İbrahim Karagül
Türkiye'nin yeni yol haritası; dışarıda güç arayışı, içeride bütünlük ve vatan ekseni olmalıdır. Dünya genelinde güçlenen fırtınalara hazırlık yapmak, savunma alanını alabildiğine takviye etmek, fırtınalara direnmenin en güçlü silahının içeride dayanışma hatlarını güçlendirmek olduğunu bilmektir.
Çünkü dünya, küresel ölçekte alabildiğine güç mücadelesine sürükleniyor, ulus üstü yapılar anlamsızlaşıyor ve çözülüyor, güvenlik stratejileri her şeyin önüne geçiyor, devletler bu büyük mücadelede oyun alanını genişletmek için olağanüstü bir çaba harcıyor.
Yine devletler, dışarıda bunu yaparken bütün içeride bütün yatırımlarını toplumsal bütünlüğe ve dayanışmaya ayarlıyor, kitleleri birarada tutacak siyasi söylemleri öne çıkarıyor. AB ülkelerinde aşırı sağın bu denli yükselmesi bir projedir. Gelecek olağanüstü dönemde toplumları dayanışma içinde tutma planlarının parçasıdır. Çok büyük tehditlere hazırlanma hesabıdır.
Siyasi genetiği keşfetmek, bütün silahları kuşanmak
Siyasi genetiğini yeniden keşfetmiş, yüzyıllara dayalı siyasi ve toplumsal zenginliğini bugüne taşımış Türkiye, dünya tarihinin bu en önemli geçiş evresinde bütün silahlarını kuşanmak zorundadır. Bu büyük küresel değişimi iyi okumak, tek yanlı bağımlılık ilişkilerine rehin düşmemek, içerideki küçük hesaplara yenilmemek, dışarıdan müdahale alanlarını daraltmak, yeni bir tarih sıçraması yapmak zorundadır.
Bunun alternatifi yoktur. Başka seçenek yoktur. Bunu başaramamak imha olmak, sahneden çekilmek demektir. Türkiye'nin gelecek sayfasının kapanması demektir. Biz, on beş yıldır işte bu mücadeleyi veriyoruz. Küresel güç kavgalarına yenilmemek için direniyoruz. Büyük tarih yürüyüşünü devam ettirmek için bedel ödüyoruz. Darbelere, iç savaş senaryolarına, ihanetlere göğüs geriyoruz.
Selçuklu gibi, Osmanlı gibi…
Çünkü bunu, Selçuklu yükselişi gibi, Osmanlı yükselişi gibi yeni bir yükseliş dönemi, tarih yapma rolünü yeniden üslenme hali olarak görüyoruz. Böyle düşünürken önümüze değil ileriye bakıyoruz, sadece Cumhuriyet tarihini değil bu ülkedeki bin yılık tarihe göre düşünüyoruz, dar çıkar hesaplarına değil medeniyet tarihine göre hesap yapıyoruz.
İstesek de istemesek de dünya yeniden şekillenecek. Sadece bizim coğrafya değil, bütün dünyadaki güç haritası değişecek, yenilenecek. Bazı uluslar sahneye çıkarken bazıları silinecek. Tarih yapıcı milletler geçmişine dönecek, eski hesaplarını ve iddialarını bugüne taşıyacak.
Her millet kendi kodlarına dönüyor
Hiçbir ülkenin hiçbir gücün sadece içinde bulunduğu ittifaklara dayanarak ayakta kalamayacağı bir dünya olacak bu. Bu yüzden her millet, hızla kendi siyasi genetiğine, kodlarına dönüyor. Etrafınıza bakın.. Dünyaya bakın, bütün ülkelerde aynı arayışı, hazırlığı göreceksiniz. Çünkü bunun başka yolu yok, 21. Yüzyıl dünyasında da olmayacak.
İşte biz de bu yüzden, sadece Kurtuluş Savaşı'na değil, Çanakkale'ye, Kutu'l Amare'ye, Gazze/Kudüs savaşlarına da bakmak zorundayız. Moğol istilasından Haçlı Savaşları'na kadar bütün tarihi masanın üstüne sermek zorundayız. Başka türlü yeniden kuruluş mümkün değildir.
Suskun kalmak yok olmaktır
Başka türlü yeni yükseliş tarihi başlatmak mümkün değildir. Bütün uluslar, devletler bunu yaparken, bu yola girerken, yeni dünyada oyun alanını genişletmeye çalışırken bizim suskun kalmamız parçalanmak, yok olmaktır.
Siyasi genetiğimiz Cumhuriyet kadar Osmanlı'dır, Selçuklu'dur. Coğrafyamız Orta Asya kadar Ortadoğu'dur. Ait olduğumuz coğrafyaya, ait olduğumuz siyasi kimliğe, beraber olduğumuz toplumlara uzak bir Türkiye ayakta kalamayacaktır. Coğrafya algımıza, tarih algımıza, ortak geçmiş birikimimize sarılmak zorundayız. Geleceğimizi bugünün öncüleri ile geçmişin öncüleri birlikte şekillendirecektir.
Yeni siyasi dil üretilmeli, Türkiye ortak dil olmalı
Öyleyse yeni bir dil geliştirmek, Atlantik kıyılarından Pasifik kıyılarına kadar derin sarsıntılara, uyanışa neden olacak yeni bir siyasi söylem üretmek, Türkiye'yi ortak dil haline getirmek zorundayız. Bunu yaparken asla yerli olmayan yollara sapmamak, bize dayatılan söylemlere kanmamak, ısmarlama projelere yüz vermemek, Türkiye içinde yeni operasyon alanlarına tahammül etmemek durumundayız.
Bunu yaparken, bu büyük yolu beraber yürüyeceğimiz insanları yabancılaştırmamak, yabancı unsurları ise “yerli” kategorisine sokmamak durumundayız. Zira bunun sonucu ölüm gibidir, bizim için tarihin sonu gibi olacaktır. Bu dönem, sağlam kararlar verme, sağlam insanlarla yol alma dönemidir. İdeolojik kimliklerden çok vatan ekseni öne çıkmalı, büyük tarih yürüyüşü hedef olmalı, coğrafya düşüncemiz alabildiğine genişlemelidir.
'İslamcılık' kategorisine sıkıştırıp tasfiye etmek
Son zamanlarda, bu yürüyüşün ana omurgasını oluşturan, hiçbir hesap gütmeden, yüzyılların yolculuğuna bakıp sağlam adımlarla omuz omuza yürüyen insanların, toplumsal kesimlerin yeni bir operasyonla karşı karşıya olduğunu düşünüyorum.
Muhafazakar yerli damarı “İslamcılık” tanımı içine sıkıştırarak marjinalleştirme, milliyetçi çevrelerle birlikte iki tehdit haline getirip tasfiye ettirme yönünde bir çaba var. Oysa bu çevreler, şu anki büyük yürüyüşün, yüzyıllara dayalı tarihin, Türkiye'nin bel kemiğidir. Onların yabancı unsurlar gibi operasyonlara maruz bırakılması Türkiye'yi, bu büyük hedefe, yeni tarih yükselişine kurulan en büyük tuzaktır.
Bu operasyon tamamen dışarıdan yürütülmekte, operasyonu planlayanların, 15 Temmuz saldıranları ile kökleri derinlerde birleşmektedir.
Hepsi birer neocon gibi: Aynı proje, aynı servis!
Dikkat ederseniz bu, İsrail aşırı sağı ile ABD'nin neoconlarını, İslamofobi kavramını üretenlerin ortak dilidir. Son zamanlarda Avrupa'da yükselen ırkçılığa malzeme sağlamak için üretilen “Turkofobi” kavramını üretenlerin söylemidir.
Bu çevreler, her ne kadar içeride ise de, çok yakınımızda ise de, “yerli olma” söylemini dillerinden düşürmüyor olsa da, aslında yeni çokuluslu müdahale için alan açmaktadır, bu yönüyle “yabancı unsur”dur. Hangi küresel sermaye çevresine, hangi operasyon alanına mensup oldukları bilinmektedir.
Bu çevreler üzerinden yürütülen yeni operasyon hali, bu ülkenin ana omurgasını imha etmeye, o direnç cephesini zayıflatmaya dönüktür. Bunu yaparlarsa, asıl operasyon ondan sonra gelecektir.
Patronları, “İslam-terör“ eşleştirmesini yapanlar
Kullandıkları dilin seyrine dikkat edin. Çok yakında “Radikal İslam”, “İslamcı teröristler”, “İslamofaşizm” kavramlarını öne çıkaracaklar, bu tür kavramlar üzerinden birer neocon gibi, FETÖ'nün düşman bellediği her çevreye saldıracaklar.
ABD öncülüğündeki küresel aklın İslam'ı terörle eşleştirdiği 1990'lara dönüp bakalım. Dünya genelinde İslam'a karşı Haçlı Savaşı işte bu terör dili üzerinden başlatılmıştı. Nasıl da birbirine benziyor!
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021