıştırılan yeni karşılaşmanın arenalarından biri olmasıdır.
Seçim, Hizbullah’ın 2013’te Suriye savaşına dahil olarak aldığı ciddi risklerin halk nezdindeki karşılığının görülmesi bakımından önemliydi. Hizbullah’a karşı olup da “Hizbullah’ın müdahalesi olmasaydı Nusra Cephesi ve IŞİD Lübnan’ı yutmuştu” diyenlerin çok olduğunu biliyorduk.
Hakeza sandık, Suudi Arabistan’ın ABD ve İsrail ile koordineli bir şekilde, Hizbullah’ı bertaraf etmek üzere yaptığı müdahalelerin ne denli tesirli olduğunu görmek için de bir projektör olacaktı. Malum Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz (ya da Veliaht Prens Muhammed) geçen Kasım’da emirle ayağına çağırdığı Lübnan’daki adamları Başbakan Saad Hariri’yi, Hizbullah’a karşı darbe planının bir parçası olarak alıkoyup zorla istifa mektubu okutmuştu. Bu aşağılayıcı tavır karşısında birbirine diş bileyen Lübnanlı rakip güçler ortak tavır sergilemiş, böylece kral ve oğlunun oyunu ters tepmişti. Fransa’nın devreye girmesiyle Hariri rehine olmaktan kurtulmuş ve Beyrut’a dönüp istifasını geri çekmişti. Bu müdahalenin Suriye ve Hizbullah karşıtı 14 Mart Koalisyonu’nu zayıflattığını gören Suudi Arabistan ‘ödül’ siyasetine geçerek durumu toparlamaya çalışmıştı. Yine Fransa ve ABD’nin Lübnan’a mali destek vaadi de havuç-sopa siyasetinin diğer ayağını oluşturuyor.
Bu seçim, Suriye’de savaş kabiliyetini daha da artıran Hizbullah’a karşı müdahale senaryoları üzerinde çalışan İsrail’in alacağı kararlar için de önemliydi. Hizbullah, İsrail’in Lübnan’da cephe açma niyetine karşın Suriye’de ‘görev tamam’ diyebilecek durumdaki güçlerini Lübnan’daki üslerine çekerek içerdeki pozisyonunu güçlendirme yoluna gitti.
Peşinen söylenmesi gereken şey, Lübnan’da 1943 Ulusal Mutabakatı ile 1989 Taif Anlaşması’na dayalı dinler ve mezhepler arasında bölüşülmüş siyasal sistem yüzünden seçim sonuçları ancak göreceli değişiklikler doğurabiliyor. Kim ne kadar oy alırsa alsın tek başına meclis kontrolünü ele geçirmesi mümkün değil. Cari sisteme göre parlamentodaki 128 koltuğun yarısı Müslümanlara, diğer yarısı Hıristiyanlara rezervli. 64’e 64. Hıristiyanlara ayrılan koltuklardan 34’ü Marunilere, 14’ü Grek Ortodokslara, 8’i Grek Katoliklere, 5’i Ermeni Ortodokslara, 1’i Ermeni Katoliklere, 1’i Protestanlara ve 1’i de Hıristiyan azınlığa ait. Müslüman kotasında ise Sünnilere 27, Şiilere 27, Dürzilere 8, Alevilere 2 koltuk düşüyor. 1943’ten beri cumhurbaşkanı Hıristiyanlardan, başbakan Sünni Müslümanlardan, meclis başkanı Şii Müslümanlardan seçiliyor. Bu haliyle koltuklar tapulu. Nüfus oranları değişse de bu sistem şimdiye kadar korundu.
Bu karmaşık sistem partileri bloklar oluşturmaya, her bölgenin yapısına göre ikili, üçlü, dörtlü ittifaklar kurmaya itiyor. Bu da meseleyi basitçe Şiilerle Sünniler ya da Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında bir yarış olmaktan çıkartıyor. Kota sistemine bağlı olarak Hıristiyan’ın Hıristiyan’la, Dürzi’nin Dürzi’yle ya da Müslüman’ın Müslüman’la rekabeti daha keskin. İki Şii motor güç Hizbullah ile Emel, aralarındaki farklılıklara rağmen daha uyumlu hareket ediyor. Küçük partiler ve bağımsızlar seçime farklı boyutlar katsa da kabaca siyasal akım iki gerilim hattından geçiyor: İran-Suriye eksenine yakın kamp ile Batı-Suud destekli kamp. Her bir kampta her din ve mezhepten parti ya da aday bulmak mümkün.
Son seçimde vekâlet düzenine ‘hayır’ deyip bağımsız listelerle girenler oldu. Ayrıca adaylar içindeki kadın oranı da yüzde 1.7’den yüzde 10’a çıktı. Güç savaşlarının rehinesi durumundaki feodal siyasete isyan eden iki kadın bir arıza çıkmazsa meclis koridorlarına ulaşacak. Bağımsız adaylar ve kadınlar ‘üçüncü yol’u güçlendirecek önemli bir eğilim. Ayrıca Velid Cambolat gibi siyasetin ‘sekteryen’ kurtları yavaş yavaş koltuklarını çocuklarına bırakıyor. Bu türden bir gençleşme de Lübnan’ı ‘ne öldüren ne de onduran’ siyasal sistemin değişmesine belki katkı sağlayabilir. Sadece küçük bir umut!
Katılımın yüzde 49 gibi düşük gerçekleşmesinin nedeni de sandığın mevcut tabloda radikal sonuçlar getireceğine kimsenin inanmamasıdır; seçimlerden sonra zar-zor kurulan hükümetlerin yine mezhep dengeleri yüzünden bir türlü deveye hendek atlatamamasıdır; herkesin kendi bahçesini sulamasıdır; yolsuzluğun mezhep-din maskesi altında dönmesi ve suçların böylece dokunulmazlık kazanmasıdır ve insanlarda ortak bir gelecek tahayyülünün oluşamamasıdır. Yani Taif Anlaşması iç savaşta birbirine silah çekmiş kesimleri masanın etrafında tutmaya yarasa da ülkenin kamburunu her gecen gün büyütüyor.
***
Bu izahattan sonra gelelim sandıkta oluşan tabloya:
– Hizbullah ve müttefikleri seçimden güçlenerek çıktı. Geçici sonuçlara göre Suud-Amerikan-İsrail ekseninin sinirlerini zıplatan direniş ittifakının vekil sayısı 67’ye yükseldi. Hizbullah ile Emel mecliste Şiilere ayrılan 27 koltuktan 26’sını garantiledi. 2005’te 14 Mart Koalisyonu’nun 72 sandalyesine karşın Suriye yanlısı 8 Mart Bloku’nun vekil sayısı 42 idi. Daha sonra Hizbullah’la ittifak kuran Mişel Avn’un partisi Ulusal Özgürlük Hareketi’nin kazandığı 14 sandalye de ‘direniş’ blokuna yazıldı. Böylece 8 Martçıların sayısı 56’ya çıkmış oldu. Bu da onlara kabinede veto gücü veriyordu. 2009’da ise 8 Martçılar 57 vekil çıkarırken 14 Martçıların koltuk sayısı 71 idi. Halbuki 8 Martçılar daha fazla oy almıştı. Bu dengesiz sonucun nedeni çoğunluk esasına dayalı seçim sistemiydi. Son seçimde tablodaki değişimin nedenlerinden biri kuşkusuz nispi temsil sistemine geçilmiş olmasıdır.
– Seçimin en büyük kaybedeni Hariri liderliğindeki Gelecek Hareketi. Bu hareket anı zamanda 14 Mart’ın amiral gemisi. Hariri vekillik için yarıştığı Batı Beyrut’ta Hizbullah’ın adayı Emin Şerri’nin arkasında yarışı tamamladı. Hizbullah taraftarları bayraklarını Beyrut’ta Hariri’nin 2005’te öldürülen babası eski Başbakan Refik Hariri’nin heykeline kadar dikti. Gelecek Hareketi’nin vekil sayısı da 33’ten 21’e geriledi. Yine de Sünni cephede 21 koltukla en fazla desteği olan lider olarak Hariri başbakan adayı olmaya hak kazandı. Bu gerileme Hariri’ye her fırsatta ağır laflar ettiği Hizbullah’la işbirliğine gitmekten başka seçenek bırakmıyor.
– Baalbek-Hermel seçim bölgesinde Hıristiyan ve Sünni kontenjanlar için desteklediği adaylarla başarı elde edemese de kendi 13 adayını fire vermeden meclise gönderen Hizbullah’ın desteklediği listeler Beyrut, Trablus ve Sayda’da Gelecek Hareketi’ni zorladı.
– Hariri’yi Hizbullah’a karşı çok yumuşak olmakla suçlayıp Suudi Arabistan’ın yeni adamı olmaya çalışan eski İç Güvenlik Güçleri Komutanı Eşref Rifi Sünnilerin kalbi Trablus’ta umduğu altın vuruşu yapamadı. Ancak Hariri’nin Riyad’da hırpalanması ve içerde zayıflaması, Sünni blokta uzun süredir Hariri ailesi üzerinden yürüyen liderliğin sonuna yaklaşıldığını da gösteriyor.
– Hizbullah karşıtı güçlerin başında gelen Samir Caca liderliğindeki Hıristiyan partisi Lübnan Güçleri vekil sayısını sekizden 15’e çıkardı. Lübnan Güçleri bu çıkışını belki şunlara borçlu:
Rakip Hıristiyan güç Özgür Yurtseverler Hareketi geriledi. Partinin liderliğini, kayınbabası Cumhurbaşkanı Mişel Avn’dan devralan Dışişleri Bakanı Cibran Bassil çekim merkezi olamadı. Bassil hızlı ve öfkeli. Çok hata yapan genç bir lider.
– Cumhurbaşkanlığında sıranın kendisine geldiğini düşünen Semir Caca, ortağı Hariri’nin başbakanlık koltuğu için Hizbullah’ın müttefiki Avn’un cumhurbaşkanı seçilmesini kabul ettiği ve fazla taviz verdiği argümanlarını kullanarak Suriye-Hizbullah’a karşı daha keskin güç olma iddiasıyla kendine daha geniş bir alan açmaya çalıştı. Her zamanki gibi Suudi-Batı desteğine oynadı.
– 2005’te Refik Hariri’ye düzenlenen suikastın ardından bu ülkedeki askerlerini çekmek zorunda kalan Suriye ile bağlantılı en az 5 isim geri döndü. Suriye lideri Beşşar el Esad’ın arkadaşı ve Lübnan iç savaşının en güçlü adamlarından biri olan eski İç Güvenlik Şefi General Cemil el Seyyid seçilenler arasında. Suriye yanlısı eski Başbakan Ömer Kerami’nin oğlu Faysal Kerami de parlamentoya girdi. Seçimin bu sonucunu “Suriye geri döndü” diye okuyanlar var.
***
Görüldüğü gibi Lübnan siyaseti iki blok arasında sıkışmış durumda. Fakat seçim öncesi her iki blok içinde de bütünlüğü bozan tartışmalar yaşandı. Mesela ordudaki terfilerle ilgili bir kararnamenin bir bakanın imzası olmadan yayımlanması yüzünden Emel Hareketi lideri ve Meclis Başkanı Nebih Berri ile Cumhurbaşkanı Avn arasında kriz çıktı. Yine Dışişleri Bakanı Cibran Bassil “İsrail’in güvenliğini koruma hakkına karşı değiliz” diyerek Emel ve Hizbullah’ı kızdırdı. Özel bir toplantıda Berri için “O meclis başkanı değil baltacı” diyen Bassil’in ses kaydı sızınca Berri taraftarları sokaklara döküldü, ortalık fena karıştı. Avn’un yapıcı girişimleri ve seçimin yaklaşması nedeniyle 8 Mart’ın bileşenleri bu tür hesaplaşmaları bir kenara bıraktı. Yine 14 Mart cephesinde Eşref Rifi istifasını geri alıp Hizbullah’la çalıştığı gerekçesiyle Hariri’ye demediğini bırakmadı. Lübnan Güçleri’nin lideri Samir Caca da 14 Mart ruhunun öldüğünü ilan etti.
Bu türden blok içi gerilimler dikkate alındığında Lübnan siyasetinin yeni kırılmalara ve koalisyonlara gebe olduğu söylenebilir. Ancak yeni ortaklıklar muhtemelen yine Suriye-İran ve Körfez-Batı eksenlerinin kutuplaştırıcı etkisinden çok uzak kalamayacak.
***
Girişte vurguladığım dış çepere dönersek durum şudur: Batı-İsrail-Körfez ittifakının Hizbullah’ı zayıflatma stratejisi işe yaramadı. ABD’nin terör örgütü saydığı Hizbullah 2006 savaşı sonrası yakaladığı siyasette belirleyici pozisyonunu daha da güçlendirdi.
Peki bu durum ABD ve İsrail’in Lübnan politikasını nasıl etkiler?
İsrail Eğitim Bakanı Naftali Bennett’ın Twitter mesajı Tel Aviv’deki yaklaşımın ipuçlarını veriyor. Bakan “Hizbullah=Lübnan” yazıp ekledi:
“İsrail devleti egemen Lübnan devleti ile Hizbullah arasında fark gözetmeyecek ve topraklarındaki herhangi bir eylemden Lübnan’ı sorumlu tutacaktır.”
Yani Hamas’ı seçtiği için bütün Gazzelilere ölümü hak gören İsrailliler ‘Mademki Hizbullah’tan vazgeçmiyor o halde tüm Lübnan açık hedeftir’ demeye getiriyor. Bu fiiliyatta kendini defalarca kanıtlamış tehlikeli bir güvenlik algısı. İsrail, 1983 öncesi Filistinli örgütleri, daha sonraki dönemlerde Hizbullah’ı hedef alma adına Lübnan’ı defalarca vurdu. ABD’nin garantörlüğünde Lübnan’la varılan anlaşmaya rağmen 1982’de Londra’da İsrail büyükelçisine suikast girişimini bahane edip Beyrut’taki kampları bombalayarak 264 kişiyi öldürdü. İsrail’in Lübnan’ı vurması için dünyanın herhangi bir yerinde bir İsraillinin başına bir şey gelmesi yeterliydi.
Trump yönetiminin Suudi-Emirlikler finansmanıyla İran nüfuzunu bölgeden temizleme stratejisiyle bağlantılı olarak İsrail’in Lübnan tanımlaması ayrı bir ciddiyet arz ediyor.
Elbette ortaya çıkan tablo bu güçlerin Hizbullah’ı silahsızlandırma hedeflerine Lübnan içinden üretilecek baskılarla ulaşamayacaklarını bir kez daha gösterdi.
Şimdi kritik soru; bu sonuç İsrail için caydırıcı mı kışkırtıcı mı? İsrail’in saldırganlık tarihine baktığımızda bir sorunu farklı beklentiler eşliğinde daha büyük kriz ya da savaş çıkartarak çözme stratejisine başvurduklarını görüyoruz. Mesela Filistinli mültecilerin yığılmasının ardından direnişin kumanda merkezi haline gelen Lübnan’da FKÖ’yü sürmek için Lübnan’a girmeyi kafaya koyduklarında Lübnan siyasetini dizayn edip İsrail’i tanımasını sağlamayı ve bu örneği Ürdün’e de dayatmayı hedefliyorlardı. 1982 işgali bu hesaplarla başladı.
Yani 2000 ve 2006 yenilgisinin yanı sıra Hizbullah’ın Suriye savaşında eriştiği kapasite ilave caydırıcı etki yaratsa da İsrail sağının alabileceği riskler normal mantığın kapsama alanını aşıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025