Gülay GÖKTÜRK
Uzun süre umudumuzu yitirmedik. Hani, bir travmayaşıyorlar, sersemlediler, toparlarlar, dedik. Bunca yıl ülkenin eliti olarak yaşadıktan sonra "ayakların baş olmasına" alışmaları kolay değildi elbette. Sabırla bu travmayı atlatacakları günleri bekledik.
Bir kısmı, başardı-başaracak...
Ama bir grup var ki, artık hiçbir şeyi anlama ihtimalleri kalmadı. Kör cahil hale geldiler. Önlerinden hızla akıp giden dünyaya şaşıp duran dedelerimiz ninelerimiz gibi "Başımıza taş yağacak" diye söylenip duruyorlar:
Cumhurbaşkanlığı köşkünde bir başörtülü oturuyor; başımıza taş yağacak!
Üniversitelerde mescit açıldı; başımıza taş yağacak!
Tesettür otelleri açıldı, başımıza taş yağacak!
Cemaatlere sivil toplum kuruluşu diyorlar; başımıza taş yağacak!
Artık üretemiyorlar
Bu ülke artık onların hiçbir şeyini anlamadıkları bir ülke. Onlar tarihin düz bir çizgi üzerinde ilerleyeceğini sanmışlardı. Tabii toplumdaki bütün bireyler o düz çizgi üzerinde aynı hızda ilerlemiyordu. Kendileri açık ara öndeydiler. Tayyörleri, hasır şapkalarının üstüne taktıkları eşarpları ya da siyah dik yakalı egzistansiyalist kazakları; çocukluklarından beri sakladıkları bale pabuçları; valsleri, sambaları, Tuna dalgaları; daha on-on beş yaşında hatmettikleri Yunan tragedyaları ile arkadan gelen geniş yığınların öncüsü, rehberi, aydınlatıcısı olan seçilmiş insanlar...
Haklarını yemeyelim; "öncülük ettikleri" yığınları kendileri göre seviyorlardı. Onların ellerinin kınalarını, yazmalarının kenarındaki oyalarını, hatta sümüklü çocuklarını, aciz bir yaratığa karşı duyulan merhametle seviyorlardı.
Ama acizler hadlerini bilmediler! İleriyi-geriyi, sağı-solu, aşağıyı-yukarıyı birbirine karıştırdılar. Seçkin öncülerin sekiz yaşından on sekiz yaşına kadar öğrendikleri -ve daha sonra da doğruluğundan asla şüphe etmedikleri- bütün değerleri altüst ettiler.
Şu anda hepsi de meniere sendromuna yakalanmış hastalar gibi, baş dönmesi içinde, ayaklarının altından kayıp giden zemine bakamayıp gözü kapalı yaşıyorlar.
Kendilerini içine sıkıştırdıkları düşünce kodları o kadar dar ki, bu daracık alanda ne doğru sanat eseri ne de bilimsel bir eser üretebiliyorlar. Şiirlerinde, romanlarında pırıltı yok. Makaleleri bayat. Komedyenleri güldürmüyor; feylesofları düşündürmüyor. Entelektüel olarak çöktüler; Şimdilerde ellerinden gelen tek şey, birkaçı bir araya gelince "Nerede o eski günler" nostaljisi yapmak; ara sıra da bir mikrofon bulurlarsa kendilerini tahtlarından indirenlere karşı içlerindeki kini kusmak...
Koyunun olmadığı yerde
Aslında belki de bu yeni bir fenomen değil. Belki de öteden beri gerçek anlamda aydın olamadılar da, biz koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi dedik, uzun yıllar onlarla idare ettik. Cahillikleri kibirleriyle at başı gitmeseydi, geçmiş yılların yüzü suyu hürmetine, hiç değilse saygıyı hak edebilirlerdi. Sınır tanımaz kibirleriyle, o şansı da kaybettiler. Ama hâlâ durumlarının farkında değiller. Mesela hâlâ, başörtülü bir "first lady" ile karşılaşmamak için Cumhuriyet resepsiyonuna gitmemelerinin önemli bir şey olduğunu, birilerinin bunu umursayacağını sanıyorlar.
Neyse ki fikir dünyası boşluk tanımıyor. Eski entelijansiya yavaş yavaş çöküp yok olurken, yeni bir entelijansiya doğuyor bu ülkede. Zeki, kalemi kuvvetli, dünyayı izleyen, ülkesinde yaşanan değişimi anlayan, toplumu doğru okuyan, sorgulayan, düşünürken tabu tanımayan zehir gibi bir kuşak geliyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015