Gülay GÖKTÜRK
Geçen yazımda 2012-2013 yıllarında Suriye’de özerk bölge oluşumları başladığında gerek Türkiye gerekse ÖSO farklı bir politika izleseydi, PYD’nin Esad’la işbirliği önlenebilir miydi, sorusunu sormuştum.
Bu soruyu ortaya atmamın amacı geçmişin hesaplaşmasını yapmaktan çok, gelecekle ilgili bir tartışma açmak...
Bugün Suriye krizi yeni bir evreye girmiş durumda. ABD ve Rusya başta olmak üzere, konuyla ilgili bütün taraflar bir araya gelerek soruna “siyasi bir çözüm” bulmaya çalışıyor. Bazı ülkelerin bu süreci “Esad’lı geçiş” diye adlandırması, bazılarının ise “Esad’ın gidiş sürecinin takvime bağlanması” demeyi tercih etmesi işin özünü değiştirmez. Suriye’nin geleceğinde Esad’ın olmayacağı artık anlaşılmış bulunuyor. Esad şu anda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi Lazkiye’de “butik bir devlet”e razı olmuş durumda.
Suriye’nin geleceğinde Esad yoksa, Esad’ın Suriyeli Kürtlere verdiği “özerklik” sözünün de artık bir anlamı yok; PYD’nin Esad’la işbirliğini sürdürmesinin de bir anlamı yok.
Denilebilir ki, Esad güçten düşse de PYD’nin ABD ve Rusya gibi iki güçlü müttefiki var. Ama unutmamak gerekir ki PYD aldığı bu desteği IŞİD’le savaşmasına borçlu. Yarın öbür gün IŞİD geriletildiğinde, bu iki müttefikin nasıl davranacaklarını; Türkiye gibi önemli bir ülkeyi karşılarına alma pahasına bu desteği sürdürüp sürdürmeyecekleri çok kuşkulu. PYD de Türkiye’nin rızası olmadan – hatta Türkiye’yle savaşmayı göze alarak- kalıcı bir özerk bölge oluşturmasının çok güç olduğunu anlayabilecek siyasi tecrübeye sahip.
Bütün bunlar bir arada düşünüldüğünde, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin PYD’yle ilişkiler noktasında yeni bir deneme yapması mümkün görünüyor.
Esas olarak Suriye faktörüne bağlı olarak ve dışarıdan dinamitlenen Çözüm Süreci’nin Suriye’deki koşulların değişmesiyle yeniden devreye girebileceği de hesaba katılarak, Türkiye’nin “Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması”na dayanan politikasını yeniden gözden geçirmesi ve Kuzey Suriye’de tıpkı Irak’taki Özerk Kürdistan gibi Türkiye’ye dost bir bölge kurulmasına yeşil ışık yakılması neden mümkün olmasın?
Söz konusu politika değişikliği yapıldığı takdirde Türkiye elbette kanton yönetimleriyle “iyi ilişkiler” kurmasının koşullarını da tartışacak, örneğin etnik temizlik ve insan hakları ihlalleri konusunda gerekli uyarıları da yapacaktır.
AK Parti daha en başından beri Türkiye’deki Kürt sorununun Kürt coğrafyasının bütününe ilişkin bir perspektif değişikliği yapılmadan çözülemeyeceğinin bilincindeydi. “Kürt havzası” kavramı bu yeni perspektifin sonucu ortaya çıkan bir kavramdı. Sınırların geçişken hale geldiği, ekonomik, kültürel ve toplumsal anlamda bir Kürt havzası oluştuğu, Türkiye’deki Kürtlerin diğer bölgelerdeki Kürtlerle her anlamda iç içe yaşadığı bir tablo ortaya çıkabilir ve bu siyasi sınırlar değişmeden mümkün olabilirdi. Türkiye, güneyinde oluşan Kürdistan için hem güvenilir bir dost, hem sırtını dayayabileceği askeri olarak güçlü bir müttefik hem de yeniden inşasına katkıda bulunabilecek güçlü bir ekonomik partner haline gelebilirdi.
Esad’ın, PYD’yi özerklik vaadiyle yanına çekerek imkânsız hale getirdiği bu tablo, şimdi onun yavaş yavaş sahneden çekilmesiyle yeniden mümkün hale gelemez mi?
Böyle bir politika değişikliğiyle Türkiye’yi güneyden kuşatıp Ortadoğu’dan koparmak hedefiyle oluşturulan Kürt koridoru, Türkiye’nin hem Ortadoğu’yla bağlarını güçlendiren hem de sınırını güvenceye alan bir “Güvenlik koridoru”na dönüşemez mi?
Böyle bir politika değişikliği ile Çözüm Süreci, Türkiye’yi ehlileştirilmiş bir stratejik müttefik haline getirmek isteyen dış güçlerin elinde bir şantaj silahına dönüşmekten çıkarılıp yeniden Türkiye’nin bölge Kürtleri ile birlikte kotaracağı yerli bir projeye dönüştürülemez mi?
Dört yıllık bir geçmişi olan Suriye sorununda, olaya müdahil olan bütün ülkeler politikalarını revize ede ede yol aldılar. Türkiye de kendi politikalarında çeşitli revizyonlar yaptı.
Şimdi karşımızda yeni bir revizyon imkânı ve ihtiyacı görünüyor ve ben bu fırsatı kaçırmamalıyız diye düşünüyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015