Gülay GÖKTÜRK
7 Haziran’dan bu yana yapılan açıklamalardan mümkün olmayan koalisyon formüllerinin ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Üç muhalefet partisinin birleşip ya da dışarıdan destekle koalisyon kurma ihtimalinin sıfıra yakın olduğu netleşti.
Şimdi değerlendirmeler daha çok mümkün olanlar üzerinden yürüyor. Parti yöneticileri ve kanaat önderleri arasında ve söz konusu partilerin tabanlarında mümkün olanlar içinde hangisinin “arzulanan” olduğu noktasında yoğun bir tartışma yaşanıyor. Ve yine görüyoruz ki, “Çözüm Süreci’nin geleceği” meselesi önümüzdeki koalisyon formüllerinin değerlendirilmesinde bütün denklemlerin tam ortasına oturuyor. Kurulacak koalisyonun Çözüm Süreci’ni devam ettirip ettiremeyeceği, formüllerin değerlendirilmesinde birinci kıstas olarak ele alınıyor. Kürt sorununu ve Çözüm Süreci’ni dikkate almayan bütün formüllerin yeni ve ciddi krizlere işaret edeceği ifade edilirken, eğer kurulacak koalisyon 80 milletvekili ile Meclis’e gelen HDP’nin PKK’dan özerkleşmesine ve Kürt sorunu etrafında pozitif siyaset yapmasına fırsat verirse çözüm sürecinde yeni bir başlangıç yapılabileceği vurgulanıyor.
Doğrusunu isterseniz ben bundan o kadar emin değilim. Birincisi HDP’nin PKK’dan bağımsız bir siyasi aktör olmasını beklemek, bunun için çağrılar yapmak son derece naif ve gerçek dışı. HDP her zaman PKK’nın legal alandaki parçası oldu ve zaten kendisinin de “bağımsız bir aktör olma” gibi bir iddiası olmadı. Esasında Çözüm Süreci de bu realitenin kabulü üzerinden yürüdü. Sürecin amacı HDP’yi PKK’dan koparmak değil, HDP’nin de içinde yer aldığı bu yapıyı silah bırakmaya ikna edebilmekti.
Dolayısıyla bugün geldiğimiz noktada - bugüne kadar olduğu gibi - HDP’nin Meclis’te nasıl bir rol oynayacağı da, Çözüm Süreci’nin geleceği de HDP’nin değil Kandil’in iradesine bağlı bir mesele… İster 30, ister 80 milletvekili olsun HDP parlamentodaki gücünü PKK’nın tayin edeceği strateji doğrultusunda kullanacaktır.
Ki, biz bu stratejinin işaretlerini daha şimdiden almaya başladık.
Seçimden bu yana Kandil’den gelen açıklamalara bakalım: KCK’nın alelacele yaptığı “Silah bırakma kararını ne HDP ne de Öcalan verebilir, biz veririz’ açıklaması, hemen ardından Karayılan’ın “Öcalan özgürleşmeden silah bırakmayız” sözleri…
Dikkat ederseniz, bizler kurulacak koalisyona hep çözüm sürecine etkisi açısından bakıyoruz ama KCK bu açıklamaları yapmak için nasıl bir koalisyon kurulacağını bekleme ihtiyacı duymuyor! Çünkü o stratejisini iç siyasetteki gelişmeler üzerine değil, dış konjonktürün yarattığı fırsatlar üzerine kuruyor.
Ve bu, Kobani’den beri böyle…
Aslında PKK, ta 2013 Nevruz’unda, yani Öcalan’ın ilk çağrısından hemen sonra, Suriye Kürdistan’ında yeni fırsatlar doğarken silah bırakmanın zamanı olmadığını söylemişti. Ama Öcalan’a doğrudan karşı çıkmayı göze alamadığı için bu çağrıyı sözde kabul ederken fiiliyatta köstek olmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Kobani direnişiyle birlikte ise çok daha açık oynamaya başladı.
Strateji açıktı ve şimdi de açık:
IŞİD’e karşı savaşan tek bölge gücü olarak uluslararası kamuoyunun sempatisini kazanmak; ABD desteğiyle IŞİD’i geriletip bağımız bir Suriye Kürdistan’ını kurmak ve burayı üs yaparak bölgedeki hakimiyet alanını genişlemek; bu arada Türkiye ile statü pazarlığına oturmak…
Böyle bir stratejiye sahip olan bir örgüt, hele HDP’nin seçim başarısı sayesinde silah bırakma taraftarı Öcalan’ı da etkisizleştirmişken, Türkiye’de nasıl bir koalisyon kurulduğuna neden aldırsın?
Kabul etmek gerekir ki, şu anda Çözüm Süreci’nin kaderini Türkiye’nin izleyeceği politikalar belirlemiyor. İnisiyatif PKK’da ve o da bu inisiyatifi silah bırakma doğrultusunda kullanacak gibi değil. Öte yandan koalisyon hangi formülle kurulursa kurulsun, ortaya çıkacak hükümetin, PKK silah bırakmadan Çözüm Süreci’nde yeni bir adım atması toplumsal iklim açısından mümkün görünmüyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015