Gülay GÖKTÜRK
"Sıra Gazze çözümünde"
25.03.2013
3182
Üstünden beş ay bile geçmedi daha...
2012 Kasım'ında Başbakan'ın İsrail'in Gazze saldırısı üzerine aldığı aşırı sert tutum her zamanki gibi geniş bir çevrede tepkiyle karşılanmış ve eleştirilere konu olmuştu. Bu sert ve kökten çıkıştan rahatsız olanlar, ateşkesin sağlanmasında Türkiye'nin değil Mısır'ın etkili olmasını da Erdoğan'ın izlediği "yanlış" politikanın ve üslubun bir sonucu olarak gördüler, "İşte öyle sert çıkışlar yaparsan, böyle devre dışı kalırsın; Mursi de seni sollayıp rolü kapar" tarzı yorumlar aldı yürüdü basında. Türkiye'nin İsrail'le bütün ilişkilerini bitirdiği ve "etkisiz faktör" haline geldiği söylendi.
O zaman, bunu söyleyenlere karşı şöyle yazmıştım:
"Erdoğan işgalciye 'işgalci', katile 'katil' demekten geri durarak, İsrail'le geleneksel iyi ilişkileri korumaya özen göstererek bugün Gazze'de arabuluculuk yapabilirdi belki. Ama o bunu seçmedi. Onun Davos'tan bu yana seçtiği yol, Filistin meselesinin bugün sıkışıp kaldığı dar alanda manevralar yaparak güç toplamaya çalışmak değil; ilkeli ve ahlaki bir politik çizgi izlemek, Ortadoğu halklarının özlediği dobra ve cesur ses olmak ve böylece Filistin meselesinin gerçek çözümünü mümkün kılacak olan yeni dünya düzeninin iklimini yaratmaya çalışmak..."
Dış politika kavrayışları kısa vadeli güç dengelerinde "doğru ata oynama"nın bir adım ötesine geçemeyenlerin fena yanıldığının ortaya çıkması için beş ay yetti.
Ve işte beş ay sonra geldiğimiz noktaya bakın: İsrail Mavi Marmara'dan ötürü özür diliyor, Gazze'ye ambargonun kaldırılmasını kabul ediyor; ABD, İsrail ve Türkiye'nin Filistin konusunda birlikte çalışmasını arzu ettiğini söylüyor.
Ve Erdoğan özür sonrası planını açıklıyor: "Nisanda Gazze'ye gidiyorum. Buna çözüm süreci diyorum."
Daha adil bir dünya talebi
Bu sonuç, sadece bugünü değil, yarını da görebilenlerin; zamanın ruhunu okuyabilenlerin alabileceği bir sonuçtur ancak. Böyle bir başarı, önümüzde uzanan yılların, bugün Filistin sorununu çözülemez hale getiren güç dengesinin çok önemli değişikliklere gebe olduğunu görebilen ve o yüzden de aldatmaca ateşkeslerde arabuluculuk rolü oynamak uğruna ilkesel tavır almaktan vazgeçmek yerine; geleceğin güç dengeleri içinde kendine bir rol biçen ve o rolü şimdiden oynamaya başlayan liderlerin harcıdır.
Eğer İsrail bugünkü politikalarında ısrarı sürdürürse, hayatın hem onun için hem de ABD için gittikçe daha zor olacağı her gün biraz daha çıkıyor ortaya. Zira dünya halklarının çok büyük bir çoğunluğu artık bu adaletsizliğe dayanamıyor. BM'de veto denen rezalete katlanamıyor toplumlar. İsrail'in göz göre göre genişlemesini eli böğründe izlemek biraz adalet duygusu olan bütün ülkelere ağır geliyor. Dünyanın yükselen güçlerinden gelen "daha adil bir dünya" talebi, şimdiye kadar idare-i maslahatçı bir politika izleyen Avrupa'yı da, İsrail yüzünden Ortadoğu'da "çirkin Amerikalı" imajından kurtulamayan Obama'yı da zorluyor.
Sanırım, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin gördüğü ama hükümeti, İsrail'e karşı sert çıkışlar yaparak stratejik müttefikimizle ilişkimizi ciddi tehlikeye soktuğu için eleştirenlerin göremediği bu...
Şimdi, "Nisanda Gazze'ye gidiyorum. Buna çözüm süreci diyorum" diyor ya, Erdoğan.
Bu müthiş bir iddia gerçekten. Ama 90 yıllık Kürt sorununu, 30 yıllık şiddeti çözmeye soyunduğunda da inanılmaz görünmemiş miydi çoğumuza?
Neden olmasın, çözer mi çözer
!
O zaman, bunu söyleyenlere karşı şöyle yazmıştım:
"Erdoğan işgalciye 'işgalci', katile 'katil' demekten geri durarak, İsrail'le geleneksel iyi ilişkileri korumaya özen göstererek bugün Gazze'de arabuluculuk yapabilirdi belki. Ama o bunu seçmedi. Onun Davos'tan bu yana seçtiği yol, Filistin meselesinin bugün sıkışıp kaldığı dar alanda manevralar yaparak güç toplamaya çalışmak değil; ilkeli ve ahlaki bir politik çizgi izlemek, Ortadoğu halklarının özlediği dobra ve cesur ses olmak ve böylece Filistin meselesinin gerçek çözümünü mümkün kılacak olan yeni dünya düzeninin iklimini yaratmaya çalışmak..."
Dış politika kavrayışları kısa vadeli güç dengelerinde "doğru ata oynama"nın bir adım ötesine geçemeyenlerin fena yanıldığının ortaya çıkması için beş ay yetti.
Ve işte beş ay sonra geldiğimiz noktaya bakın: İsrail Mavi Marmara'dan ötürü özür diliyor, Gazze'ye ambargonun kaldırılmasını kabul ediyor; ABD, İsrail ve Türkiye'nin Filistin konusunda birlikte çalışmasını arzu ettiğini söylüyor.
Ve Erdoğan özür sonrası planını açıklıyor: "Nisanda Gazze'ye gidiyorum. Buna çözüm süreci diyorum."
Daha adil bir dünya talebi
Bu sonuç, sadece bugünü değil, yarını da görebilenlerin; zamanın ruhunu okuyabilenlerin alabileceği bir sonuçtur ancak. Böyle bir başarı, önümüzde uzanan yılların, bugün Filistin sorununu çözülemez hale getiren güç dengesinin çok önemli değişikliklere gebe olduğunu görebilen ve o yüzden de aldatmaca ateşkeslerde arabuluculuk rolü oynamak uğruna ilkesel tavır almaktan vazgeçmek yerine; geleceğin güç dengeleri içinde kendine bir rol biçen ve o rolü şimdiden oynamaya başlayan liderlerin harcıdır.
Eğer İsrail bugünkü politikalarında ısrarı sürdürürse, hayatın hem onun için hem de ABD için gittikçe daha zor olacağı her gün biraz daha çıkıyor ortaya. Zira dünya halklarının çok büyük bir çoğunluğu artık bu adaletsizliğe dayanamıyor. BM'de veto denen rezalete katlanamıyor toplumlar. İsrail'in göz göre göre genişlemesini eli böğründe izlemek biraz adalet duygusu olan bütün ülkelere ağır geliyor. Dünyanın yükselen güçlerinden gelen "daha adil bir dünya" talebi, şimdiye kadar idare-i maslahatçı bir politika izleyen Avrupa'yı da, İsrail yüzünden Ortadoğu'da "çirkin Amerikalı" imajından kurtulamayan Obama'yı da zorluyor.
Sanırım, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin gördüğü ama hükümeti, İsrail'e karşı sert çıkışlar yaparak stratejik müttefikimizle ilişkimizi ciddi tehlikeye soktuğu için eleştirenlerin göremediği bu...
Şimdi, "Nisanda Gazze'ye gidiyorum. Buna çözüm süreci diyorum" diyor ya, Erdoğan.
Bu müthiş bir iddia gerçekten. Ama 90 yıllık Kürt sorununu, 30 yıllık şiddeti çözmeye soyunduğunda da inanılmaz görünmemiş miydi çoğumuza?
Neden olmasın, çözer mi çözer
!
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015