Hilâl KAPLAN
"Tüm eğitim sisteminin esas amacı, çocuğa halkının ve ırkının diğer herkesten üstün olduğu inancını aşılamak olmalıdır."
Adolf Hitler
Modern öncesi dönemde yaygın olan imparatorluk, feodal beylik ya da krallık gibi iktidar biçimlerinin esas derdi, sahip olunan topraklar üzerinde egemenliği devam ettirmek ve mümkünse genişletmekti. O yüzden, sınırlar içindeki tebânın hayat biçimi, sağlığı veya eğitim durumu egemenleri çoğunlukla ilgilendirmezdi. Egemenlik için tehdit unsuru olabilecekleri ölümle tehdit etmek veya gerektiğinde öldürmekse genel temayüldü.
Modern durumdaysa, özellikle ulus-devletlerin inşasıyla beraber sınırlar büyük ölçüde belirginleştiğinden, egemenlerin odağı sınırları korumaktan ziyade sınır içindekileri denetlemek ve kontrol etmeye kaydı. Michel Foucault'nun "yönetimsellik" dediği bu rejimde nüfusun eğitimi, sağlığı, refahı, yani ülkenin kalkınması için daha verimli ve etkili kılınması esas amaç haline gelmiş oldu. Bu anlamda tek tek bedenlerin nasıl daha sağlıklı, üretken ve verimli hale getirileceğini düzenlemek, bu yeni iktidar biçiminin gayesi haline geldi. Böylelikle bastıran, yasaklayan, öldüren eski iktidar biçimlerinin aksine, sağlıklı, verimli, norma tabi olan bireyler üreten ve yaşatan; böylelikle etkin biçimde nüfusu denetleyen bir ilişkiler ve söylemler düzeni olarak ortaya çıktı.
"Yönetimsellik" olarak adlandırılan bu kavram, modern çağdaki tüm iktidar mekanizmalarına mündemiç ve birey üzerinden toplumu biçimlendiren "davranış yönetimi"ni sağlayan üretken iktidarın işleyişini anlatır. Foucault, bu kavramı "Özne ve İktidar" makalesinde şöyle açıklar:
"Yönetim" sadece siyasi yapılara veya devlet idaresindene işaret etmez; o daha ziyade yönetilecek bireylerin veya grupların davranış biçimlerini tasarlar –çocukların, şahısların, toplulukların, ailelerin, hastaların yönetilmesi. (...) Bu anlamda yönetmek başkaları için olası eylem alanını yapılandırmaktır."
İktidar, öznelerinin tasavvurlarını ve hissiyatlarını kontrol ederek işler ve bunu hem bu tasavvur ve hissiyatın ifade ediliş tarzını tanımlayarak hem de mevzubahis tasavvur ve hissiyatı kendince benimseyip uygulayan özneleri üreterek yapar. "Milli eğitim" tanımına giren hemen her şey de bu uysal ve verimli özneleri üretmek için gerekli olan devletin ideolojik aygıtlarının başında gelir.
Bu minvalde hiçbir eğitim sistemi "masum" değildir. Hepsi taraflıdır ve bazı görüşleri ve hissiyatları benimseterek çocukları yetiştirmeyi hedef edinir. Ancak Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana ülkemizde sürdürülen eğitim sisteminin çağdaşımız olan demokratik ülkelerdeki en rejime angaje eğitim sistemi olduğunu söylemek mümkün. Çocukların askerî nizamda "andımız" denen ırkçı metni okumasıyla başlayan günleri, sınıfa gelen öğretmeni taburun bir parçası gibi selamlamakla, totaliter toplum anlayışı gereği tek tip üniformayla bir bütünün parçası olarak hissederek, ideolojik angajmanla yüklü ders kitaplarını okumakla devam eder.
Millî Güvenlik Dersi, bu bütünsel yapıdaki en önemli tuğlalardan birisiydi. Sonuçta bir askerin, sınıf tarafından âdeta tabur komutanı gibi "tekmil" verilerek karşılandığı, diğer derslerden farklı olarak tüm siyasî meselelerin açıkça ele alındığı ve Genelkurmay'ın bakış açısından anlatılıp benimsetildiği, vatandaşlık bilgisini bir ordu mensubunun öğrettiği en ideoloji yüklü dersten bahsediyoruz. Bu minvalde Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in bu askerî uygulamanın kaldırılmasına yönelik girişimi takdire şayandır. Daha atılması gereken çok adım olsa da mevzubahis dersin pek çok kişinin öğrenim hayatındaki en travmatik anılarında imzası olduğunu bildiğimden Sayın Dinçer'i bu hayırlı icraatından ötürü naçizane tebrik ederim.
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019