Hakan Albayrak
Geçen Pazartesi günü, 1997-2002 yıllarında dışişleri bakanlığı yapan gazeteci-yazar ve siyasetçi İsmail Cem’in 14’üncü ölüm yıldönümüydü.
24 Ocak 2007’de vefat eden İsmail Cem’i bu vesileyle ananlara ben de -eski bir yazımla-katılmak isterim; Türkiye Cumhuriyeti’ni ‘Varsa yoksa Batı’ saplantısından kurtarıp bizi kadim coğrafyamızla yeniden buluşturmak için çırpınan bu öncü dışişleri bakanımıza rahmet dileklerimle.
Aşağıdaki satırlar, Cem’in vefatından üç gün sonra Yeni Şafak’ta yayımlanan “İsmail Cem’i uğurlarken” başlıklı yazımdan.
***
“İsmail Cem bugüne kadar gördüğümüz en yerli dışişleri bakanı” dediğim zaman, bazı arkadaşlarım şaşkınlıktan küçük dillerini yutarlardı.
Şaşkınlıktan küçük dillerini yutarlardı, çünkü İsmail Cem’e bir ‘yabancılık’ atfederlerdi.
Mensubu olduğu hükümete acayip tepkili olduğum halde onu hep ayrı tutuşum, birçok yazımda ona övgüler dizişim tuhaf bulunurdu genellikle.
Ben de bu tuhaf bulunuşu tuhaf bulurdum.
Değil mi ki İsmail Cem, eski Osmanlı memleketlerinin bir araya gelip kültürel, ticari, ekonomik ve siyasi ilişkilerini alabildiğine geliştirmelerini savunuyordu?
Ve değil mi ki bunu savunurken Üstad Sezai Karakoç’un hazırladığı Diriliş Partisi Programı’ndan aşina olduğumuz bir incelik ve nezaket gösteriyordu?
Diriliş Partisi Programı Madde 122: “Geçmişte birlikte olduğumuz ülkelere karşı davranışımız bu tarihi beraberliğin gereği olarak diğer ülkelere nazaran daha yakınlık ifade edecektir. Ancak bu yakınlık, onların vaktiyle bize bağımlılıkları sebebiyle duyarlıkları göz önünde tutularak, incitmeden, kırmadan sağlanacaktır. “
İsmail Cem de aynen öyle düşünüyordu.
Eski Osmanlı coğrafyası çapında bir işbirliği ve kaynaşmadan söz ediyor, ancak, bazı hassasiyetleri gözeterek, Osmanlı’yı anmadan “Tarihi Paylaşan Ülkeler” demeyi tercih ettiğini belirtiyordu.
Bir televizyon programında “Tarihi Paylaşan Ülkeler Konferansı” projesini uzun uzun, ballandıra ballandıra anlatmıştı.
Beni mest eden bu muazzam proje ne yazık ki gerçekleşmedi.
Krizler filan çıktı, öyle kaldı.
Fakat İsmail Cem, tarihi paylaştığımız ülkelerle yakından ilgilenmeyi sürdürdü.
Bunu tarihi bir misyon olarak benimsemişti.
İran’la da yakınlaşmaktan yanaydı.
“İran’a yaptığı bir geziye biz de katılmıştık.” diye anlatıyor iş adamı bir arkadaşım; “Giderken uçakta uzun uzun sohbet etmiştik. Dışişleri’nin o güne kadar doğru dürüst bir Ortadoğu vizyonu geliştirmemiş olmasından yakınmıştı. Koskoca diplomatların bile ‘hain Arap’ ve ‘küstah molla’ gibi çirkin söylemlere itibar edebilmesine hayret ettiğini söylemişti. Bu tür önyargıların şekillendirdiği Ortadoğu siyasetleri yüzünden Türkiye’nin çok şey kaybettiğini ifade etmişti. ‘Türk mallarının el üstünde tutulacağı bu kadar geniş bir pazarın nasıl ihmal edildiğini anlamakta güçlük çekiyorum’ demişti…”
2001 yılı başlarında (yoksa 2000 yılı sonlarında mıydı?), Türkiye sefaretinin uzun zamandır ‘’rölantide’’ olduğu Bağdat’a yeniden büyükelçi tayin etti İsmail Cem.
Yine o aralar Libya’yı ziyaret edip ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin düzeltmeye ve “kayıp yıllar”ın telafi edilmeye başladığını duyurdu.
İstanbul-Şam-İstanbul ve İstanbul-Tahran-İstanbul tren seferlerinin başlamasına katkıda bulundu.
Bu ülkenin, gerçekten bu ülkenin dışişleri bakanı oldu.
Gerçekten bizim dışişleri bakanımız oldu.
Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, dünkü yazısında ne güzel söylemiş:
“Kökenini kurcalamaya kalkanlar onun kadar ‘Osmanlı’ olabilseler keşke.”
(Yeni Şafak, 27 Ocak 2007)
***
NOT:
Bakan olduğu dönem ve mensubu olduğu hükümet(ler)in yapısı, İsmail Cem’in hayalini gerçekleştirmeye elverişli değildi. Türkiye Cumhuriyeti ile Arap dünyası (ayrıca İran) arasındaki psikolojik duvarın yıkılması ve “Tarihi Paylaşan Ülkeler” birliğinin kuvveden fiile geçme istidadı göstermesi için AK Parti’nin iktidara gelmesi gerekiyordu. 2010 yılında, başka ülkelerin katılımına da açık olan, esas büyük birliğin nüvesi mesabesindeki Türkiye-Suriye-Ürdün-Lübnan birliğinin temeli atıldı. Ne yazı ki bu süreç, Arap Baharı’nın kışa dönmesi -bilhassa Suriye krizi- nedeniyle inkıtaya uğradı. Ama dünya dönmeye devan ediyor ve gerçekleşmesinin eşiğinden döndüğümüz o büyük birlik projesi kaldırıldığı raftan indirilmeyi bekliyor. Şu günler, tarihte bir parantezden ibarettir. O gündeme dönüş ve o hayalin gerçekleşmesi mukadder inşaallah.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.05.2022
7.03.2022
31.01.2022
20.01.2022
30.11.2021
25.11.2021
15.11.2021
25.10.2021
17.08.2021
9.08.2021