Fehmi KORU
İkinci Dünya Savaşı’nın tahrip ettiği ülkelerde henüz dumanlar tüterken kotarılan ‘yenidünya düzeni’ bir temel kabul üzerine oturuyor: Dünyada birbiriyle çelişen iki belirgin tez var ve bunlardan ‘iyi’ olan tez demokratik ilkeler üzerine oturuyor; ‘kötü’ olan tez ise despotik bir anlayışın ürünü…
Demokratik olanı ABD’nin başını çektiği ülkeler grubu temsil ediyor bu teze göre…
Kötü olan ise despotik liderlerin yönettiği Sovyetler Birliği ve onun uydusu olan Varşova Paktı ülkeleriydi 1990’a kadar; o tarihten sonra ve özellikle başına Vladimir Putin geçtikten sonra ise Rusya aynı konumu dolduruyor.
Rusya ile iyi geçineni ABD kendi dostu saymaz, Rusya ise ABD’nin kendi uydularından karşı bloka kazandırılmak istenenlere hoş gözle bakmaz, karşı gruptan ülke kazanmaya bakardı.
Türkiye ve dünya düzeni
ABD ile ittifak ilişkisi içerisindeki Türkiye’nin Rusya ile Suriye üzerinde işbirliğine gitmesi ve kendini daha fazla güvende hissetmek için S-400 füze savunma sistemini Rusya’dan almaya kalkması bu yüzden ABD’de ve müttefik ülkelerdeki bazı çevrelerin hışmını üzerine çekebiliyordu.
Dünya artık aynı dünya değil. Daha doğrusu, ABD’nin iki yıllık başkanı Donald Trump, ülkesini İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşmuş ‘yeni dünya düzeni’ sınırları dışına doğru zorluyor ve değişimin etkisi özellikle ABD’de hissediliyor.
Trump ile Putin önceki gün Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de buluştular ve yanlarında yalnızca tercümanları bulunduğu halde yürüttükleri müzakereler sonucunda, ülkelerinin karşı karşıya bulunduğu ‘eski düzen’ yerine ABD ile Rusya’nın işbirliği halinde bulundukları yeni ve farklı bir düzen anlayışına vardıkları izlenimini verdiler.
Hatta Trump, görüşmenin ardından yapılan ikili basın toplantısında başlattığı açılımı, etkili bir iletişim silahı olarak kullandığı Twitter mesajları yoluyla, ülkesinin yerleşik düzenini ve o düzenin güvenlik-istihbarat birimlerini suçlayarak devam da ettirdi.
Mesajlar iki lider henüz aynı masaya karşıklı oturmadan önce başlamıştı. ‘‘Rusya ile ilişkilerimiz HİÇ şimdiki kadar kötü olmamıştı ve biz bu ABD’nin uzun yıllar sürmüş aptallık ve salaklığı yüzündendir; cadı avı bitmeli!’’ diyen ilk mesaj Washington’da şok etkisi yaparken, Moskova’dan, Rus dışişleri bakanlığından ‘‘Aynı görüşteyiz’’ desteğini aldı.
Görüşme sonrasındaki basın toplantısında ise, Trump, işi, kendi ülkesinin istihbarat örgütlerini suçlamaya kadar vardırdı.
Kendi partisinin dişli politikacıları bile Trump’ın ne yapmak istediğini anlamaktan uzaklar; bunu bu yıl yapılacak seçimlere az bir vakit kalmışken partilerini zora düşürme pahasına yaptıkları Trump’ı kınayıcı açıklamalarından çıkarmak mümkün.
Amerikalı politikacılar ve özellikle de başkanlar kendi ülkeleri ile devlet kurumlarını asla ve kat’a suçlamazlar. Asker kökenli başkan Dwight Eisenhower biraz ileriye gidip ülkesinin savaşkan bir hüviyete bürünmesine karşı çıkmıştı, ama o bile bunu doğrudan devlete ve kurumlarına bağlamak yerine ‘askeri-sanayi cephesi’ (military-industrial complex) adını verdiği bir cepheye mal etmeyi tercih etmişti.
Trump ise ülkesinin yerleşik sistemini ve güvenlik-istihbarat birimlerini alenen suçlayabildi. Rusya’yı ‘düşman’ belleyen ‘dünya düzeni’ni yıkma pahasına hem de…
Bunu, Putin’in seçimde kendisine verdiği kazanmasını sağlayan desteğe veya halen yürütülmekte olan özel savcılık soruşturmasının başına açabileceği Beyaz Saray’dan erkence uzaklaştırılmasını getirebilecek sıkıntıları def etme hazırlığına bağlayanlar çok ABD’de.
Trump başkanlıktan gönderilmeyi de göze alarak…
Özel savcı Robert Mueller FBI’yı on yıldan fazla süre yönetmiş bir hukukçu ve geçen hafta, Trump tam da Putin ile görüşmesine hazırlanırken, seçimlere Trump lehine müdahale eden 12 Rus’un isimlerini açıklayıvermişti. Görüşeceği Putin’den o Rusları sorgu-yargı için ABD’ye teslim etmesi talebini Trump’a ev ödevi olarak vererek…
FBI’dan da destek alarak yürüttüğü soruşturmayla Trump’ı köşeye sıkıştırmış durumda Mueller.
Elbette sıkışan birinin her türlü karşı-hamleye başvurması beklenebilir.
Ancak Trump bundan daha fazlasını yapmaya çalışıyor.
Yapmaya çalıştığı, bugüne kadar ABD lehine çalışmış olan iki kutupluluk dengesi üzerine oturmuş ‘dünya düzeni’ni sona erdirmek ve zorlamasıyla oluşmasını umduğu yeni bir dünya düzeninde Rusya’yı ABD’nin ortağı haline getirmek…
Beyaz Saray’dan uzaklaştırılma riskini de göze alarak…
Finlandiya’da yapılan zirve, partisinin dişli politikacılarının da karşısına çıkması sonucunu doğurarak Mueller’in beklediği ve bu yüzden erteleye durduğu raporunu açıklamasıyla Trump’ı başkanlıktan uzaklaştıracak sürece kapı aralayabilir…
Veya, Trump-Putin ikilisi, Helsinki zirvesinde kimselere belli etmeden vardıkları mutabakatı güçlü bir biçimde hayata geçirmeye başlayarak, daha farklı bir düzenle dünyayı tanıştırabilir…
Hangisi olacak?
Ve tabii her iki farklı durumun Türkiye üzerindeki etkisi ne olacak?
[Bir hatırlatma: Yürürlükte olan ve etkisini her alanda hissettiren ‘dünya düzeni’, İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Sovyetler Birliği’nin tatil kenti Yalta’da kotarılmıştı ve onu sağlayan Franklin Rossevelt ile Josef Stalin’in Winston Churchill hakemliğinde vardıkları mutabakattı. O mutabakat sonucu, Polonya Rusya tarafına, Türkiye ise ABD’nin başını çektiği ‘hür dünya’ denilen ülkelerin safına düştü.]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025