Hilâl KAPLAN
Geçen hafta sonu “Doğu Batı Kardeşlik Platformu”nun düzenlediği “Kürt Sorunu’nda Çözümü Konuşmak” başlıklı buluşmanın konuklarından biriydim. Bence bu platform, Kürt meselesi özelinde Türkiye’nin doğusu ile batısını ortak bir noktada buluşturmak yolunda en önemli adımı atıyor. Diğer toplantılar az çok herkesin görüşünü bildiği akademisyen-yazarlar ile bazı sol grupları biraraya getirmekten öteye geçemezken; bu toplantıda Sakarya’dan Hakkâri’ye Bursa’dan Bingöl’e yüzlerce sivil toplum kuruluşu temsilcisi biraraya geldi. Fırat’ın doğusu ile batısını birleştiren bu buluşma, anadilde eğitimden vatandaşlık tanımına kadar Kürt meselesinin çözümünde kilit öneme sahip önerilerin olduğu ortak bir bildirinin açıklanmasıyla sona erdi. Bir sonraki buluşmayı sabırsızlıkla beklediğimi söylemeliyim.
Müslümanlar özneleşebilecek mi?
Buluşmadaki katılımcılar ağırlıklı olarak Müslüman temsili olan sivil toplum temsilcileriydi. En sık dile getirdikleri sıkıntıların başında, Müslümanları milliyetçilik hastalığından kurtarabilecek en etkili şifa kaynağı olan İslâm’a referans vermekten Müslüman temsili olan sivil toplum kuruluşları ve yazarlar başta olmak üzere herkesin itinayla kaçması geliyordu.
Akademisyen-yazarlar ekseriyetle liberal-demokrat söylemlere, Kürt hareketiyse genelde sol jargona angaje. Ancak iki grubun da hitap ettiği kesim Müslüman. Egemen söylemsel alana İslâm’ı dâhil etmek bazılarınca gayrı meşru bulunduğundan Müslümanların bile içselleştirdiği hazin ve büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Hazin çünkü Müslümanlarda bile “efendi”nin diline eklemlenme telaşı sözkonusu; büyük çünkü toplumu ikna etmek için ne liberal-demokrat söylemler ne de sol jargon İslâm’ın tekabül ettiği etkiyi yaratabilecek güçte. Dileyen kabul etmesin ancak şu bir gerçek ki toplumun diline nüfuz etmek babında “din kardeşliği” söylemi “halkların kardeşliği” söyleminden; renklerimizin ve dillerimizin farklı olmasının Allah’ın ayetlerinden olduğunu (Rûm, 22) anlatan ayet ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14. maddesinden üstündür. Ve toplumun diline nüfuz edip gündelik hayata mündemiç söylemler oluşturmak anayasayı tümden değiştirmekten bile daha önemlidir. Zira zihniyet değişikliği zaten ister istemez yasa değişikliğine yol açar. Hülasa, “Müslümanlar özne olarak ortaya çıkmasın” inadı yolumuzu tıkamaya devam ediyor.
“Çawê tirsê singê spî nabîne”(*)
Diyarbekir’de bulunduğum süre içerisinde Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ile de görüşme fırsatım oldu. Kendisinin doğal olarak en dert yandığı meselelerden birisi siyaset ve sivil toplum dünyasından yaklaşık 2.000 kişinin tutuklu, 6.000 kişinin de tutuksuz yargılandığı KCK davası. Dava, mahkemede Kürtçe savunmaya izin verilmemesi yüzünden kilitlenmiş durumda. Üstelik mahkemede Kürtçe konuşma talebinin emsallerini diğer davalarda bulmak mümkün. Dahası avukatlar savunmanın Kürtçe özetinin de özetini çıkarmışlar. Ancak mahkeme ardından Türkçesinin de okunacağı savunmanın “özetinin özeti”nin bile Kürtçe okunmasına izin vermiyor. Abdullah Bey, mahkemenin tutuksuz yargılamalara karar vermesini umut ediyor, böylelikle gerginliklerin de boşa çıkarılacağını düşünüyor. Fakat ne yazık ki bu yazıyı yazarken öğrendiğim son KCK duruşmasından çıkan karar umutları nisan ayına kadar boşa çıkarmış oldu.
Oğlu Mayıs 2009’da dağa çıkmış olan Abdullah Bey “Ateşkes var, evimde rahatlama var. Sadece kendi eşim için değil, bu bütün anneler için geçerli” diyor. “Yüreğimiz parça parça. Bir yüreğimiz cezaevindeki arkadaşlarla, bir yüreğimiz dağdaki evlatlarımızla, bir yüreğimizse askerdeki evlatlarımızla” diye devam ediyor. Abdullah Bey’in en sevdiği Kürt atasözlerinden birisi (*) “Korkan göz, yüreği görmez”miş. Bu atasözünün kendisi için ifade ettikleriniyse “1993 yılından beri üç kez köyüm yakıldı. Sağlım bozuldu. Oğlum dağa çıktı. Yani ben evimi, evladımı, sağlımı kaybetmişim. Geriye bir onurum kalmış, onu da kaybedemem” diye özetliyor.
BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak’tan farklı olarak başkanlık sisteminin tartışılması gerektiğini, eksi yönleri kadar demokratikleşmeye katkı sunabilecek yanlarının da olduğunu ifade ediyor. Sistemle doğrudan alakalı bir meseleyi demokratça tartışmaya herkesi çağıran Başbakan Erdoğan’ın aynı demokrat çağrıyı mesele demokratik özerklik olunca gösterememesini eleştirmeyi de ihmal etmiyor.
Hayat hikâyesinin neresine dokunsanız acıyla karşılaştığınız birisi olan Abdullah Bey’in Türkiye’de tedavi imkânı olmayan genetik bir hastalığı var. Bu yüzden ölüm kendisini pek çoğumuzdan daha yakın hissettiriyor olmalı çünkü vücudunun neresinin ne zaman pıhtılaşacağı belli değil. Daha vahimi, kendisine Mayo Clinic’ten davetiye gelmesine rağmen mahkemenin yurtdışına çıkma yasağı olduğundan gidemiyor.
Erdoğan-Gül karşılaştırması
Ziyaretim sırasında konuşma imkânı bulduğum insanlar sıklıkla Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Gül’ün Kürt meselesine yaklaşımlarını kıyasladılar. Genelde Gül’ün Erdoğan’dan daha güven verici bulunduğunu gözlemledim. Örneğin Başbakan’ın Batman ziyareti sırasında KCK davasında yargılananlar için “suçlularsa cezalarını çekerler” minvalindeki sözleri, mevcut Terörle Mücadele Kanunu gözönüne alındığında hayal kırıklığına yol açmış. Buna karşılık Abdullah Gül’ün, Batman gezisi sırasında Belediye’yi ziyaret edip şu anda KCK’dan yargılandığından hapiste olan Belediye Başkanı’nın makamına oturması gibi ayrıntılar halkta şaşırtıcı bir coşkuyla karşılık bulmuş.
Başbakan Erdoğan’ın, elini taşın altına koyup siyasete müdahil olmak zorunda olduğundan herkes tarafından “sevilmeme” riskinin Cumhurbaşkanı Gül’e nispetle çok olması bence doğal. Şahsen haksız bulduğum bu kıyaslamadan bile bir hayır çıkaran kıymetli dostum Şehadet Çitil’in yorumuysa üzerine düşünmeye değer: “Kürtler devleti sevmez diye düşünürdük ama Gül sayesinde Kürtler hükümetten önce devlete ısındı.”
[email protected]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019