Gülay GÖKTÜRK
17 Aralık'tan bu yana soluk almanın çok zor hale geldiği günler yaşıyoruz. Kıyasıya bir savaşın orta yerinde kaldık.
Taraflardan birinden, elimizle tutamadığımız, gözümüzle göremediğimiz ama varlığından her geçen gün daha da emin olduğumuz taraftan hukuka demokrasiye ve ahlaka uygun davranmasını isteyecek halimiz yok. Ne akıl verebilir ne ricada ne de talepte bulunabiliriz. Çünkü o tarafın kendini yasalarla ya da demokratik ilkelerle sınırlı hissetmesi için bir sebep yok.
Dolayısıyla, muhatap alabileceğimiz tek taraf var karşımızda: Hükümet tarafı...
Bu krizin ilk gününden itibaren, ondan hem devlet içinde devlet olmaya çalışan yapıyı tasfiye etmesini hem de bunu demokrasiyi berhava etmeden, yasalar içinde kalarak yapmasını bekliyoruz.
Ama iktidar hiç oralı değil... "Darbe girişimi söz konusuysa her şey teferruattır" mantığıyla, zücaciyeci dükkanına girmiş fil gibi, her şeyi kırıp dökerek durumu kontrole almaya çalışıyor. Her gün yeni bir "kontrol yasası"yla devleti partileştirme yolunda hızlı adamlarla ilerliyor.
Biz daha HSYK yasasını hazmedemeden; "fazla endişelenmeyelim, epey düzeltme yapıldı, Gül'ün tavsiyesiyle daha da yapılır, daha olmadı, Anayasa Mahkemesi'nden döner" diye kendimizi avuturken; İnternet Yasası'nın son rötuşlarla "kabul edilebilir" hale gelmesine sevinirken, şimdi de MİT Yasa Taslağı ile karşı karşıya kaldık.
Nedir bu istihbarat tutkusu?
Peki ne amaçlanıyor bu yasayla?
Yetkileri son derece genişletilmiş; her istediği yere elini kolunu sallaya sallaya girebilen; her istediği bilgiye belgeye -isterse kişilik haklarına aykırı olsun- kayıtsız şartsız ulaşabilen; her istediği operasyonu denetimsiz bir şekilde yapabilen ve bütün bu yaptıklarıyla ilgili olarak hesap sorulamayan, 12 yıl hapsi göze almadan yapıp ettikleriyle ilgili tek satır yazı yazılamayan kadir-i mutlak bir istihbarat örgütü... Hele ki, bu örgütün geçmişinde nice karanlık operasyon, manipülasyon, klikler arası kavga, işkence, cinayet olduğunu biliyorsak; bu yasayla birlikte sınırsız güç ve yetkiyle donatılan böyle bir istihbarat örgütü tepemizdeyken kendimizi nasıl güvende hissedeceğiz? Maksat, İmralı görüşmelerini yasal bir zemine oturtmaksa eğer, bunun tek yolu bu muydu?
Nedir bu, istihbaratı sınırsız bir güç haline getirme tutkusu? Neden herkes istihbaratı ele geçirmeye çalışıyor? Bu ülke ancak istihbaratı ele geçirenin yönetebileceği bir ülke haline mi geldi?
Kriz hukuku
İşin en acısı da, aslında bu gidişatı içine sindiremeyen iyi niyetli birçok insanın, bütün bunları bir"geçiş dönemi" olarak görüp, otonom yapı tasfiye edilip üç seçim de atlatıldıktan sonra her şeyin normale döneceğine inandırması...
Oysa demokrasi öyle canınız istediği zaman rafa kaldırıp canınız istediği zaman raftan indirebileceğiniz bir şey değildir. Demokrasinin "zor zamanlarda" askıya alınmasının makul ve gerekli olduğunu kabul ediyorsak; PKK'nın Güneydoğu Anadolu'da neredeyse hakimiyet kurduğu, teröre karşı savaşın neredeyse kaybedilmek üzere olduğu 1990'lı yıllarda derin devletin bütün gayriahlaki ve gayrihukuki mücadele yöntemlerini kullanmasını neden eleştirdik? Neden, Şeyh Sait ayaklanması döneminde çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu'nu, İstiklal Mahkemeleri'ni hâlâ dilimize doluyoruz? Dersim İsyanı'nın bastırılış biçimini neden lanetliyoruz?
Onlar zor zamanlar değil miydi?
Bize "bugünlerin geçici olduğunu, darboğazdan geçilene kadar biraz dişimizi sıkmamız gerektiğini" söyleyenler düşünmüyorlar ki, bütün bu düzenlemeleri yaptığı halde üç seçimden de başarıyla çıkan bir iktidarın elinde topladığı gücü geri vermesi için bir sebep de kalmaz. Öyle ya, artık o yetkiler milli iradenin de onayladığı yetkiler haline gelmiştir.
Halk böyle istiyorsa, kim ne diyebilir ki?..
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015