Halil BERKTAY
Amerikan İç Savaşı’nın en önemli muharebesi 1-3 Temmuz 1863’te Gettysburg’da cereyan etti. Güneyin Virginia Ordusu’nun piyade taarruzu Gettysburg sırtlarının batıya bakan yamaçlarında ağır kayıplarla püskürtüldü. Kuzey büyük bir zafer kazandı. Konfederasyon başkomutanı General Lee güneye çekilmek zorunda kaldı.
Büyük bir Ulusal Mezarlık kuruldu. Dört buçuk ay sonraki açılışta, resmî tören konuşması ünlü bir hatip sayılan Edward Everett’ten istendi. Başkan Abraham Lincoln da “ithaf” kabilinden “birkaç söz” söylemeye çağrıldı. 19 Kasım’dı (1863). Geldi ve oturdu. Everett’in Gettysburg’u Maraton’dan başlayarak Yunan ve Roma İlkçağının bütün meşhur muharebeleriyle karşılaştıran iki saatlik söylevini sabırla dinledi. Sıra kendisine geldiğinde kalktı; o kısacık, on beş satırlık, unutulmaz Gettysburg Nutku’nu irad etti. (1776 Bağımsızlık Bildirgesi’ne atıfla) Seksen yedi yıl önce atalarımızın bu kıtada hayat verdiği yeni milletin nasıl hürriyet içinde doğduğu ve kendini bütün insanların eşitliğine adadığıylabaşladı. Bugün büyük bir iç savaş içinde olduğumuza geçti. Bu toprakları burada savaşanlardan daha fazla kutsayamayız dedi. Biz kendimizi asıl bitmemiş işimize adayalım. Halkın, halk için, halk tarafından yönetimi yeryüzünden silinmesin diye. Hepsi bu kadar. İnsanlık Everett’in iki saatini değil Lincoln’ın iki dakikasını hatırlıyor.
* * *
Aradan 153 yıl geçti. Gettysburg’a bu sefer Donald Trump diye biri geldi. 22 Ekim 2016 Cumartesi’ydi. Başkan seçildiği takdirde “ilk 100 gün” neler yapacağını, sembolik önemi büyük bu mekânda kamuoyuna açıkladı.
* Bir, dedi, ülkedeki (11 milyon tahmin edilen) yasadışı göçmenlerin 2-3 milyon kadarını derhal sınırdışı edeceğim. Çünkü bunların hepsi kriminal. İki, ülkeleri onları almayacak olursa, o ülkelere vize zorunluluğu getireceğim. Üç, özellikle Meksika sınırı boyuna bir duvar çekeceğim. Bedelini de Meksika’dan alacağım.
Üç hafta geçti. Bu arada 8 Kasım seçimlerini kazandı. 13 Kasım’da CBS’in ünlü 60 Minutes(Altmış Dakika) programına çıktı. Soruldu, bunları gerçekten yapacak mısınız diye. Teyid etti: Evet, mutlaka yapacağım.
Peki, nasıl yapacak? Kampanyasının köşetaşıydı gerçi. Pek çok şeyi göç ve göçmen nefreti, yabancılardan nefret, giderek bütün beyaz olmayanlardan nefret üzerine kurmuştu. Gerekli emirleri verebilir kuşkusuz. Ama gerçekleşmesi ayrı bir sorun. 2-3 milyon dediği suç kayıtları aslında 180,000’i bulmuyor. Geriye sokaktan zorla adam toplamak kalıyor. Chicago, New York, Boston, Philadelphia, Los Angeles, San Francisco ve Seattle belediye başkanları daha şimdiden bu tür talimata uymayacaklarını açıkladı. Washington DC de katılmasıyla, “büyük itaatsiz”lerin sayısı sekizi buldu (özellikle sonuncusu ilginç bir durum gerçekten; Trump başkentine hükmedemezse hazmedebilir mi bunu?). Öyle veya böyle, hepsi göçmenlerini koruyacaklarını ve federal polise yardımcı olmayacaklarını ilân etti. Dahası, (yarım ilâ bir milyon kaçak göçmen barındırdığı tahmin edilen) Los Angeles’in Emniyet Müdürü Charles Beck de hemen 14 Kasım Pazartesi günü çıktı, açıkça meydan okudu ve bu bizim işimiz değil dedi. Gelsin Anavatan Güvenliği (Homeland Security) kendisi yapsın. Biz sadece suç teşkil eden eylemleri hedef alırız. İnsanlara ikamet statülerine dayalı işlemlerde bulunmayız... Buna karşılık Trump, böyle davranan şehirleri federal fonlarını kesmekle tehdit etti, ediyor. Fakat bu da olacak şey mi gerçekten? Menderes’in Anadolu’nun gariban Kırşehir’ini ilçe yapmasına benzer mi, ABD’nin en büyük şehirlerine federal bütçeden verileni kesmek? “Meksika Seddi”ni gene Meksika’ya ödetmekten ise hiç söz etmeyelim. Meksika cumhurbaşkanı tebrik bile etmedi Trump’ı. Sadece seçim sürecini, Amerikan demokrasisini kutlamakla yetindi.
* Dört, dedi Gettysburg’da, herhangi bir kişinin Kongre’ye (gerek Temsilciler Meclisi’ne ve gerekse Senato’ya) kaç dönem seçilebileceğine sınır getireceğim. Beş, eski Beyaz Saray görevlilerinin daha sonra Washington DC’de şu veya bu lobby faaliyetine kapılanmasının önüne geçeceğim.
Bunlar da popülist, anti-establishment söyleminin bir parçası ve bu sefer rasyonel denebilecek özlemlere daha yakın. Amerikan siyasal eliti gerçekten koltuklarına kök salan bir kesim. Birçoğu bir kere seçildiği yerden bir daha kalkmamacasına, üç, dört, hattâ bazıları beş dönem görev yapıyor. Sonra da kalkıp politik geçmişlerine dayanarak başka yollardan maddî menfaat kovalıyorlar. Tesbit fena değil, ama pratik bir kere daha ayrı bir sorun. Fikir daha önce de gündeme geldiyse de, kimse girişemedi bu işe. Sürelerini kendi elleriyle kısaltmayı, meselâ iki defadan fazla seçilemiyeceklerini, kim, nasıl geçirecek o Meclis ve Senato’dan? Kongre böyle bir kısaltmayı bir tek kere yaptı: kendisi için değil ama (Franklin Delano Roosevelt’in üstüste dört kere seçilmesinin ardından, bir daha böyle bir şey olmasın diye) bizzat başkan için! Lobby’cilik derseniz, bütün eski politikacı ve yöneticilerin daimî ekmek kapısı. Kaldı ki, ne tür bir formülle yasaklanabileceği de son derece belirsiz. Bu gibi noktalarda Trump, somut adım atabilecek olsun olmasın büyük bir patırtı koparmayı tercih ediyor.
* Altı, Obama’nın çıkarttığı 32 kanun hükmünde kararnamenin (executive order) hepsini iptal edeceğim dedi. Yedi, Obama’nın Kongre’den geçerek yasalaşan, ama daha çok yoksulu kapsamına alabilmek için orta-üst sınıfların katılımını da zorunlu kıldığı için Cumhuriyetçilerin nefret edip “Obamacare” adını taktığı sağlık reformunu da kaldıracağınıilân etti.
Yapabilir; yapamaz değil. Başkan olarak yetkisi var, selefinin kararnamelerini iptal etmeye. Ama hem çok tepki toplar, hem şu andaki işleyişleri altüst eder, hem de “Obamacare”in iptali yeni bir yasa gerektirir. Bunun da, Cumhuriyetçi çoğunluk tarafından dahi Temsilciler Meclisi ve Senato’dan tıkır tıkır geçirilmesi hayli zor. Kimse, artık yoksullara tanınmış olanakları göz göre göre geri alıyor olmak istemeyecek. Nitekim Trump da kısmî bir geri adım attı bile. Obama ile yaptığı doksan dakikalık Beyaz Saray görüşmesinden çıktığında, söz konusu sağlık reformunun (ne olduğunu belirtmediği) “bazı esaslarını koruyabileceğini” açıkladı.
* * *
Bu tür jestlerin sırf göz boyamaya yönelik olup olmadığını tabii zamanla göreceğiz. Şimdilik şu kadarını kaydetmekle yetiniyorum: Seçimden sonra kapandığı Fifth Avenue’daki penthouse’ından, 15 Kasım Salı gecesi ansızın çıktı Trump. Ailesiyle birlikte, Manhattan’ın en şık, en seçkin restoranlarından birine, 21 Club’a gitti. İçeri girdiğinde, hayretler içinde kalıp yeni başkanı alkışlamaya başlayan diğer müşterilere hemen müjdeyi verdi: “Vergilerinizi indireceğiz, endişe etmeyin.”
Ah, çok fakr ü zaruret içindeydi çünkü bu elitler, “yüksek” vergilerinden ötürü! Bakalım Trump sonuçta çeşitli duvarların -- mevcutların ve kendi inşa edeceklerinin -- neresinde duracak? Meksika duvarının, örneğin. Ya da, Amerikan toplumunun habire derinleşen gelir ve servet uçurumunun iki ucunda kalan “en zengin” ve “en yoksul”ları ayıran duvarın. Birinci gruptaki küçücük azınlığa (daha da fazla) geri verme, ikinci gruptaki kalabalıklardan ise (daha da fazla) geri alma politikaları gerçekten devreye girerse, geçmişte de büyük ghetto patlamalarıyla ünlü Amerika’nın başına neler gelebileceğini hep birlikte izleyeceğiz.
Gelelim üçüncü duvara. Çünkü üçüncü bir duvar da var gerçekten. En azından kafalarımızda. Önce Mehmed Âkif yazdı: “Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar...”Ondan Nâzım Hikmet aldı ve Marksistleştirdi: “O duvar, o duvar... / O duvarın dibinde / bizimkiler kurşunlanıyorlar!” 20. yüzyıl başlarının emperyalizmi ve sonlarının post-emperyalizmi açısından çok şey değişti gerçi. Ama ABD “dış politikası” diye bir problem gene de ortada. Trump bu alanda ne yapacak? Ortadoğu’ya ne verecek, ne alacak? Türkiye’ye ne verecek, ne alacak? Ona da gelecek yazımda değinerek bitireceğim.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024