Hasan Bülent KAHRAMAN
Yıllar önce şimdi yeni baskısını yapmaya hazırlandığım bir kitap yazdım:
Yeni Bir Sosyal Demokrasi İçin. Galiba sol/ sosyal demokratik çevrelerde Kemalizmi sistemik bir analize ilk kez o yapıtta ben tutmuştum. O tarihte Sosyal Demokrat Halkçı Parti'de ve Kültür Bakanlığı'nda danışmadım.
Kitap Kemalist çevrelerden şiddetli eleştiri aldı. Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarı bir profesör hakkımda sayısız yazı yazdı. Görevimden alınmamı /atılmamı istedi.
(Bakan Fikri Sağlar'ın Bakanlık üst düzeyinden o yazara verilen desteğe rağmen direnişindeki onuru asla unutmam.) Yetmedi, gene o sırada genel başkan seçileceği kurultaya sunacağı bildirgesini yazdığımız Murat Karayalçın'a beni aynı nedenlerle şikâyet etmek için başdanışmanına telefon etti. Tam o sırada başdanışmanın yanındaydım. Yani, efendim, uzatmayayım, Atatürk'e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliğikitabının öznesi bendenizim.
O zatı aradım ve Atatürk'e saygı duymak başkadır, bir ideoloji olarak Atatürkçülüğüeleştirmek başkadır dedim. Uzun uzun başka 'söylem kiplerinden' 'büyük anlatıların sonu'ndan söz ettim. Telefonun öteki ucunda mahcup olduğunu seziyordum. Ben Atatürk'e saygı duyan ama sonradan görüşlerimi geliştirip 'bir değil beş türü vardır' dediğim (bu görüşümü de uzun bir makale olarak yazdım) Kemalizmi eleştiren biriydim.
Bütün bunları Kemalizm ve onunla ilişkili olduğu ölçüde Atatürk konusunda nerede durduğumu belirtmek için yazdım.
Yani bir saplantım yok. Tarihe de ideolojilere de kendi materyalist tarih ve toplum anlayışım içinde eleştirel olarak baktım.
Atatürk konusunda son günlerde cereyan eden tartışmaları görünce ve Melih Altınok'un yazısını okuyunca bunları belirtmek ihtiyacını duydum. Şundan...
Tarihsel, toplumsal yorum, değerlendirme ve eleştiri bilimsel bir hassasiyeti ve ciddiyeti öncelikle gereksinir. İnsan, eleştirisinde daima özneldir. Bunu artık biliyoruz.
Ama bilimsel eleştirinin öznelliği gayrı ciddiliği, düzeysizliği, mugalatayı barındırmaz.
Ayrı ayrı şeylerdir.
Atatürk kişi olarak eleştirilebilir mi? Biz eleştiriyi kınama, yerme, olumsuzlama olarak alıyoruz. Doğrudur. Öyle bir yanı vardır.
Ama eleştiri bunun öncesinde ve ötesinde irdeleme, sorgulama ve çözümlemedir.
Atatürk veya Abdülhamid veya Washington ancak bu bağlamda tahlil edilebilir. Uluorta edilmiş sözün öznesi olmaz.
Bütün bunlardan sonra bir de biyografi meselesi ortaya geliyor. Biyografi başlı başına bir alandır ve şu yukarıda eleştiri konusunda söylediklerimden muaf değildir. Bu işi 'sanat' düzeyine yükseltmiş Amerikan kültüründe biyografiler çeşitlidir. Ele aldığı kişinin onayından geçmiş ''otorize' bio'lar da vardır, doğrudan bilimsel araştırmalara dayalı bağımsız çalışmalar da.
Tarihçiliğin, entellektüel tarihçiliğin en önemli alanlarından biridir biyografiler.
Biyografiler her şeyi yazar. Ama bu şartlar içinde. Gerisi dedikodudur, kahvehane sohbetidir. Atatürk konusunda biyografi eksiğimiz vardır. Çok güzel birkaç biyografisi yazılmıştır. Fakat bunlar bence de yetersizdir. Atatürk'ün bir devlet ve ordu koruması altında olduğu muhakkaktır.
Atatürk'ü Koruma Yasası halen yürürlüktedir.
Bunlar bildiğim kadarıyla başka ülkelerde görülmüş hususlar değildir. Resmi ideoloji ve devlet sistemi Atatürkçülük olduğundan Atatürk'ün popüler, ansiklopedik biyografisi de bu minval üzere oluşmuştur.
Elimizdeki kaynaklarda dışına çıkan bazı zorlamalar varsa da yetersizdir. Hatta onun psikanalitik biyografisi de bence fazlasıyla tek odaklıdır ve yönlüdür. Kişisel, askeri ve siyasal kimliğinin önemli bölümlerinde eksikler, boşluklar mevcuttur. Bunları biliyoruz. Onların tamamlanması gerekir.
Ne var ki, bu bildiklerimizin hiçbiri şimdi ona yöneltilmiş üslubu, yaklaşımı, tavrı, tarzı, tutumu, saygısızlığı kaldırmaz.
Sadece o değil hiçbir o seviyedeki kişi bu şekilde ele alınamaz. Bu ancak bilim kisvesi altında 'yalancı bilim' (pseudo science) yapmak, popüler tarihçilik adıyla kahvehanededikodusuna dalmaktır.
Biraz izan lütfen...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024