Gülay GÖKTÜRK
Uludere konusunda bir resmi gerçekler var; bir de resmi olmayan gerçekler...
Resmi gerçeklere göre, bombalama emrini kimin verdiği hâlâ bilinmiyor.
Meclis Uludere Komisyonu 76 sayfalık rapor yazdı ama içinde emri kimin verdiği yoktu.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, aylarca büyük bir gizlilik içinde çalıştı babam çalıştı ama sonuçta merak edilen o sorunun cevabını vereceğine, kendisinin bu konuda "görevsiz" olduğuna hükmedip dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı'na gönderdi.
Son olarak, bir buçuk yıldır her gün tekrarlanan "emri kim verdi" sorusu Şırnak'ta Başbakan Erdoğan'a soruldu. Erdoğan "Ben vermedim" dedi ve kimin verdiğini de bilmediğini söyledi.
Resmi olmayan gerçeklere gelince...
Ne var ki, Uludere'nin "resmen" bilinmeyen sorumluları gayriresmî olarak gazete sayfalarından ilan edilip duruyor.
Şu satırlar Yeni Şafak Gazetesi'nin haberinden:
"Uludere'de 34 kişinin ölümüne yol açan olayda 'vur emrini veren' dört komutandan biri olduğu iddia edilen Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Korgeneral Nezih Damcı, 2013 Ağustos Yüksek Askeri Şûra Toplantısı öncesinde kendi isteğiyle görevinden istifa ederek emekliye ayrıldı.
Korgeneral Damcı'nın Uludere'de 34 sivil vatandaşın yaşamını yitirdiği olay sırasında 'vur emrini veren' 3 komutanla birlikte ismi gündeme gelmişti. Uludere'de adı geçen Veysi Ağar da korgeneral rütbesiyle 2. Hava Kuvveti Komutanlığı'nı yürütürken geçtiğimiz yıl YAŞ'ta emekli edildi. Konuya ilişkin diğer iki isim; 2. Analiz ve Değerlendirme Daire Başkanı Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanı Tümgeneral Mehmet Ateş İrez'in durumu YAŞ'ta netlik kazanacak."
Demek ki Uludere'de vur emrini veren dört komutanın adı da gayriresmî olarak bal gibi biliniyormuş!
Bu isimlerden Korgeneral Veysi Ağar geçen yıl YAŞ'ta emekli edilmiş. Korgeneral Nezih Damcı bu yılın YAŞ'ına çeyrek kala kendi isteği ile emekli olmuş. Diğer iki komutanın yani Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu ve Tümgeneral Mehmet Ateş İrez'in bu yılki YAŞ'ta emekli edilip edilmeyeceği de önümüzdeki günlerde belli olacakmış...
Şimdi soru şu: Nasıl oluyor da, gayriresmî olarak büyük bir netlikle ortaya konan bu isimler, yıllardır süren soruşturmalara rağmen, resmen "zanlı" ilan edilemiyor? Haklarında herhangi bir soruşturma yürümüyor, iddianame düzenlenmiyor? Ama onun yerine, peyderpey ordudan "temizleniyor?"
"Can çıkar huy çıkmaz"
İşte bu tipik "devlet" tavrıdır... Devletin "kendi adamlarını" kamuoyuna karşı koruma; ama kendi içinde "gereğini yapma" tavrı... Adamlarının zaafını kendi zaafı olarak görme, zaaflarını asla açık etmeme tavrı... Sorunları halkı işin içine karıştırmadan sessiz sedasız halletme tavrı...
Kendi içindeki çelişkileri kendine has yöntemlerle çözme, kendi iç dengelerini koruma uğruna yargıyı bloke etme tavrı...
Biz yıllardır "açık-şeffaf devlet" özlemi içinde yanıp tutuşurken, kurulmakta olan "yeni Türkiye'nin" eski devletin tavırlarından uzaklaşmasını beklerken, bir bakıyoruz ki Uludere gibi bir kırılma anında, o bildik devlet bütün alışkanlıklarıyla, bütün kötü huylarıyla ve refleksleriyle sapasağlam karşımızda duruyor.
İşte bu büyük bir hayal kırıklığıdır.
Bu, Uludere'nin kendisinden de daha büyük bir hayal kırıklığıdır.
Başbakan Erdoğan, "Uludere, Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak" demişti. Görünen o ki, devletin gelenekleri onun bu temennisinden daha güçlü çıktı.
Can çıkar huy çıkmaz derler ya... Ne diyelim, devletin canı çıkmayacağına göre, huyu da çıkmayacak galiba...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015