İbrahim Karagül
FETÖ, Türkiye’ye yönelik çokuluslu müdahalenin ilk aşamasıydı. Ortadoğu’nun her yerinde cirit atan ve Batılı istihbarat teşkilatları tarafından yönetilen, ülkeleri istikrarsızlaştırmak ve parçalamak için kullanılan terör örgütleri nasıl bir rol üstlendiyse FETÖ bunun Türkiye ayağıdır.
Ülkelerine, milletlerine, tarihlerine ihanet etmiş insanlardan oluşturulan bu yapı, yüz yıl sonra yeniden uyanışa geçen milletimize sıkılan kurşundur. Çünkü onlar, patronları aynı olan PKK ile koordineli bir biçimde “Türkiye Cephesi”ni açmak için harekete geçirilmişler, bu cephe açıldıktan sonra ülkemizin Irak gibi, Suriye gibi, Libya gibi paramparça olması için ihale almışlardır.
Bu dava milli hesaplaşma, siyasi tarih mücadelesidir
Dün başlayan Akıncı duruşması, Türkiye’nin siyasi tarihine, işgal güçleri ile yerli olan arasındaki hesaplaşmanın bir parçasıolarak geçecektir. Çünkü onlar, ABD istihbaratı adına, Avrupaülkeleri adına, İsrail adına Türkiye’ye saldıran, ülkeyi onlar için teslim almaya girişen bir “iç işgal örgütü”dür. Bu dava da, tıpkı 15 Temmuz gecesi direnişi gibi, yerli olanla istilacılar arasındaki mücadeledir.
Bu yüzden, ortada bir “darbe davası” yoktur. Mesele sadece hukukibir mesele değildir. Alacakları ceza, yargılanacakları kanun maddesiya da cinayet davası meselesiyle sınırlı değildir. Bu bir milli hesaplaşmadır. Bir siyasi tarih hesaplaşmasıdır.
Burada darbeciler değil işgal güçleri yargılanıyor
Selçuklu’dan bu yana akan tarihe müdahale edenlerle, o tarihi sürekliliği ayakta tutmaya çalışanların mücadelesidir. Osmanlı’nın yıkılmasından sonra yeniden dirilmeye çalışan bir milletle, dünyayı o milletin başına yıkmaya çalışanların mücadelesidir.
Çünkü o davada, benzer davalarda sadece darbeciler yargılanmıyor, işgal güçleri yargılanıyor, onların Türkiye içindeki tetikçileri yargılanıyor, vatan hainleri yargılanıyor, Batılı istihbarat teşkilatları adına “Türkiye cephesi” açanlar yargılanıyor. Bu aynı zamanda bir askeri davadır, vatana ihanet davasıdır.
FETÖ ile mücadeleyi fırsat kapısına dönüştürenler..
15 Temmuz gecesi İstanbul sokaklarında verilen mücadele, kırk yıldır Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinin her karış toprağında verilen mücadele bugün mahkeme salonlarında devam etmektedir.
FETÖ ile mücadeleyi bir çıkar, kazanç, fırsat kapısına dönüştürenler de, bizim için, milletimiz için, ülkemiz için, siyasi geleneğimiz için vatan hainleri hükmündedir ve bu suç, bir gün gelecek onları da ihanet fotoğrafına yerleştirecektir.
Milli mücadele hayatımızın ve ülkemizin her yerindedir. Yerli olanla yabancı istila programları ve kadroları arasındaki hesaplaşma, ölümcül, ülkemizin varoluş kavgasıdır. Sanıldığı gibi bu kavga hafiflememiş, daha da şiddetlenmektedir.
Gevşemek intihardır!
Mahkeme salonlarında, kamu kurumlarında, sosyal ve ekonomik alanlarda mücadelede yaşanacak gevşeme ülkemiz için intiharolacaktır. Bir yerde boşa çıkarsa, zayıflarsa, birilerinin istismarı ile yolundan saparsa, bütün coğrafya yeni büyük tehditlerle yüzleşirken, ülkemizin bunun altından kalkması imkansız hale gelecektir.
Çünkü mücadele ettiğimiz şey sadece FETÖ değil, arkasındaki güçlerdir. Ülkemize diz çöktürmek isteyenler onların patronlarıdır, efendileridir. Türkiye’yi rehin almak, küçük parçalara bölmek, yeniden köleleştirmek isteyenler PKK’nın da, FETÖ’nün de sahibidir.
FETÖ-PKK ortaklığı: Hani etnik sorundu?
Bugünlerde güney sınırlarımıza yığınak yapan, yüzlerce kilometrelik cephe oluşturmaya başlayan, yarının büyük saldırısının hazırlıklarını yapan ABD’dir, Avrupa’dır, İsrail’dir.
Bu mahkemeler neden önemli, neden milli mücadele biliyor musunuz? Çokuluslu işgal planlarının Türkiye’deki bir ayağının kesilmesi anlamına geliyor da ondan. Onlarca yıldır PKK üzerinden “Kürt meselesi” işleyen Batılı Truva atlarının, tetikçi aydınlarının asıl meselesinin Kürt meselesi olmadığını, konunun “etnik” bir tarafının bulunmadığını şimdi anladık mı?
Kimlerin kırk yıldır PKK ile yapmaya çalıştıkları başarılı olmayınca etnik olarak ağırlıklı biçimde Türk kökenlilerden oluşan FETÖ’yü devreye soktuklarını gördük mü? Meselenin Türkiye meselesi olduğunu, etnik bir tarafı bulunmadığını FETÖ-PKK dayanışmasında izlemedik mi?
İkinci dalga saldırı hazırlığı yapıyorlar!
Ama daha durun!
FETÖ saldırıları durdurulmuş olabilir. Bu konudaki milli hassasiyet, mücadele, duyarlılık her tehdidi ortadan kaldırmıyor. Türkiye içindeki müttefiklerini kaybedenler, güneyimizde yepyeni bir tehdit inşa ediyorlar. “İkinci dalga” saldırının hazırlıklarını yapıyorlar. PKK üzerinden, terör üzerinden Suriye sınırı boyunca yeni cephekuruyorlar. Aylardır yapılan yüzlerce TIR silah sevkiyatı Suriye ile sınırlı değil.
Kuzey Irak’tan Akdeniz’e bir harita çiziyorlar, bütün bu bölgeyi Türkiye ve coğrafyayı paramparça edecek garnizona dönüştürüyorlar. PKK’yı “etnik” bir mesele gibi bize yutturanlar, bunu da öyle yutturuyor ve maalesef bazılarımız buna inanıyor.
İkinci 15 Temmuz Güney’den gelecek
Açık ve net bir şekilde not edelim, tarihe kayıt düşelim: Bu silahlar Türkiye Cephesi’ni açmak içindir. “Üçüncü Cephe”yi açmak içindir. O silahlar, Suriye’deki harita oluşur oluşmaz Türkiye’ye saldırı içindir.
Bu yüzden yığınak devam edecektir. Bu projeyi yürütenler de, FETÖ üzerinden Türkiye’ye saldıranlar da aynı güçlerdir. 15 Temmuz’da FETÖ’yü ülkemize saldırtan ABD ve ortakları, bu sefer saldırıyı güneyden, Suriye’nin kuzeyinden yapacak. İkinci 15 Temmuzplanıdır bu.
İki yıldır bu tehdit üzerine yazılar yazıyorum. Bugüne değil, yarına işaret ediyorum. Varolana değil yaklaşana dikkat çekmeye çalışıyorum. En az FETÖ duyarlılığı kadar bir kamuoyu hassasiyeti bu alana yönlendirilmelidir.
FETÖ yerine içerideki yeni ortakları kimler?
Unutmayın; her işgal, her saldırı içeride ihanet edecek kadrolarla yürütülür. “İç işgalciler”le yürütülür. Güneyden yaklaşan yeni işgal girişiminin, tehdidin Türkiye içinde ortakları yok mudur?
Can alıcı soru budur: FETÖ’den sonra bu ülkede kimlerle ortaklık kurdular? FETÖ yerine kimleri ikame ettiler? PKK bir dış tehdittir, bu planda PKK ile birlikte içeride kim iş yürütecek? Yeni 15 Temmuz’un “iç işgalciler”i kimler olacak?
Türkiye’yi kimler tuzağa çekiyor?
Suriye’nin kuzeyinde oluşturulan işgalin, İran sınırından Akdeniz’e ulaştırılan haritanın, yüzlerce kilometrelik yeni cephenin içerideki ortakları kim?
Tehdit bu kadar büyürken, yaklaşırken, yarın şehirlerimizi kana sulayacak silahlar Türkiye için hazırlanırken bir şey yapmıyor, yapamıyor oluşumuz çaresizliğimizden mi, imkansızlığımızdan mı yoksa içeride birilerinin Türkiye’yi oyalamasından mı?
Bu tehdit 15 Temmuz’dan bile büyüktür. Varsa bu ihanet 15 Temmuz’dan bile büyüktür. Çünkü bu seferki saldırı doğrudan bir saldırı olacak, planın patronları açıktan cephede yer alacaktır! Türkiye için yeni ve yakın tehlike budur!
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021