Gülay GÖKTÜRK
Okullar artık rengarenk
28.11.2012
3651
Siz takip edebiliyor musunuz bilmem ama ben yazılarımda reformların hızına yetişemiyorum. Daha birini ele alıp yazamadan bir başka bomba patlıyor.
Başörtülülere kamu hizmeti yolunun açılması, ana dilde eğitim, Anayasa'daki vatandaşlık tanımının değiştirilmesi gibi şu anda "pişmekte" olanları saymıyorum. Gerçekleşenleri takip ederken bile tıknefes oluyor insan.
Okullardan milli güvenlik dersinin kaldırılması, askeri okullarda müfredat değişikliği, öğrenci andının kaldırılması, seçmeli Kürtçe dersi, anadilde savunma, anadilde kamu hizmeti, Büyükşehir Yasası'yla yerel yönetimlerin güçlendirilmesi derken, başbakan geçen gün yıllardır umutsuz bir hayal olarak söyleyip durduğumuz "seçilmiş vali" konusunu da gündeme getiriverdi. Ve daha biz bu konuda yazıp çizmeye fırsat bulamadan şimdi yeni bir "bomba"yla karşı karşıyayız: Okul üniformaları kalkıyor. Böylece, yıllardır gündemde olan ama bir türlü gerçekleşemeyen bir reform daha hayat buluyor.
Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda, öğrencilerin kılık kıyafetlerinin serbest olmasına ilişkin yönetmelik yayımlandı. Yönetmeliğe göre, öğrenciler, okul, sınıf ve şubelerde tek tip kıyafet giymeye zorlanamayacak. Uygulama 2013-2014 öğretim yılında başlayacak. Bakanlığa bağlı özel kurumlarda ise öğrenci velilerinin yüzde 60'ının isteğine bağlı olarak okul yönetimi öğrencilere yönelik kıyafet belirleyebilecek.
Bu yönetmelikle hem imam hatip okullarında ve seçmeli Kur'an derslerinde kız öğrencilerin başlarını örtmesi sorun olmaktan çıkıyor hem de milyonlarca çocuk ve genç, tek tip üniformalarıyla "eğitim ordusunun neferleri" olmaktan kurtuluyor.
Aslında bu kadar kolaymış işte: Hepi topu bir yönetmelik meselesiymiş milyonlarca öğrenciyi -onların kendi"ben"lerini ortaya koymaya en fazla ihtiyaç duydukları yaşlarda- sürünün parçası haline getiren kılıklardan kurtarmak...
"Maksat başörtüsünü liselere sokmak"
Yönetmeliğe muhalefet için söylenecek olanları tahmin etmek hiç zor değil.
Bir kere, en başta AK Parti iktidarının bu yönetmeliği getirmekteki asıl maksadının birinci adımda liseli kızların Kur'an derslerinde başlarını örtmesini sağlamak olduğunu; arkasından liselerde başörtüsü serbestisinin geleceğini; üniformanın bu amacı maskelemek için kaldırıldığını söyleyecekler. Lise öğrencisi kızların başlarını örtmek istemesinden daha normal ve meşru bir istek olamayacağını; bu amacın utanıp saklanacak bir amaç olmadığını; asıl ayıp olanın özgürlükler arasında ayırım yapıp bazı özgürlüklere dost, bazılarına düşman olmak olduğunu fark bile etmeden...
Tabii ayrıca, üniformanın gerekliliği konusundaki malum argüman da yeniden hortlayacak. Tek tip kıyafetin öğrenciler arasındaki sosyal sınıf farklarını görünmez kıldığını, zenginle fakiri eşitlediğini söyleyecekler yine. Sosyal statüsünü ortaya koymak isteyenin bunu saatiyle, montuyla, spor pabucuyla, çantasıyla, cep telefonuyla ve cebindeki harçlığıyla zaten yaptığını; üstündeki ceketin, kravatın ya da gri eteğin bir örnek olmasının zenginliğin teşhirini engellemediğini hesaba katmadan...
Kısıtlamaları tartışmaya devam
Kıyafet kodları konusundaki tartışmalarda hep şu yanlış yapılır: İnsanların serbest kalırlarsa dünyanın en acayip giysilerini giyecekleri varsayılır. (Üniversitelerde türban yasağını savunanların verdikleri "Ya birileri de mayoyla gelmek isterse" örneğini hatırlayın.)
Oysa, "yerine göre giyinmek" çabası, insanların içinde zaten vardır. Kimse olmayacak yerde olmayacak şey giyerek içinde yaşadığı toplum tarafından ayıplanmak, alay edilmek, deli yerine konmak istemez. Bu, zaten kendiliğinden bir otokontrol getirir. İnanamıyorsanız, herhangi bir kıyafet yasağının olmadığı üniversitelere bakın; yazın jean ve tişört, kışın yine jean ve kazağın neredeyse "seçilmiş" üniforma haline geldiğini, (gerçi bu durum da bence biraz problemli ama bu başka bir konu) gençlerin genel kabul gören üniversiteli kıyafetine aykırı düşmekten ödlerinin koptuğunu görürsünüz.
Ne var ki yeni yönetmelik, okul üniformalarını kaldırırken, yine aynı hatayı yapmış, bu otokontrole güvenmeyip epeyce kısıtlama getirmiş. Mesela, "yırtık veya delikli kıyafetler, şeffaf kıyafetler, vücut hatlarını belli eden şort, tayt gibi kıyafetler, diz üstü etek, derin yırtmaçlı etek, kısa pantolon, kolsuz tişört ve kolsuz gömlek" gibi kısıtlamalar; makyaj yapma ve saç boyama yasağı gibi yasaklar önümüzdeki dönemin yeni tartışma ve mücadele konuları olarak karşımızda duruyor.
Ama olsun! Öğrencileri tektipleştirmenin, kişiliklerini ezmenin sembolü olan şu üniforma kuralı tarihe karıştı ya, gerisi çok daha kolay gelir...
Okullardan milli güvenlik dersinin kaldırılması, askeri okullarda müfredat değişikliği, öğrenci andının kaldırılması, seçmeli Kürtçe dersi, anadilde savunma, anadilde kamu hizmeti, Büyükşehir Yasası'yla yerel yönetimlerin güçlendirilmesi derken, başbakan geçen gün yıllardır umutsuz bir hayal olarak söyleyip durduğumuz "seçilmiş vali" konusunu da gündeme getiriverdi. Ve daha biz bu konuda yazıp çizmeye fırsat bulamadan şimdi yeni bir "bomba"yla karşı karşıyayız: Okul üniformaları kalkıyor. Böylece, yıllardır gündemde olan ama bir türlü gerçekleşemeyen bir reform daha hayat buluyor.
Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda, öğrencilerin kılık kıyafetlerinin serbest olmasına ilişkin yönetmelik yayımlandı. Yönetmeliğe göre, öğrenciler, okul, sınıf ve şubelerde tek tip kıyafet giymeye zorlanamayacak. Uygulama 2013-2014 öğretim yılında başlayacak. Bakanlığa bağlı özel kurumlarda ise öğrenci velilerinin yüzde 60'ının isteğine bağlı olarak okul yönetimi öğrencilere yönelik kıyafet belirleyebilecek.
Bu yönetmelikle hem imam hatip okullarında ve seçmeli Kur'an derslerinde kız öğrencilerin başlarını örtmesi sorun olmaktan çıkıyor hem de milyonlarca çocuk ve genç, tek tip üniformalarıyla "eğitim ordusunun neferleri" olmaktan kurtuluyor.
Aslında bu kadar kolaymış işte: Hepi topu bir yönetmelik meselesiymiş milyonlarca öğrenciyi -onların kendi"ben"lerini ortaya koymaya en fazla ihtiyaç duydukları yaşlarda- sürünün parçası haline getiren kılıklardan kurtarmak...
"Maksat başörtüsünü liselere sokmak"
Yönetmeliğe muhalefet için söylenecek olanları tahmin etmek hiç zor değil.
Bir kere, en başta AK Parti iktidarının bu yönetmeliği getirmekteki asıl maksadının birinci adımda liseli kızların Kur'an derslerinde başlarını örtmesini sağlamak olduğunu; arkasından liselerde başörtüsü serbestisinin geleceğini; üniformanın bu amacı maskelemek için kaldırıldığını söyleyecekler. Lise öğrencisi kızların başlarını örtmek istemesinden daha normal ve meşru bir istek olamayacağını; bu amacın utanıp saklanacak bir amaç olmadığını; asıl ayıp olanın özgürlükler arasında ayırım yapıp bazı özgürlüklere dost, bazılarına düşman olmak olduğunu fark bile etmeden...
Tabii ayrıca, üniformanın gerekliliği konusundaki malum argüman da yeniden hortlayacak. Tek tip kıyafetin öğrenciler arasındaki sosyal sınıf farklarını görünmez kıldığını, zenginle fakiri eşitlediğini söyleyecekler yine. Sosyal statüsünü ortaya koymak isteyenin bunu saatiyle, montuyla, spor pabucuyla, çantasıyla, cep telefonuyla ve cebindeki harçlığıyla zaten yaptığını; üstündeki ceketin, kravatın ya da gri eteğin bir örnek olmasının zenginliğin teşhirini engellemediğini hesaba katmadan...
Kısıtlamaları tartışmaya devam
Kıyafet kodları konusundaki tartışmalarda hep şu yanlış yapılır: İnsanların serbest kalırlarsa dünyanın en acayip giysilerini giyecekleri varsayılır. (Üniversitelerde türban yasağını savunanların verdikleri "Ya birileri de mayoyla gelmek isterse" örneğini hatırlayın.)
Oysa, "yerine göre giyinmek" çabası, insanların içinde zaten vardır. Kimse olmayacak yerde olmayacak şey giyerek içinde yaşadığı toplum tarafından ayıplanmak, alay edilmek, deli yerine konmak istemez. Bu, zaten kendiliğinden bir otokontrol getirir. İnanamıyorsanız, herhangi bir kıyafet yasağının olmadığı üniversitelere bakın; yazın jean ve tişört, kışın yine jean ve kazağın neredeyse "seçilmiş" üniforma haline geldiğini, (gerçi bu durum da bence biraz problemli ama bu başka bir konu) gençlerin genel kabul gören üniversiteli kıyafetine aykırı düşmekten ödlerinin koptuğunu görürsünüz.
Ne var ki yeni yönetmelik, okul üniformalarını kaldırırken, yine aynı hatayı yapmış, bu otokontrole güvenmeyip epeyce kısıtlama getirmiş. Mesela, "yırtık veya delikli kıyafetler, şeffaf kıyafetler, vücut hatlarını belli eden şort, tayt gibi kıyafetler, diz üstü etek, derin yırtmaçlı etek, kısa pantolon, kolsuz tişört ve kolsuz gömlek" gibi kısıtlamalar; makyaj yapma ve saç boyama yasağı gibi yasaklar önümüzdeki dönemin yeni tartışma ve mücadele konuları olarak karşımızda duruyor.
Ama olsun! Öğrencileri tektipleştirmenin, kişiliklerini ezmenin sembolü olan şu üniforma kuralı tarihe karıştı ya, gerisi çok daha kolay gelir...
http://gundem.bugun.com.tr/okullar-artik-rengarenk-yazisi-213574
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015