Gülay GÖKTÜRK
"Sıra Gazze çözümünde"
25.03.2013
3164
Üstünden beş ay bile geçmedi daha...
2012 Kasım'ında Başbakan'ın İsrail'in Gazze saldırısı üzerine aldığı aşırı sert tutum her zamanki gibi geniş bir çevrede tepkiyle karşılanmış ve eleştirilere konu olmuştu. Bu sert ve kökten çıkıştan rahatsız olanlar, ateşkesin sağlanmasında Türkiye'nin değil Mısır'ın etkili olmasını da Erdoğan'ın izlediği "yanlış" politikanın ve üslubun bir sonucu olarak gördüler, "İşte öyle sert çıkışlar yaparsan, böyle devre dışı kalırsın; Mursi de seni sollayıp rolü kapar" tarzı yorumlar aldı yürüdü basında. Türkiye'nin İsrail'le bütün ilişkilerini bitirdiği ve "etkisiz faktör" haline geldiği söylendi.
O zaman, bunu söyleyenlere karşı şöyle yazmıştım:
"Erdoğan işgalciye 'işgalci', katile 'katil' demekten geri durarak, İsrail'le geleneksel iyi ilişkileri korumaya özen göstererek bugün Gazze'de arabuluculuk yapabilirdi belki. Ama o bunu seçmedi. Onun Davos'tan bu yana seçtiği yol, Filistin meselesinin bugün sıkışıp kaldığı dar alanda manevralar yaparak güç toplamaya çalışmak değil; ilkeli ve ahlaki bir politik çizgi izlemek, Ortadoğu halklarının özlediği dobra ve cesur ses olmak ve böylece Filistin meselesinin gerçek çözümünü mümkün kılacak olan yeni dünya düzeninin iklimini yaratmaya çalışmak..."
Dış politika kavrayışları kısa vadeli güç dengelerinde "doğru ata oynama"nın bir adım ötesine geçemeyenlerin fena yanıldığının ortaya çıkması için beş ay yetti.
Ve işte beş ay sonra geldiğimiz noktaya bakın: İsrail Mavi Marmara'dan ötürü özür diliyor, Gazze'ye ambargonun kaldırılmasını kabul ediyor; ABD, İsrail ve Türkiye'nin Filistin konusunda birlikte çalışmasını arzu ettiğini söylüyor.
Ve Erdoğan özür sonrası planını açıklıyor: "Nisanda Gazze'ye gidiyorum. Buna çözüm süreci diyorum."
Daha adil bir dünya talebi
Bu sonuç, sadece bugünü değil, yarını da görebilenlerin; zamanın ruhunu okuyabilenlerin alabileceği bir sonuçtur ancak. Böyle bir başarı, önümüzde uzanan yılların, bugün Filistin sorununu çözülemez hale getiren güç dengesinin çok önemli değişikliklere gebe olduğunu görebilen ve o yüzden de aldatmaca ateşkeslerde arabuluculuk rolü oynamak uğruna ilkesel tavır almaktan vazgeçmek yerine; geleceğin güç dengeleri içinde kendine bir rol biçen ve o rolü şimdiden oynamaya başlayan liderlerin harcıdır.
Eğer İsrail bugünkü politikalarında ısrarı sürdürürse, hayatın hem onun için hem de ABD için gittikçe daha zor olacağı her gün biraz daha çıkıyor ortaya. Zira dünya halklarının çok büyük bir çoğunluğu artık bu adaletsizliğe dayanamıyor. BM'de veto denen rezalete katlanamıyor toplumlar. İsrail'in göz göre göre genişlemesini eli böğründe izlemek biraz adalet duygusu olan bütün ülkelere ağır geliyor. Dünyanın yükselen güçlerinden gelen "daha adil bir dünya" talebi, şimdiye kadar idare-i maslahatçı bir politika izleyen Avrupa'yı da, İsrail yüzünden Ortadoğu'da "çirkin Amerikalı" imajından kurtulamayan Obama'yı da zorluyor.
Sanırım, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin gördüğü ama hükümeti, İsrail'e karşı sert çıkışlar yaparak stratejik müttefikimizle ilişkimizi ciddi tehlikeye soktuğu için eleştirenlerin göremediği bu...
Şimdi, "Nisanda Gazze'ye gidiyorum. Buna çözüm süreci diyorum" diyor ya, Erdoğan.
Bu müthiş bir iddia gerçekten. Ama 90 yıllık Kürt sorununu, 30 yıllık şiddeti çözmeye soyunduğunda da inanılmaz görünmemiş miydi çoğumuza?
Neden olmasın, çözer mi çözer
!
O zaman, bunu söyleyenlere karşı şöyle yazmıştım:
"Erdoğan işgalciye 'işgalci', katile 'katil' demekten geri durarak, İsrail'le geleneksel iyi ilişkileri korumaya özen göstererek bugün Gazze'de arabuluculuk yapabilirdi belki. Ama o bunu seçmedi. Onun Davos'tan bu yana seçtiği yol, Filistin meselesinin bugün sıkışıp kaldığı dar alanda manevralar yaparak güç toplamaya çalışmak değil; ilkeli ve ahlaki bir politik çizgi izlemek, Ortadoğu halklarının özlediği dobra ve cesur ses olmak ve böylece Filistin meselesinin gerçek çözümünü mümkün kılacak olan yeni dünya düzeninin iklimini yaratmaya çalışmak..."
Dış politika kavrayışları kısa vadeli güç dengelerinde "doğru ata oynama"nın bir adım ötesine geçemeyenlerin fena yanıldığının ortaya çıkması için beş ay yetti.
Ve işte beş ay sonra geldiğimiz noktaya bakın: İsrail Mavi Marmara'dan ötürü özür diliyor, Gazze'ye ambargonun kaldırılmasını kabul ediyor; ABD, İsrail ve Türkiye'nin Filistin konusunda birlikte çalışmasını arzu ettiğini söylüyor.
Ve Erdoğan özür sonrası planını açıklıyor: "Nisanda Gazze'ye gidiyorum. Buna çözüm süreci diyorum."
Daha adil bir dünya talebi
Bu sonuç, sadece bugünü değil, yarını da görebilenlerin; zamanın ruhunu okuyabilenlerin alabileceği bir sonuçtur ancak. Böyle bir başarı, önümüzde uzanan yılların, bugün Filistin sorununu çözülemez hale getiren güç dengesinin çok önemli değişikliklere gebe olduğunu görebilen ve o yüzden de aldatmaca ateşkeslerde arabuluculuk rolü oynamak uğruna ilkesel tavır almaktan vazgeçmek yerine; geleceğin güç dengeleri içinde kendine bir rol biçen ve o rolü şimdiden oynamaya başlayan liderlerin harcıdır.
Eğer İsrail bugünkü politikalarında ısrarı sürdürürse, hayatın hem onun için hem de ABD için gittikçe daha zor olacağı her gün biraz daha çıkıyor ortaya. Zira dünya halklarının çok büyük bir çoğunluğu artık bu adaletsizliğe dayanamıyor. BM'de veto denen rezalete katlanamıyor toplumlar. İsrail'in göz göre göre genişlemesini eli böğründe izlemek biraz adalet duygusu olan bütün ülkelere ağır geliyor. Dünyanın yükselen güçlerinden gelen "daha adil bir dünya" talebi, şimdiye kadar idare-i maslahatçı bir politika izleyen Avrupa'yı da, İsrail yüzünden Ortadoğu'da "çirkin Amerikalı" imajından kurtulamayan Obama'yı da zorluyor.
Sanırım, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin gördüğü ama hükümeti, İsrail'e karşı sert çıkışlar yaparak stratejik müttefikimizle ilişkimizi ciddi tehlikeye soktuğu için eleştirenlerin göremediği bu...
Şimdi, "Nisanda Gazze'ye gidiyorum. Buna çözüm süreci diyorum" diyor ya, Erdoğan.
Bu müthiş bir iddia gerçekten. Ama 90 yıllık Kürt sorununu, 30 yıllık şiddeti çözmeye soyunduğunda da inanılmaz görünmemiş miydi çoğumuza?
Neden olmasın, çözer mi çözer
!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015