Hasan CEMAL
Hava buz gibi. Toronto’yu yurt edinmiş Ermeniler’in hiç dinmeyen memleket hasretinin derinliğini hissediyorum. Anadolu’ya, köklerine dönük hasret, sohbetlerin sıcaklığına da, masanın üstündeki bildik mezelerin, pastırma ve sucuğun lezizliğine de yansıyor. “Yiğit adamım, Tokatlıyım Tokatlı” diyen 80 yaşındaki Agop Arslanyan, "Adım Agop Memleketim Tokat" isimli kitabını imzalayıp veriyor bana... Ne kökler unutuluyor. Ne de kültür ölüyor.
Toronto’da salon dolu. Anlaşılan, kitabına "1915: Ermeni Soykırımı" adını koymuş olan Cemal Paşa’nın torunu ne diyecek, merak ediyorlar. İki tarafta da tutsak akılların özgürleşmesi meselesinin önemini anlatmaya çalışıyorum. En çok “Türkiye’de devlet değişti mi? Gelecek yıl, 1915’in 100. yılında ne yapacak Türkiye” sorularıyla muhatap oluyorum. Devletten fazla bir şey beklemediklerini belli ediyorlar. Ama Başbakan Erdoğan'a bir soruları var...
TORONTO
Sabah vakti etraf süt beyazı. Kar yağıyor. Hava soğuk, buz gibi. Kuzey kutbundan yeni bir soğuk hava dalgasıymış Kanada’yı etkisi altına alan...
Yazıya giremiyorum, kafam dağınık.
Kocaman masa gözümün önünde.
“Aman Rum rakısı olmasın. Yeni Rakı veya yeşil Efe ver.”
Toronto’yu yurt edinmiş Ermeniler’in hiç dinmeyen memleket hasretinin derinliğini hissediyorum.
Anadolu’ya dönük, köklerine dönük o hiç bitmeyen hasret, sohbetlerin sıcaklığına da, masanın üstündeki bildik mezelerin, pastırma ve sucuğun lezizliğine de yansıyor.
“Pastırmanın hası Los Angeles’tan gelir, Margos Garabetyan’ın pastırması...”
Agop Arslanyan, 80 yaşında:
“Yiğit adamım, Tokatlıyım Tokatlı...”
Biri takılıyor:
“Kestirmeden Anadoluluyum desene...”
Agop, “Dedemiz, Sultan Aziz’in pehlivanlarındandı, Sivaslı Sivon Pehlivan’ı bilmeyen yoktur ” diyor. Ve Aras Yayınları’ndan çıkan, Adım Agop Memleketim Tokat isimli kitabını imzalayıp veriyor bana...
Kökler, kültür ve Hagop Altunyan'ın aile ağacı
Ne kadar çok Tokatlı var. Çoğunluğu da kuyumcu, Ermeni mesleği diyor biri gülerek.
Diğeri, Urfalı olan yaşlı annesinin memleket hasretini şöyle bir dörtlükle dile getirdiğini söylüyor Toronto’dan:
Aman annem
Pencereden kar geliyor
Gurbet bana zor geliyor
Aman annem
Gurbet bana zor geliyor.
Ne kökler unutuluyor.
Ne de kültür ölüyor.
Kocaman masanın etrafındaki samimi, sahici sohbetleri dinlerken, insanları köklerinden koparmanın, insanların kendi kimliklerini, dillerini inkâr etmenin insanlığa karşı işlenen ne büyük bir suç olduğu bir kez daha aklıma takılıyor.
O ihtiyar adam gözümün önünde.
Konuşmam yeni bitmiş. Güçlükle yürüyor, elinde bir kitapla. 90 yaşına yeni basmış, ismi Hagop Altunyan.
Amasyalı bir Ermeni.
Titrek el yazısıyla bana imzaladığı kitabını açıyor, içindeki ‘aile ağacı’nı gösteriyor. Haçişaretlerinin 1915’te ölenlere ait olduğunu, ‘kesim’de 35 kişilik ailesinden sadece 3 kişinin hayatta kalabildiğini söylüyor.
Varlık nedeni olarak kabullenilen acılar
Herkesin hikâyesinde hüzün var, acı var.
Hiçbiri geçmişin bu acılarından kopmak istemiyor. Her daim o acılarla yaşıyorlar. Varlık nedeni olarak kabullenmişler yaşanmış acıları, acılarını...
Ermeniler de bir yerde Yahudiler gibi...
Biri Tokatlı.
Dedelerinin işi tülbentçilikmiş.
1915 öncesi, Amerikan şirketi New Yok Life’a hayat sigortası yaptırmış dedesi. Torun olarak bu sigortayı yıllar yılı kovalamış ve en sonunda 2006 yılında 800 dolar ödeme yapılmış kendisine...
Babası Edirneli, anası Bursalı bir Ermeni. 1939 İstanbul doğumlu. Alman Hastanesi’nde doğduğu için Rudolf adını koymuşlar.
Radyo parçacısı olarak İstanbul’da Selanik Pasajı’nda çalışmaya başladığı zaman, o da iş hayatına giren birçok Ermeni’nin yaptığı gibi adını Rıfat olarak değiştirmiş...
İşinin gereği arabayla bütün Anadolu’yu dolaşırken bir gün yolu Ankara yakınlarında bir kasabaya düşmüş.
Gecelemek için durdukları bir benzincide yaşlıca bir ağayla tanışmışlar. Sohbet sırasında adam, yakınlardaki bir köyde Ermenileri nasıl kestiklerini ayrıntılarıyla anlatmış...
Rıfat çok fena olmuş.
22’lik Beretta marka tabancasını torpito gözünden almış, gece vakti ağanın peşinden gitmiş öldürmek için...
Ama yapamamış, tetiği çekememiş...
Arabasında uyurken sabah vakti pencerenin tıkırdamasıyla uyanmış, elinde tasla bir oğlan çocuğu:
“Dedem yoğurt gönderdi, kahvaltıda yiyesin diye...”
Ama bu olaydan sonra daha fazla yaşayamamış İstanbul’da, Kanada’ya göç etmeye karar vermiş, Toronto’ya gelmiş Rudolf olarak...
Bunları anlatırken gözleri doluyor.
1915 yetimleri
Biri, sadece anasıyla babasını biliyor. Anası ve babası da kendilerinden başka kimseyi bilmemişler.
Çünkü onlar ‘1915 yetimleri’ymiş...
Anadolu’dan önce Yunan adalarına gelmişler, oradadan da Toronto’ya gelen ilk 150 kişilik yetim kafilesinin içindelermiş. Toronto’da tanışıp evlenmişler...
Raffi’nin anne tarafı Bursa’dan, baba tarafı İzmit yakınlarındaki Armaş’tan (şimdiki Akmeşe beldesi). 1915’te her iki taraftan çoğu helak olup gitmiş.
Anneannesi, Urfa’da Hacı Halil isimli bir Türk tarafından saklanır. Bunu hiç unutmaz, İncil’i eline alıp Hacı Halil’e nasıl dua ettiğini...
Ailede 1915 hiç konuşulmazmış. Raffi, Robert Kolej’de okurken, son sınıfta Amerika’ya gönderilecek üç öğrenciden biri seçilmiş. Son mülakatta edebiyat öğretmeni sormuş Raffi’ye:
“Amerika’ya gittiğinde, ‘Türkler Ermenileri kesti yalanı’na ne diyeceksin?”
Raffi hiç duraksamamış:
“Yalandır diyeceğim öğretmenim.”
Eve gelmiş, büyükannesine bunu açınca, yaşlı kadın gözyaşları içinde yaşanan acıları ilk kez anlatmış Raffi’ye...
1915’te yaşananları nasıl gecikmeli öğrendiklerini, 1915’in aile içinde genellikle tabulaştırıldığını, sokakta Ermenice konuşmamaları için evde nasıl uyarıldıklarını dinliyorum.
Biri diyor ki:
“1915’i 26 yaşımdayken, Almanya’ya gittiğim zaman öğrendim.”
Garbis’in ailesi Yozgat’ın Burunkışla’sından. 1915’te baba tarafından kimse kalmamış. Dedesini 12 yaşındayken kız kılığında kaçırıyorlar kıyımdan... Kendisi İstanbul, Ortaköydoğumlu...
Kimi, adı askerde ‘gâvur teğmen’e çıkınca, kimi karakolda sırf Ermeni olduğu için kötü muameleyle karşılaşınca gurbet yolunu seçiyor.
Ayrımcılık, ikinci sınıf vatandaş muamelesi, gazete manşetlerinde dolaşan Ermeni dölügibi söylemlerle, genellikle son durak olan İstanbul’dan alıp başını gurbete gidenlerin hikâyeleri insanın içini acıtıyor, içini daraltıyor.
Hem Ermeni, hem Türk tarafındaki tutsak akıllar
Toronto’da A.G.B.U’nun salonu dolu.
Anlaşılan, kitabına 1915: Ermeni Soykırımıadını koymuş olan Cemal Paşa’nın torunu ne diyecek, merak ediyorlar.
Hrant Dink için önce Sarı Gelin’i söylüyor genç bir soprano, piyano ve keman eşliğinde. Hüzün ve acı kiminin içine akıyor, kiminin yanaklarından akıyor.
Konuşmamda, tutsak akılların özgürleşmesimeselesinin önemini anlatmaya çalışıyorum.
Hem Ermeni, hem Türk tarafında ‘tutsak akıllar’ın varlığına işaret ediyorum.
Geçmişin acıları ve milliyetçilik illetiyle malul tutsak akılları özgürleştirmeden gerçek barış ve demokrasiye, iç huzuruna kavuşmanın çok güç olduğunu söylüyorum.
Bu ‘ince uzun yol’da, her iki tarafa sorumluluklar düştüğünün altını çizerken, en büyük sorumluluğunun ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ait olduğunu da teslim ediyorum.
Bir noktayı özellikle vurguluyorum:
Ermeniler de, Türkler de, birbirlerinin kalpleriyle akıllarının kilitlerini açmak için, birbirlerinin hem kalplerini, hem akılllarını kazanmak için çaba sarfetmek zorundalar.
Bu açıdan da sivil toplum kuruluşlarına, Ermeni Diasporası’na çok iş düştüğünü belirtiyorum.
'Erdoğan bir özürü çok mu görecek?'
Konuşmam bittikten sonra kitaplarımı imzalarken biri yanıma gelip elini uzatıyor:
“İlk kez bir Türk’ün elini sıkıyorum.”
Nasıl ince uzun bir yolda olduğumuzu bir defa daha düşünüyorum.
İki günlük Toronto ziyaretinden en çok şu iki soruya muhatap oluyorum:
“Türkiye’de devlet değişti mi? Gelecek yıl, 1915’in 100. yılında ne yapacak Türkiye?”
Bu konuda ‘devlet'ten fazla bir şey beklemediklerini belli ediyorlar. Ama buna rağmen yine de tümüyle umut kesmek istemiyorlar.
Biri şöyle diyor:
“Sekiz kişinin ölümüyle sonuçlanan Mavi Marmara olayından dolayı İsrail’e özür diletmek için o kadar büyük gayret sarfeden bir Tayyip Erdoğan, yüz binlerce Ermeni’nin telef olduğu1915’in yüzüncü yılında bu toprakların insanlarından bir özürü bile çok mu görecek?..”
Dışarıda kar yağıyor.
Urfalı Ermeni ananın sesi benim kulağımda:
Aman annem
Pencereden kar geliyor
Gurbet bana zor geliyor
Aman annem
Gurbet bana zor geliyor.
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024