Gülay GÖKTÜRK
Testi kırılmadan
9.02.2013
2896
AK Parti bundan bir süre önce Anayasa Komisyonu'na verdiği önergeyle kafasındaki başkanlık sisteminin nasıl bir şey olduğunu bir ölçüde somutlaştırmıştı:
Kanun hükmünde kararname çıkarma ve Meclis'i fesih yetkisi olan bir başkan...
Şimdi, anayasa için önerdiği yeni yargı düzenlemesiyle, Erdoğan'ın arzuladığı başkanlık sisteminin nasıl bir şey olduğu biraz daha belirgin hale geldi.
Önerilen sisteme göre, Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi birleştirilip tek bir Temyiz Mahkemesi haline getirilecek. Böylece, bir hukuk garabeti olan AYİM yok edilecek ki, bu işin olumlu yanı.
Problem, Temyiz Mahkemesi'nin üyelerinin seçiminde.
Yapılan öneride bu mahkemenin üyelerinin dörtte üçü HSYK tarafından seçiliyor. HSYK'nın 20 üyesinin 14'ü de Meclis çoğunluğu ve başkan tarafından... Başkanı çıkaran partinin Meclis çoğunluğunu da elinde tuttuğunu düşünürsek, karşımızdaki tablo yüksek yargıyı başkanın mutlak denetimine aldığı bir tablodur.
Özetle, Anayasa Komisyonu'na verilen son iki önergeyi bir arada değerlendirirsek (kanun gücünde kararname çıkarma, Meclis'i feshetme yetkisine sahip ve yüksek yargıyı avucunun içine almış bir başkan) görülür ki, şu anda soyut bir başkanlık sistemi tartışmasıyla değil, somut bir başkanlık modeli önerisiyle karşı karşıyayız. Adına "Türk Modeli" denen, neredeyse bütün gücün başkanda toplandığı; güçler ayrılığının çanına ot tıkandığı korkutucu bir model...
AK Parti referanduma giderse
Diyelim ki, AK Parti mart sonunda içinde başkanlık sisteminin de yer aldığı kendi anayasa tasarısını Meclis'e getirdi ve referanduma götürmek için gereken 330 oyu da BDP'den ya da CHP'den takviyeyle topladı.
Peki hazırladığı anayasanın referandumdan geçme şansı nedir?
Her şeyden önce, içinde başkanlık sisteminin yer aldığı bir anayasa halkoyuna sunulduğunda, oy vermede tek belirleyici unsurun başkanlık sistemi olacağını; yıllardır tartıştığımız bütün diğer konuların silinip gideceğini görmemiz gerekir. Böyle bir durumda, kamuoyu Erdoğan'ın başkan olmasını isteyenler ve istemeyenler olmak üzere ikiye ayrılacak, mücadele sadece ve sadece bu noktada cereyan edecektir.
Böyle bir saflaşma oluştuğunda AK Parti'nin daha önceki anayasa referandumunda aldığı yüzde 58'lik oya ulaşması pek mümkün görünmüyor. Erkler ayrılığını ortadan kaldıran, bütün gücü tek elde toplayan bir başkanlık sistemi projesiyle AK Parti, en başta liberal ve demokrat çevreler olmak üzere bütün ittifaklarını kaybedebilir; daha da ötesi, kendi doğal tabanından da beklediği oyu alamayabilir. Tabii böyle bir sonucun AK Parti için düşüşün başlangıcı olacağını söylemeye bile gerek yok...
Peki AK Parti bu kumara girer mi?
Bu karar önümüzdeki günlerde yapılacak kamuoyu yoklamaları sonuçlarına bağlı gibi görünüyor. Eğer sonuçlar istenildiği gibi çıkmazsa, başkanlık sistemini unutup kalınan yerden devam etme şansı her zaman var. Zira Erdoğan, komisyona yapılan somut önerilere rağmen manevra imkânını hâlâ koruyor. Gerek partisi içinden, gerekse kamuoyundan yeterli destek alamazsa "Ben sadece tartışılmasını istemiştim zaten" deyip bu defteri kapatması hiç de şaşırtıcı olmaz
.
Şimdi, anayasa için önerdiği yeni yargı düzenlemesiyle, Erdoğan'ın arzuladığı başkanlık sisteminin nasıl bir şey olduğu biraz daha belirgin hale geldi.
Önerilen sisteme göre, Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi birleştirilip tek bir Temyiz Mahkemesi haline getirilecek. Böylece, bir hukuk garabeti olan AYİM yok edilecek ki, bu işin olumlu yanı.
Problem, Temyiz Mahkemesi'nin üyelerinin seçiminde.
Yapılan öneride bu mahkemenin üyelerinin dörtte üçü HSYK tarafından seçiliyor. HSYK'nın 20 üyesinin 14'ü de Meclis çoğunluğu ve başkan tarafından... Başkanı çıkaran partinin Meclis çoğunluğunu da elinde tuttuğunu düşünürsek, karşımızdaki tablo yüksek yargıyı başkanın mutlak denetimine aldığı bir tablodur.
Özetle, Anayasa Komisyonu'na verilen son iki önergeyi bir arada değerlendirirsek (kanun gücünde kararname çıkarma, Meclis'i feshetme yetkisine sahip ve yüksek yargıyı avucunun içine almış bir başkan) görülür ki, şu anda soyut bir başkanlık sistemi tartışmasıyla değil, somut bir başkanlık modeli önerisiyle karşı karşıyayız. Adına "Türk Modeli" denen, neredeyse bütün gücün başkanda toplandığı; güçler ayrılığının çanına ot tıkandığı korkutucu bir model...
AK Parti referanduma giderse
Diyelim ki, AK Parti mart sonunda içinde başkanlık sisteminin de yer aldığı kendi anayasa tasarısını Meclis'e getirdi ve referanduma götürmek için gereken 330 oyu da BDP'den ya da CHP'den takviyeyle topladı.
Peki hazırladığı anayasanın referandumdan geçme şansı nedir?
Her şeyden önce, içinde başkanlık sisteminin yer aldığı bir anayasa halkoyuna sunulduğunda, oy vermede tek belirleyici unsurun başkanlık sistemi olacağını; yıllardır tartıştığımız bütün diğer konuların silinip gideceğini görmemiz gerekir. Böyle bir durumda, kamuoyu Erdoğan'ın başkan olmasını isteyenler ve istemeyenler olmak üzere ikiye ayrılacak, mücadele sadece ve sadece bu noktada cereyan edecektir.
Böyle bir saflaşma oluştuğunda AK Parti'nin daha önceki anayasa referandumunda aldığı yüzde 58'lik oya ulaşması pek mümkün görünmüyor. Erkler ayrılığını ortadan kaldıran, bütün gücü tek elde toplayan bir başkanlık sistemi projesiyle AK Parti, en başta liberal ve demokrat çevreler olmak üzere bütün ittifaklarını kaybedebilir; daha da ötesi, kendi doğal tabanından da beklediği oyu alamayabilir. Tabii böyle bir sonucun AK Parti için düşüşün başlangıcı olacağını söylemeye bile gerek yok...
Peki AK Parti bu kumara girer mi?
Bu karar önümüzdeki günlerde yapılacak kamuoyu yoklamaları sonuçlarına bağlı gibi görünüyor. Eğer sonuçlar istenildiği gibi çıkmazsa, başkanlık sistemini unutup kalınan yerden devam etme şansı her zaman var. Zira Erdoğan, komisyona yapılan somut önerilere rağmen manevra imkânını hâlâ koruyor. Gerek partisi içinden, gerekse kamuoyundan yeterli destek alamazsa "Ben sadece tartışılmasını istemiştim zaten" deyip bu defteri kapatması hiç de şaşırtıcı olmaz
.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015