Hakan Albayrak
Saim Abi’yle Ankara’da bir yerde oturmuş, Suriye’yi ne kadar çok özlediğimizi konuşuyorduk.
-Basıp gidelim mi?
-Gidelim.
Bastık gittik.
***
Olmayası hududun az ilerisinde Er-Rai kasabası; Türkçe ismiyle Çobanbey.
Kasabanın ortasında bizim PTT’nin şubesi.
Karşısında bir kahveci.
Türkmen.
Acı bir Arap kahvesi istedik, makinede Espresso yaptı.
Olsun.
Espresso’da bir mırralık var, ehlen ve sehlen.
20 TL’lik banknot uzatıyoruz, “Bozuk yok mu?” diye soruyor.
Yok.
“O zaman bizden olsun.”
İkram kültürü karşılıklıdır, “Töbe almam” filan dinlemeden 20 TL’yi bırakıp gidiyoruz tabii.
Ver elini El Bab.
***
O da ne?
İğne atsan yere düşmez derecede kalabalık, capcanlı bir çarşı.
Kaldırımlarda hiç durmadan akan, aktıkça kuvveti artan çoluklu çocuklu rengârenk bir insan seli.
Sağda solda dükkânlar, börek-çörek yahut baharat tezgâhları, havada buram buram şark kokusu.
Anayolu kilitleyen sayısız araba, onların arasından kıvrıla kıvrıla geçen daha da sayısız motosiklet.
Bir motor gürültüsü ki dünyada bundan sevimlisi yoktur herhalde.
Bana esenlik bildirisi gibi geldi.
‘Oh beee! Türk ordusu sayesinde rahat bir nefes aldık, Allah’a bin şükür’ gibi…
Korna çalan yok ama.
Öndeki araba korna çalmadan bekleyince, arkadaki de ‘Vardır bir bildiği’ deyip kornadan uzak duruyor.
***
Evvelce bu kadar kalabalık değilmiş El Bab.
Şehir merkezinde aşağı yukarı 30-40 bin kişi yaşarmış.
Türkiye burayı “DAİŞ”ten kurtarınca nüfus patlamış.
Humus’tan, Deyrizor’dan, daha birçok yerden on binlerce insan kaçıp gelmiş.
Şehir merkezinin nüfusu sekiz ayda 150 bini bulmuş.
Hâlâ gelen gelene; Esed rejimi veya PYD’nin kontrolündeki bölgelerden bu kurtarılmış bölgeye, bu esenlik kapısına iltica furyası sürüyor.
Selam olsun bu kapıyı açan silahlı kuvvetlerimize.
Selam, aziz şehitlerimize.
***
Tezgâhlarda durup durup, dükkânlara girip girip esnafla ve müşterilerle sohbet ediyoruz (Saim Abi’de Arapça su gibi).
Hepsi birbirinden güler yüzlü.
“Ehlen ve sehlen”leri inşirah veriyor.
“DAİŞ”i sorduğumuzda yaka silkiyorlar, Türkiye’yi sorduğumuzda elhamdülillah diyorlar.
Elektrik yokmuş, su kıtlığı çekiyorlarmış, yine de hallerinden memnun görünüyorlar.
Bir arkadaşımız “DAİŞ’i özleyenler var” demişti ama biz öyle birine rastlamadık.
***
Acı Arap kahvesi, acı Arap kahvesi, acı Arap kahvesi…
“Hah! Şuradaki kahvehaneye girelim Saim Abi.”
Garson gencecik bir delikanlı.
O da güler yüzlü.
Pek de kibar.
İki ay evvel Humus’tan kaçıp gelmiş.
Ondan bize, bizden de ona “ehlen ve sehlen.”
Kahve şahane.
Mekân ise…
Kahvehane mi demiştim?
Cafe aslında.
Üstelik tenha.
Şark cümbüşü yok.
“Gidelim.”
***
“Hah! İşte tam bizim aradığımız yer.”
Harbî şark kahvehanesi.
İki katlı.
Alt kat tıklım tıklım.
Üst kattaki 10-15 masadan sadece bir tanesi boş. Oturuyoruz.
Harıl harıl Arapça konuşmalar kulağımızı şenlendiriyor.
Yine güler yüzlü, pek kibar, gencecik delikanlı bir garson.
İsmi Ramiz.
O da muhacir; Deyrizor’dan.
Bu sefer çayı tercih ediyoruz.
Börek-çörek almışız, yanında iyi gider.
Ramiz’e de ikram ediyoruz börek-çörekten; uzun bir direnişten sonra bir lokmacık alıyor.
Altında kalmaması lazım tabii; hemen birer bardak su getirip ikram ediyor bize.
Hesabı öderken, Saim Abi hesabın dört misli kadar bahşiş veriyor.
Bu, börek-çörek ikramından çok daha zor oluyor.
Direniyor, direniyor, direniyor Ramiz.
Yalvarmak zorunda kalıyoruz.
Kâr etmeyince, Saim Abi kaşlarını çatıyor ve işaret parmağını tehdit makamında kaldırıp “Ben senin abinim, döverim bak!” manasına geldiğini tahmin ettiğim bir şey söylüyor.
Ramiz, sonunda kabul ediyor bahşişi.
Ama bunun altında kalmaması lazım.
Ne yapması lazım?
Bizi evine davet etmesi lazım.
“Buyurun, gidelim” diyor.
Bu sefer biz direnişe geçiyoruz.
Zor kurtuluyoruz elinden.
Şark muhabbetini yaratan Allah’a şükürler olsun.
***
Çarşının ortasında, tombul minaresiyle Ulu Cami. Namaz, niyaz.
“İsmi gibi kapı olsun bu şehir; hür ve mesut bir Suriye’ye açılsın Yâ Rabbî!”
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.12.2024
16.05.2022
7.03.2022
31.01.2022
20.01.2022
30.11.2021
25.11.2021
15.11.2021
25.10.2021
17.08.2021