Hasan CEMAL
Büyük Elmander benim gözümde maçın kahramanıydı, herkes iyi oynadı ama İsveçli bir başka...
Arena’ya giderken tedirgindim. İçim içimi yiyordu. Koca bir burgaç gibi oydukça oyuyordu o soru:
Fener’e gene yenilecek miyiz?
Tribünler muhteşemdi, Arena bayram yerine dönmüştü. Hıncahınç doluydu. Elli bin Galatasaraylı taraftar ayaktaydı.
Ama ben yine tedirgindim.
Maç tahmini yapmıyordum.
Fenerli dostlara telefon mesajlarıyla takılmıyordum.
Arena’daki hava da farklı değildi. Kime rastladıysam sonuç hakkında konuşmuyordu. Hepimiz ağzımıza fermuar çekmiş gibiydik.
Çünkü, Fenerbahçe karşısında o kadar çok hayal kırıklığına uğramıştık ki...
1319 gündür derbi galibiyetimiz yoktu, her seferinde yenilmiştik Fener’e. 640 gündür de liderlik koltuğuna oturabilmiş değildik.
Arena’da çarşamba gecesi derbi başlarken ruhi hallerim böyleydi, yani bozuk...
Ve maç başladı.
Ayağa fırladım.
Bir daha da oturmadım.
Fatih Hoca’lı Galatasaray’ın Avrupa’da kupa kaldırdığı 2000 yılından beri, sanıyorum ilk kez bir maçı neredeyse baştan sona ayakta, zıp zıp zıplayarak seyrettim.
Fener’i yenebilirdik, örneğin sıradan bir oyunla, ruhsuz bir maçı tek farklı kazanabilirdik, yine sevinirdim tabii.
Ama çarşamba gecesi bir başkaydı.
Maça fırtına gibi başladık.
Hem yendik, hem de muhteşem oynadık.
Fenerbahçe’yi kendi sahasına kilitledik. Fenerli futbolcular top yüzü görmüyordu. Aman Allah’ım o ne presti, baskıydı.
1999’un, 2000’in orta sahası geri gelmiş gibiydi.
Fenerbahçe’ye top bırakmayan, her topu anında çalan, kesen ve pozisyon yaratabilen bir cevvaliyet içinde oynuyorduk.
18 dakikada 6 mutlak gol pozisyonu.
Ama atamıyoruz.
Atamadıkça, ter ter tepiniyoruz tribünde.
1 dakikada 2 net gol pozisyonu olur mu?
Oluyor işte.
Fatih Hoca’nın aslanları bunu başarıyor.
Fener kalesini abluka altına alıyoruz.
Ama gol gelmiyor.
Kahroluyoruz.
Tribünler dalgalandıkça dalgalanıyor. Ben böylesine çılgınca bir tezahürata bunca yıldır ilk defa tanık oluyorum.
Ve gol geliyor!
Maçın tartışmasız en büyüğü Elmander lokum gibi bir pas atıyor Eboue’ye. Karşısında Yobo var, Fener’in stoperi.
Öyle bir çalım atıyor ki Eboue, beli kırılan Yobo boylu boyunca yere serilirken, topu sağ ayağının ya da bileğinin olanca yumuşaklığıyla Volkan’ın solundan köşeye bırakıyor.
Goolll!
Tribünler ayakta...
Duygu fırtınasına tutuluyorum.
Haydi bir gol daha!
Kaçıyor goller...
Öylesine bastırıyoruz ki, devre biterken bu kez büyük Elmander, Blica’yı yatırıyor yere ve öylesine bir şut patlatıyor ki... Neredeyse Volkan’ı, ilk yirmi dakikada takımını büyük bir hezimetten kurtarmış olan büyük kaleciyi de topla birlikte içeri sokacak kadar sert vuruyor.
Goolll, 2-0...
Bir Fenerli dostun deyişiyle, ilk yarıda Fenerbahçe’yi Allah koruyor bir büyük hezimetten...
Devre arası sevinç!
Ama yine de tedirginim. İkinci devrenin başında yiyeceğimiz bir gol her şeyi değiştirebilir düşüncesi içimi kemiriyor.
Geçen yıllar özgüvenimi fena halde kemirmiş...
Nitekim 54. dakikada, Fener’in maç boyunca doğru dürüst ilk hücumunda Stoch vuruyor, direkte patlıyor.
Ya gol olsaydı.
Ve Melo’dan gelen 3. golle ancak rahatlıyorum. Fenerbahçe’nin bu maçı çevirmesi artık çok uzak ihtimal...
Emre Çolak’ı hayranlıkla izliyorum.
Sanki Arda’nın daha hızlısı, daha çalışkanı. Topu öylesine saklıyor, öylesine çabuk adam eksiltip pozisyon yaratıyor, pozisyona giriyor ki.
Müthiş kıvrak. Atom karınca gibi koşturuyor. Seyrinden keyif alıyorum Emre Çolak’ı. Top ayağını seviyor, ayağına yakışıyor. Emre Çolak’tan bir Türk Messi’si çıkabilir mi?..
Takımda herkes iyi, hatta çok iyi. Harika oynadık. Başka ne denir ki?
Galatasaray, Fenerbahçe galibiyetiyle bir eşiği atlıyor. Özgüven depoluyor.
Elbette bir maçla her şey bitmez, muhteşem bir galibiyet her şey demek değildir.
Fatih Hoca’nın deyişiyle önümüzde daha uzun bir yol var, eksikler var.
Ama önümüz açılıyor.
Yıllar sonra bunu hissediyor, görüyoruz.
Çarşamba gecesi Arena’da Galatasaray’la gurur duydum.
Ve kavgasız dövüşsüz, centilmence geçen bir büyük derbiden dolayı da mutlu oldum. İyi ki futbol var diyebildim uzun aradan sonra...
Emre Çolak, Arda’nın daha hızlısı, daha çalışkanı. Top ayağına yakışıyor, ayağını seviyor.
Türk Messi’si olabilir mi?
Kulübedeki gol sevinci...
Ama Fatih Hoca kendini korumaya almazsa ezilebilir de...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024