Gürbüz ÖZALTINLI
Bu ülkede yabancısı olduğumuz bir durum değildi. Fakat “doz” meselesi, hayatta her şeyde olduğu gibi burada da çok önemli. “Kutuplaşma” kavramıyla özetlediğimiz sert“toplumsal çatışma psikolojisi”nden söz ediyorum. 50′li ve 60′lı yılları, içinden yaşayan birisi değilim. Fakat 70′leri çok iyi biliyorum. “Sağ- sol” kimlikler üzerinden yaşanan, şiddet yüklü, yıkıcı ayrışmanın tanığı ve tarafıydım. O yıllarda yaşanan şiddet, bu günlerle kıyas kabul etmez dozda ve yaygınlıktaydı. Devlet, karanlık odalarıyla tam boy kirli bir savaşın içindeydi. Sivil politik yapılar bilerek ya da bilmeyerek bu şiddet sarmalının bir parçasına dönüşmüştü. Henüz Kürt isyanı başlamamıştı. Fakat sadece, sıkıyönetimin ilan edildiği 1978 Aralık ayı sonundan darbe tarihine kadar geçen iki seneden az süre içerisinde yaklaşık beş bin kişi siyasi cinayetlerle hayatını kaybetti. Evlerin basıldığı, kahvehanelerin tarandığı, toplulukların üstüne bombalar atıldığı, katliamların şehir isimleriyle anıldığı bu “manipule edilmiş cinnet” yıllarının üzerine darbe geldi. Yüz binlerce hayat karardı. İşkence doğal sorgulama yöntemine dönüştü. İdamlar peşpeşe yaşandı. Bir dilekçe yazdığı için aydınlar sonunda beraat ettikleri yargılamalarda beş yıl tutuklu kalabildiler. Gazeteler kapatıldı. Partiler feshedildi. Liderler tutuklandı. Şimdilerde kimi muhalif seslerin, ülkenin bu günkü durumunu “o günlerden kötü” ilan etmeleri, sadece “kof ajitasyonun” müşteri bulmasıyla ilgilidir. Nefretten kendini kaybetmenin, – kızılacak da değil- gülünüp geçilecek bir halidir. Fakat burada asıl amacım 70′li yılların kutuplaşmasıyla toplum olarak ödediğimiz bedelleri tartışmak değil. Bunları konunun bir yan patikası olarak hatırlatmak istedim. Asıl söyleyeceğim şu: O yılların kıyıcı şiddeti bile bu günlerde tanık olduğumuz genişlikte ve derinlikte bir kutuplaştırıcı toplumsal psikoloji üretememişti. Toplumun nereden baksanız yüzde 5′ini geçmeyecek bir kesimi ölümüne bir kavga yürütüyor; çoğunluk endişeyle bu kavgayı izliyordu.
70′li yıllarla günümüz kutuplaşması arasındaki iki fark
Şimdiki zamanı anlamlandırmaya çalışırken “toplumsal psikoloji” kavramını özellikle seçiyorum. “Toplumsal”lık, kopuş ve çatışma ruhunun yaygınlığını; “psikoloji” de, yaygın ve derin yaşanan bu durumun nesnel olgularla teyit edilmemişliğini, asla aynı ağırlıkta eyleme dökülmemişliğini, bir algı ve duygu evreni olarak varlığını sürdürdüğünü anlatıyor. Ne hükümet siyasetlerinde, şiddet enstrümanlarının merkeze oturduğu bir baskı ve politik hasmı yıldırma, imha durumu söz konusu; ne de muhalif siyasi aktörler nefret duygularının yaygınlığı ve derinliğiyle karşılaştırılabilir bir sokak şiddeti siyaseti yürütüyor. İkisi de yok. Ve elbette iyi ki yok.
Kısacası, iki dönemi karşılaştırınca ikili bir kontrast göze çarpıyor. Birincisi; o dönemde“ötekine kapanma, nefret etme” bugünlerde yaşadığımız kadar yaygın ve derin bir toplumsallık oluşturmuyor. İkincisi; bugün tanık olduğumuz yaygın ve derin kutuplaşma, o günlerle karşılaştırılamaz bir “şiddet dışılık” üzerinden kendini sürdürüyor.
Sosyolojik tarafların duyguları
Önce bu “nefret”in sosyolojik dağılımıyla ilgili izlenimlerimi belirtmek istiyorum izninizle. Siyasal aktörlerin üslubunu, asabiyesini bir tarafa bırakıyorum. Sıradan insanlara, sosyolojik kümelere bakmayı öneriyorum. Ben, ışığı sosyolojiye tuttuğumda bu “nefret“in laik muhalif kesimlerle, hükümet destekçisi muhafazakâr kesimler arasında asla eşit dağılmadığını gözlemliyorum. Laiklerin muhafazakâr sosyolojiye ve onun siyasi temsilcisi, sembolü olarak öne çıkan Erdoğan’a yönelttikleri nefret, muhafazakârların laiklere ve muhalif siyasi aktörlere dönük duygularıyla benzeşmeyi bir tarafa bırakalım aynı kategoriden bile değil. Laik muhalif sosyolojininkine tereddütsüz “nefret” diyebilecekken, muhafazakâr sosyolojinin muhalefete ilişkin hissettiklerini nitelerken derece derece,” yabancılık”, “benimsememe”, “anti-pati” gibi kelimelere başvurabiliriz. Kuşkusuz her iki kesimden de “uç”ları, en radikalleri ayırmak, genel çoğunluğu yakalamaya çalışmak gerekir. Fakat bu ayıklamadan da laikler değil, muhafazakârlar kazançlı çıkar; bunu da hepimiz biliyoruz.
Duyguların nedenleri
Peki bu, neden böyle?
Laik ajitasyon ya da körleşmenin bu soruya verdiği cevap belli. Diyorlar ki; “çünkü, Erdoğan otoriter bir lider olarak muhalefete baskı uyguluyor, aşağılıyor, ayrıştırıyor bu da laikler üzerinde haklı bir kızgınlık yaratıyor”… İşte bu cevabın tam da kendisi, bir anlamanın,
duruma duyguların biraz ötesinde dışarıdan bakmanın değil, tam tersine kutuplaşmanın; dibine kadar işleyen subjektivizmle nesnel olgulara göz kapatmanın kanıtıdır. 28 Şubat dahil, her türlü aşağılamanın, dışlamanın, siyaset dışı yollardan iktidarı devirmenin failleri ortadayken dönüp Erdoğan’ı baskı, aşağılama ve ayrıştırmanın tek taraflı aktörü ilan etmek başka hiç bir
şeyle açıklanamaz. Kaldı ki, laik sosyolojide yaygın nefret ve dışlamanın sadece Erdoğan’a yöneltilmediğini; doğrudan muhafazakâr toplumun bu nefretten fazlaca payını aldığını da biliyoruz.
Kısacası, AKP iktidarı boyunca sosyolojik süreç şöyle işledi: Muhafazakârlar merkeze yaklaşır ve tolerans kültürüyle daha fazla tanışırken; laik kesimler duygusal bir radikalizme ve hınç-nefret kültürüne savruldu.
Ben bu değişimi esas itibarıyla “kaybeden”, “kazanan” ayrımıyla ilişkilendiriyorum. Gerçekten de Türkiye, 70′lerde izi bile gözükmeyen derinlikte ekonomik, kültürel ve siyasal gücün el değiştirmesine tanık oluyor. Fark burada. Muhafazakârlar, zenginlik, statü ve siyasal güç kazandılar. Bu tatmin, onların kızgın olması için sebep bırakmıyor. Aşağılanmalar sona erdiyse, yoksul ve dışarıda hissetmiyorsanız, siyaseti sizin temsilcileriniz belirliyorsa, güç duygusuyla tanışmışsanız niye ve kime kızacaksınız?
Aynı prizmadan bakıldığında ise laik sosyolojinin durumu pek hazmedilir gibi değil doğrusu. Ayrıcalıklar sona ermiş, hayat tarzı üzerinden statü hissetme imkânı kalmamış, zenginlik ve saygınlık kaybı baş göstermiş. Hem de kendini tüm toplumun “en ileri”,“en aydınlanmış”, “en misyon sahibi” kesimi olduğuna inandırmış; yıllarca bu efsaneyi durmadan üretmiş kesimiyken. Buna can dayanmaz.
Sorunu iyice ağırlaştıran ise bu güç değişiminin tersine çevrilme umutlarının giderek kaybolması. Kimse kendisini kandırmasın; laik sosyoloji bu gün siyasi inisiyatifi yeniden ele alamıyorsa bu onun toplumla konuşma yollarının kapalı olmasından, siyasi özgürlüklerin, medya gücünün buna elvermemesinden falan değil. Laikler dün olduğu gibi bu gün de, muhafazakârlarla yürüttükleri siyasi rekabette hâlâ daha geniş olanaklara sahipler. AK Parti hükümetleri bu güne kadar, eski Türkiye’de laiklerin devletteki hakimiyetlerinin yanına yaklaşabilmiş değil. Askerî vesayetin tasfiyesi ince dengeler üzerinde yürüdü ve bunun bedelini de MİT darbesinde, 17-25 Aralık’ta hepimiz gördük. İsteyen kendisini sonsuza kadar “freedom house” raporlarıyla avutabilir. Fakat medyadaki dengeler de ortada. Asıl sorun laik kültürün ürettiği nefret ve körlüğün kendi dışına açılacak bir siyaset oluşturulabilmesine imkân tanımaması.
Sözün burasında Alper Görmüş’ün kulaklarını çınlatmak, hakkını teslim etmek gerekir. CHP tartışmalarında ısrarla, sosyolojik tabanının bu partide değişime izin vermeyeceğini ileri sürmüştü. Bu güne kadar onu haksız çıkartacak bir işaret almadık. Gerçekten de laik muhalefet, dışarıdan baskı gördüğü için değil, kendi içinde baskı ürettiği için siyaset yapamıyor, topluma açılamıyor. Kendi kendisinin hapishanesini yaratmış bir sosyolojiyle karşı karşıyayız. Tam da bu nedenle CHP’nin Kürt açılımına verdiği cevap Sezgin Tanrıkulu’nu partiye çağırmaktan öteye gidemedi. Tam da bu nedenle andımızın kaldırılmasına bile mızmızlandı parti. Dersim özrü, baş örtüsü yasağı, Ermenilere taziye… Hepsi laik siyasetin ayağına dolaşıyor. “Tamam biliyoruz da konuşursak İzmir ne olacak, sahiller nereye gidecek?” korkusudur siyasal açmaz.
Kutuplaşma neden şiddet üretmiyor?
Evet, 70′li yıllara tanıklık yapmış birisiyseniz, düz bir bakışla, bu kutuplaşmanın şiddete dökülmesini beklersiniz. Neden böyle bir felakete sürüklenmiyoruz?
Bu, salkım saçak tartışılabilir bir konu. Fakat merkezde duran tayin edici bir faktör var ki, bana bütün açıklamalardan daha ikna edici geliyor. O da devletin konumudur. Türkiye’de devletin bizzat içinde olmadığı veya izin vermediği, denetimsiz bir sivil şiddetin yayılma yeteneği olmadığını düşünüyorum. Etnik ayaklanmaları ayıralım. Fakat orada bile şiddetin sivil alana yayılmadığını, devletle etnik topluluğun karşılıklı şiddet ürettiğini unutmayalım.
Kanımca Türkiye’nin yakaladığı en büyük şans, kirli şiddeti temel enstrüman olarak kullanan devlet geleneğinden kopuş yoluna girmiş olmasıdır. 70′li yılların sivil görünümlü şiddetinin temel aktörü hiç kuşku yok ki devletti. Bu İttihatçı kadim yöntemdir ve AK Parti döneminin başlarında da ona karşı harekete geçmiştir. Hrant başta olmak üzere, Danıştay cinayetinin, Zirve katliamının, Rahip Santoro suikastının arkasındaki adresi tahmin etmeyenimiz var mı?
Evet, bugün de gösterilerde izahı kolay olmayan can kayıpları yaşanıyor. Bu ölümlerin mutlaka soruşturulması ve engellenmesi gerekir. Başbakan bu tür olaylarda ölümlerin kaçınılmaz olduğunu, bunları engelleyemeyeceğini biliyor ve siyaseten bunu toplum gözünde meşrulaştırma yolunu seçiyor olabilir. Ne olursa olsun; kamuoyuna konuşurken sadece göstericilerin şiddetine odaklanması; bir ölümün hemen ardından polisin sabrına şaşırdığını ifade edebilmesi benim aklımın almayacağı bir siyaset tarzı. Bir sıkışıklığı ya da çaresizliği aşmanın yolu bu olmasa gerek.
Ya da söylediklerine gerçekten inanıyor, o sözler olaylara bakışını, duygularını yansıtıyor olabilir. Eğer böyleyse durum daha da vahim demektir.
Fakat, Erdoğan bu tür tartışmalarda ne kadar sert ve cepheden eleştiriyi hak ediyor olursa olsun; organize, planlı, kirli devlet teröründen kopuş sürecinin de başlıca aktörüdür. Muhalif olmak, eleştirmek bunu görmeyi engellemez. Duygularla mesafe koyabilmek, nesnellik karşısında dürüstlüğü önemsemek bunu fark etmeye yeter.
Son söz
Bugünün kutuplaşmacı toplumsal psikolojisi kof bir ajitasyon dili yarattı. Süreçleri anlamak, eleştiriyi doğru yerden kurmaya çalışmak yerine kaba düşmanlaştırma söylemi her yanı kuşattı. İnternete dalan “diktatör”, “hain”, “katil” klişelerini peş peşe savuruyor. Eli kalem tutan bazılarının da yaptığı bunun biraz inceltilmişini aşmıyor.
Özellikle 80 sonrası kuşağın, kendisini bu ağır kokulu son derece verimsiz atmosferden koruması kanımca çok önemli.
Bunun için, çok acı tecrübelerden gelen her birimize düşen sorumluklar var.
Ben, sınırlarımın da farkında olarak bu çabaya katkı yapmaya çalışıyorum.
Okuduğunda, ağız dolusu sövüp saymadan önce üzerine bir tek dakika durup “acaba?”sorusunu soran her bir insanı kazanç sayıyorum.
Bu kutuplaşma da aşılır. Normal rekabete dönülür. Enseyi karartmayalım diyorum…
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023