Hakan TAHMAZ
Bugünün Türkiye’sinin Kürd Meselesi’nin yeni halini iki başlık altında toparlamak mümkün. Türkiye iç sorunu olmaktan çıktı ve şiddet/çatışma kendi hukukunu yaratıyor. Bu başlıkların altını doldurduğumuzda çözümün imkân ve dinamiklerine ulaşacağız. Bir anlamda çözümün adresi ve muhatabı belirecektir. Gerisi, zifiri karanlık dönemin sona ermesini sağlayacak ve çözümü imkanlı kılacak çözüm/barış isteyenlerin öngörüsüne, kapasitesine, arzu ve enerjisine kalmıştır.
Kürd Meselesi, artık inkâr, asimilasyon, tanıma, egemenlik paylaşımı, bireysel-kolektif haklar ve kimlik gibi başlıklarla tanımlayabilmenin çok ötesine geçti. 2015 yılının ortalarına kadar devam eden Çözüm Süreci’nde, kendi iç dinamiklerimizle sorunu çözme olanaklarımızı elimizden kaçırdık. Çözüm Süreci’nde ve Suriye’de/Kobanê’de yaşananlar Kürdlerin güvensizliğini, Türklerin Kürd endişesini/korkusunu depreştirdi. Taraflar savaşın yeni halinde bunları Kürd politikasının temel belirleyeni yaptılar.
Kürd Meselesi çözümü Suriye’ye endekslendi
Bununla kalmadı. Türkiye’nin Kürd Sorunu’nun Ortadoğu, Suriye, Kobanê ile olan bağı, ilişkisi yeni bir boyut kazandı. Ayrı düşünülemez bir noktaya ulaştı. Çözümü tam anlamıyla Kobanê ile iç içe geçti. Irak savaşı döneminde Güney Kürdleri’nin yakaladığı fırsata benzer bir fırsatı/olanağı Türkiye Kürdleri kaçırdı. Türkiye Kürdleri’nin kaderi, 2017 yılında Ortadoğu’da yaşanacaklara, Suriye savaşının bitirilmesi amacıyla yapılan görüşmelere ve daha fazlada bu süreçte Kobanê’de ki gelişmelerle paralel şekillenecek. Türkiye Kürdleri’nin geleceği, Kobanê konusuyla ne derece bağlı ve iç içe ise, Güney’de süren bağımsızlık tartışmalarıyla ve hazırlıklarıyla o derece ilintili bir hal aldı.
Yeni yılın ilk aylarında iki gelişme Kürd Meselesi’nin kaderini büyük ölçüde belirleyecek. Bunlardan ilki Türkiye, İran ve Rusya öncülüğünde Kazakistan’ın başkenti Astana’da yapılacak Suriye toplantısına kimlerin katılacağı ve sonuçlarına paralel yaşanacak gelişmeler. PYD’nin doğrudan veya dolaylı temsilinin sağlanıp sağlanmayacağı ve ABD yönetiminin bu sürece nasıl dahil olacağı veya olamayacağı hayati öneme sahip gelişmeler. Bu konudan daha hayati bir diğer konu ise 20 Ocak’ta göreve başlayacak yeni ABD Başkanı Donald Trump’ın, seçim kampanyası sırasında ifade ettiği görüşlerine ne derece sadık kalacağı veya ne oranda revize edeceği konusudur. Türkiye’nin beklentilerine paralel revize etmez ise, Türkiye’nin korkuları, endişeleri derinleşir ve Suriye görüşmelerinde eli zayıflar. Yani yeni ABD yönetiminin bölgenin Kürd gerçekliğine sırtını dönüp, dönmeyeceğinin veya dönerse ne derece döneceğinin netleşmesi gerekiyor. Trump yönetiminin, Türk ve bölge devletlerinin Kürd endişesini gidermek üzere geliştireceği politikanın saha gerçekliği ile örtüşüyor olması, Suriye masasındaki yerini güçlendirecek, Kürd Meselesi’nde tünelin ucundaki ışığın belirmesine yol açacaktır. Aksi doğrultuda bir gelişme, yani Suriye’de Kürdleri içermeyen bir çözüm ise bölgenin felaketine kapı aralama kapasitesine sahip. Bu, Kürd-Arap, Türk-Kürd çatışmasının doğmasına yol açabilir.
Hukuksuzluk hukuku savaşın hukuku
Türkiye’nin Kürd Meselesi’nin yeni halinin ikinci yönü olan şiddet ve çatışmanın hukukunun yaratılması ise, felakete gidişi hızlandıran bir işlev görüyor. Çözüm Süreci’nin başarısızlıkla sonuçlanması sonrasında yükselen şiddet, çatışma, demokratik siyaset alanının zorla, hukuksal zeminden yoksun boşaltılmasını getirdi. Seçilmişlerin tutuklanması, görevden alınması ve sivil toplum örgütlerinin yaygın bir biçimde kapatılması veya kayyım atanması şiddet dışı mücadele yöntemlerinin ve fikrinin zayıflamasına veya etkisiz kalması sonucunu doğuruyor. Bu hukuk dışı uygulamalar, İç Güvenlik Yasası, KHK’lerle, genelgelerle ve Temmuz 2016 TCK yapılan değişiklikle TSK mensuplarının ve operasyonlara katılan tüm güvenlik görevlilerinin soruşturulmasını ve yargılanmasını İçişleri Bakanlığı ile Savunma Bakanlığı’nın iznine tabi kılmasıyla, cezasızlık yasal zırhının pekiştirildiği ve kurumsal mekanizmalarla, hukuksuzluk hukukuna dönüştürüldü.
Yeni dönemde kentlere taşınan savaşa, terörle/bölücülükle mücadele bahanesiyle korku hukuku veya zalimin yarattığı vahşi mağduriyet durumundan güç alarak mağduriyet hukuku yaratılması, evrensel insancılık hukukun ve yaşam hakkının ihlal edilmesini sıradanlaştırılıyor. Elbirliği ile yaratılan bu hukuksuzluğun hukuku, yeni savaşın hukuku olarak sürdürüldükçe bu girdaptan çıkmak mümkün olmayacak. Aksine, bu hukuksuzluğunun hukuka dönüşmesi korku her geçen gün toplumu ahtapot gibi sararak içten içe kemirecek ve çözümsüzlüğü normalleştirecektir. Barış ve çözüm fikrini toplum nezdinde silikleştiriyor.
Bu felakete gidişin durdurulmasında en önemli etken ve dinamik ana akım Kürd siyasal aktörlerin arasındaki ilişkilerin tamir edilmesi ve Kürd iş birliğinin bölgenin statükocu devlet güçlerinin karşısında ulusal bilinçler ve ortak tutum almaları geliyor. Bu gerçekleşebildiği ölçüde bölgesel Kürd gerçekliğine hiçbir güç odağı sırt dönemez, Kürd kazanımları kalıcılaşır ve Ortadoğu’nun Kürd endişesi yerle bir olur. Daha da ötesinde Kürdler geleceğe güvenle bakmaya başladığından son dönemde gelişen “öç alma duygusu” ortadan kalkar.
2016 yılı bütün bölge için fevkalade kötü bir yıl oldu. 365 gün içinde hayırla anılacak bir gün hatırlanamayacak. 2017 yılı, umarım 2016 ya benzemez, barışa açılan bir kapı olur.
Tüm okuyucuların yeni yılını kutlar, 2017 yılında bütün Necmiye Alpaylar, Aslı Erdoğanlar ve Zana Bilir’ler serbest kalır.
Hakan Tahmaz: Barış aktivisti, yazar. BSP ve ÖDP Genel Başkan Yardımcılığı yaptı. 2007 yılına kadar aktif siyasetle uğraştı. 96 yılından itibaren farklı yurttaş girişimlerinde aktivist. 2007 yılında kurulan Türkiye Barış Meclisi’nin yöneticisi ve sözcülüğünü yaptı. Halen kurucu ve yöneticilerinden olduğu Barış Vakfı’nda çalışma yürütüyor. 15 yıldır Kürd sorunu üzerine çalışıyor. “Şemdinli’den Ankara’ya Kürd Sorunu” (Agora Yayınları) , “Kürd Sorununda Çözüm Önerileri” (Kalkedon Yayınları) ve “Çözüm Süresinde Ne Oldu? Barış Açısını Savunmak” isimli (Metis Yayınları Necmiye Alpay ile ortak) üç kitabı bulunuyor. Çeşitli dergi, kitap ve gazetelerde Kürd Meselesi ile ilgili yayınlanmış makalesi bulunuyor.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
25.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
11.07.2025
21.05.2025
1.04.2025
20.02.2025
1.02.2025
29.12.2024