Fehmi KORU
Seçime hangi partilerin girebileceği konusunda önem taşıyan verileri Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tutuyor; ancak oradan gelen listeyi gözden geçirip son şeklini vermek Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) görevi.
Başsavcılık YSK’ya listeyi göndermiş; o da bu konudaki açıklamayı yarın yapacakmış…
Aklı başındaki herkesin umudu, açıklanacak listede İYİ Parti’nin adının bulunması…
MHP anlaşılabilir sebeplerle İYİ Parti’nin yer almadığı bir seçim arzusunda; MHP yönetiminde yer alanlar bu arzularını ifade etmekten geri durmuyorlar. AK Parti’den de, herhalde ‘stratejik ortak’ hatırına, “Katılamasa daha iyi” anlamına çekilebilecek açıklamalar geliyor.
Yetkili ağızların “Kuralları değiştirecek ve bunun için yasa çıkaracak değiliz”dedikleri duyuluyor.
Geçmiş ve bugün
Oysa, Ak Parti’nin kendisi de, geçmişte, hukuki ayak oyunlarıyla, seçim yarışının dışında tutulmak istenmişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusuyla Anayasa Mahkemesi, AK Parti’nin kapatılması konusunu görüşmüş ve bir tek oy farkıyla ‘kapatmak’ yerine maddi cezalar uygulama kararı vermemiş miydi?
Hukukun silah haline gelmesi demokrasiler için iyi bir tercih değildir.
Kaldı ki, toplumda karşılık gören bir siyasi çizginin önünün partisi kapatılarak kesilmek istenmesi günümüz şartlarında sonuç da vermiyor; YSK “Katılamaz”sonucuna varsa bile İYİ Parti’nin seçime katılma hakkı bulunan partilerden birinin listesinden göstereceği adaylarla seçim yarışına girmesi mümkün.
Başka bir parti kurup yoluna devam ediyor önü kesilen siyasi çizgi.
İYİ Parti’nin esas sorunu YSK’nın getireceği yasaklama değil, kurucu liderinin cumhurbaşkanlığına adaylığını koymasıdır…
Şaşırtıcı gelmiş olabilir, ama biraz sabırlı olmanızı tavsiye edeceğim.
Akşener ve Kılıçdaroğlu aday olur ve yarışırsa
AK Parti’nin itibar ettiği kalemler ve yorumcular cumhurbaşkanlığının tek kişinin hakkı olduğuna inanıyor; sadece inanmakla kalmayıp sonucun o şekilde tecelli etmesi için bayağı mesai de harcıyorlar.
İstedikleri, her partinin kendi içinden bir adayla seçime girmesi ve mümkünse genel başkanlarını bu yarışa sokması…
Meral Akşener adaylığını açıklayınca, en çok sevinen onlar olduysa, bundandır.
Kemal Kılıçdaroğlu’nu da cumhurbaşkanı adayı haline getirebilseler misyonları tamamlanmış olacak.
Parti başkanlarının aday olarak girdikleri seçimde sandığa “Bugün seçim olsa” sorusuna cevap teşkil edecek oylar düşecek ve büyük ihtimalle ilk turda, ama mutlaka ikinci turda, AK Parti ile MHP’nin adayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan seçimi kazanmış olacak.
O yolla yalnızca cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu garanti edilmiş olmayacak, seçim sonrasında muhalefet partilerinin içlerini yeniden dizayn etme fırsatı da yakalanmış olacak.
Cumhurbaşkanı adayları milletvekili olamayacakları için…
Milletvekili olmayan liderlerin partinin başında kalabilmesi hayli zordur; partiler de dirliklerini koruyamazlar.
İYİ Parti ve Meral Akşener bunu nedense düşünmüyor.
İddialı olmak, iddiasını seçime yansıtmak siyasette iyi bir şeydir, buna hiç kuşku yok, ancak seçim de aritmetik işidir. Kimin, ne kadar oy alabileceğini, ipi göğüsleyip göğüsleyemeyeceğini hesap etmek sanıldığı kadar zor değildir.
Tek bir partinin adayının sandıktan galip çıkması söz konusu olacaksa 24 Haziran’da, hepsinin genel başkan düzeyinde adaylarla seçime katılmaları durumunda, o kişi AK Parti’nin adayı olabilir ancak.
İkinci turu ve muhalefet cephesinin o zaman oyunu ikinci adayda yoğunlaştırmasını beklemek, hayali fazla zorlamak anlamına geliyor.
Hesabı iyi yapmak lazım
Yeni kurulmuş bir partinin, lideri milletvekili de seçilememiş olacağı için, seçim sonrası türbülansa girmesi kaçınılmaz.
Bu yazımı isterseniz saklayın, Akşener’in aday gireceği seçimden sonra İYİ Parti’de yaşanacaklar sırasında çıkarıp bir daha okursunuz.
Hesabı İYİ Parti için yaptım, ama CHP için de aynı durum söz konusu. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu hesabı yaptığı anlaşılıyor. CHP 16 Nisan referandumunda sandığa yansıyan ‘Hayır’ oylarını daha da yükseğe taşıyacağına inandığı bir aday arayışında ve bunu belli ediyor.
Bulur, bulamaz, kazanır sanılarak aday yapılan kişi başarılı olur olamaz, bunlar ayrı birer konudur; ancak muhalefet açısından doğru olan, bunu sağlamaktır.
Çok önceden burada ifade etmeye çalıştım: Genel seçimler partiler arası, cumhurbaşkanı seçimleri ise güçlü adaylar arası yarışlardır; cumhurbaşkanı seçilecek kişinin seçimden sonra kendisini iyi hissetmesi için de dişli bir veya iki adayla yarışması daha doğrudur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da herhalde bunu ister.
Seçimin sonucu, adayların kişiliği yüzünden, henüz sandık başına gitmeye iki ay varken bugünden belli olacaksa, bunun adına seçim denilebilir mi?
Ben de ne tuhaf sorular soruyorum, değil mi?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025