İbrahim Karagül
Amerika’dan Avrupa’ya, Ortadoğu ve Güney Asya’dan Rusya ve Asya-Pasifik bölgesine kadar küresel güç denklemi altüst olmuştur. Artık hiç bir ilke, fırsat, ideal, ulus üstü değer ya da düzenleme yerli yerinde değildir, etkili değildir. İnsanlık tarihinin en keskin virajlarından birini yaşıyoruz. İki dünya savaşı öncesi ortamı daha fazlasıyla yaşıyoruz, görüyoruz.
Tanık olduğunuz küçük çaplı tartışmalar, çatışmalar, krizler, terör üzerinden operasyonlar, finansal kapışmalar, ülkelerin olağanüstü savunma hazırlıkları, devletin merkez iktidar alanını güçlendirme çabaları, anormal güç arayışları, kararlı ve öfkeli milli bütünlük mesajları, toplumsal dayanışmaya dönük yoğun çabaların hiç biri birbirinden bağımsız değildir.
Tarihte görülmemiş bir hesaplaşma yaklaşıyor
Bunların tamamı dünyayı bekleyen bir büyük tehlikeye hazırlık çabalarıdır. Tam anlamıyla küresel hesaplaşma, bozgun, fırtına yaşanıyor ve bu büyük bir savaşın ön işaretleridir. Türkiye dahil, kendini bilen her ülke, her millet böyle bir teyakkuz halindedir.
Önümüzdeki yakın dönemde ne ile karşılaşacağımız, dünyanın nasıl bir yere sürükleneceği kestirilememektedir. Ancak bugünkü küçük çatışmaların çok büyük bir hesaplaşmanın parçası olduğunu, o büyük hesaplaşmanın hızla yaklaştığını artık biliyoruz.
Artık hiçbir bölgesel dayanışma, hiçbir geleneksel ittifak halkası, hiçbir ülkenin “sınırsız” görülen gücü, olağanüstü bir değişim yaşanmadan, dünyayı bir ayarda tutamaz, tutamayacaktır. Atlantik ittifakının kibirli güçleri, eski iktidar tekelini ellerinde bulunduran ülkeler bu gücü, imkanı kaybedecektir ve hızla kaybetmektedir. Kaybederken de bütün dünyayı felakete sürüklemenin hazırlıklarını yapmaktadır.
Batı, sarsıcı bir yenilgi, kaybediş yaşayacaktır
Latin Amerika’dan Asya’ya ve Afrika’ya kadar bütün ülkeler, işte bu yüzyılların soyguncu gücünü bertaraf etmek için hizalanmakta, kendi aralarında yakınlaşmakta, arayışlara girmektedir. Her ne kadar iki dünya savaşı öncesini andırıyorsa da bu sefer, küresel güç haritası çok köklü bir değişim hızını yakalamıştır ve yeni büyük krizin sonuçları iki dünya savaşı sonrası gibi olmayacaktır.
Batı, sarsıcı bir yenilgi, kaybediş yaşayabilir. Çünkü dünyanın bütün ulusları, Batılı ülkelerin yol açtığı acıları tatmıştır. Milletlerin hafızaları bunu hala hissetmektedir, bir şekilde Batı’nın küresel hakimiyetinin sona ermesi konusunda hemfikirdir. Çin’den Rusya’ya, Türkiye’den Endonezya’ya, Orta Amerika’dan Güney Amerika’ya, Afrika’nın bütün köşelerine kadar Batı’nın soygun, yağma, katliam, sömürü izleri sinmiştir.
Türkiye “yeni” dünyanın öncü ülkelerinden olacak
Son otuz yılda Müslüman dünyaya yönelen bu yıkım, milyonlarca insanın ölümüne, şehirlerin yok edilmesine, ülkelerin parçalanmasına yol açmıştır. Bu yüzden Çin’deki Batı karşıtlığı ile Türkiye’de yaşananların, Afrika’daki çaresizlik ile Müslüman dünyadaki öfkenin bir yerlerde buluştuğu, kesiştiği bir gerçektir.
İşte Türkiye, tam da böyle bir mücadelenin içindedir. Büyük küresel kırılmanın tam merkezindedir. Bu, sadece Türkiye jeopolitiği ile, davası ile, güç arayışı ile, kendini koruma çabasıyla sınırlı değildir. Türkiye’nin hesaplaşması, küresel ölçekte güç kaymasının en sıcak cephesidir.
Türkiye’ye yönelen tehditler de, müttefiklerden gelen tacizler de, Anadolu’daki dayanışma da, devlet dilinin değişmesi de, coğrafya algısının değişmesi de bu büyük küresel hesaplaşmaya ayarlıdır. Atlantik eksenin tam merkezinde iken, Batı’nın coğrafyamıza yönelttiği büyük istilaya karşı köklü direnişe ev sahipliği yapması Türkiye’yi bundan sonra şekillenecek dünyanın öncü ülkelerinden biri yapma ihtimali oldukça güçlüdür.
Türkiye, ABD’nin en büyük oyununu Afrin’de bozuyor
Bu yüzden Afrin harekatı sadece bir terör operasyonu değildir. Çok daha büyük bir hesabın parçasıdır. Çok daha büyük bir tehdidi ortadan kaldırma girişimidir. Çok büyük bir oyunu bozma mücadelesidir. ABD ve yakın müttefiklerinin coğrafyayı paramparça etme, Türkiye’yi vurma hatta imha etme, Müslüman dünyayı tarih dışına itme planlarına karşı topyekun direniştir. Biz buna vatan savunması, Milli Mücadele, “Acımasız Direniş” diyoruz. Afrin operasyonunun çok ötesinden bir gerçeklikten hareket ediyoruz.
Suriye bütün bölge için bir düğümdü. O düğümü çözmek kolay ama tekrar düğümlemek imkansıza yakındı. Düğüm çözüldü ve Suriye bir dünya savaşının ana merkezi oldu. Bütün ülkeler ve güçler, kozlarını burada paylaşıyor artık. Baltıklar’daki sorun da, Kafkaslar’daki sorun da burada çözülüyor artık. Dostlar da düşmanlar da burada boy gösteriyor. Suriye ve Doğu Akdeniz, geleceğin en fırtınalı bölgeleri olmaya devam edecektir ve asıl fırtına daha gelmemiştir.
Suriye 11 Eylül’den çok daha sarsıcı sonuçlara yol açacak
Bu yönüyle Suriye savaşı, 11 Eylül saldırılarından bile derin izler bırakacak, ondan çok daha büyük küresel güç kaymalarına yol açacaktır. Daha şimdiden ABD ile Türkiye arasındaki ilişkileri koparmayı başarmıştır. ABD Suriye üzerinden Türkiye’ye saldırırken Türkiye de ilk kez böylesine güçlü bir milli eksene oturmuş, ABD tehditleri yüzünden kendi gerçeğini keşfetmiş, durduğu yeri normalleştirmiştir.
Afrin’den Münbiç’e, Fırat’ın doğusundan İran sınırına kadar olan her yer Türkiye için öncelikli güvenlik kuşağıdır. Bu aşamadan sonra ABD telkin ve önerilerinin bu ülkede karşılığı olmayacaktır. O tehlike tanımlanmış, ne yapılması gerektiği belirginleşmiştir.
Savunma hattımız Haçlı Savaşları kadar derinlikten beslenmektedir
Ülkemizin savunma arayışlarıyla, dünyanın Batı’nın nüfuz alanını daraltma girişimleri birbirine paraleldir. Bu hesaplaşma önümüzdeki dönemde Suriye ve Irak’ın çevresi üzerinden dünyanın bütün güçlerinin katıldığı bir kapışmaya dönüşebilir. Türkiye bugün bu önlemleri almazsa işte o gün mahvını yaşayabilir.
Doğru yoldayız. PKK ve başka örgütlerde bizi vuranlar kendi müttefiklerimizdir. ABD’dir, Avrupa’dır. Böyle olunca da savunma hattımız Haçlı Savaşları kadar bir derinlikten beslenmektedir. Birinci Dünya Savaşı’ndan, Çanakkale’den, İstiklal Savaşı’ndan beslenmektedir. Ülkemizin böylesine ayağa kalkması, harekete geçmesi, ABD ve yakın müttefiklerinin en büyük kaybı olacak, onlar bütün coğrafyayı kaybedecekler, ellerinde sadece terör örgütleri kalacaktır. Bu örgütler üzerinden de bölgede hiçbir tasarruf yapamayacakları bilinmektedir. Bu yönüyle Suriye’deki Amerikan varlığı alay konusudur.
Batı bu sefer en ağır kaybını yaşayacak
Doğu’nun ve Batı’nın çatışma yeridir Suriye. Batı’nın bölgedeki müttefiki, silahı PKK iken düşmanları bu coğrafyadan yaşayan milletlerin tamamıdır. Coğrafyayı karşısına alan ABD kaybedecektir. Bu, Osmanlı sonrası bölgeyi dizayn eden Batı için tarihin en ağır kaybı olabilir. Çünkü bu savaşı kazanamazlar.
Bir süre sonra, bugün ABD-İsrail eksenine demir atan ülkeler de karşılarına geçecektir. ABD de Avrupa da bölgedeki kitleleri yönetme güçlerini kaybetmişlerdir. Kitleleri kaybedenler, eskisi gibi yönetici elitlerle bu ülkeleri kontrol etme güçlerini de hızla yitiriyorlar.
Biz aslında Afrin’de bütün coğrafyayı savunuyoruz
Afrin diyerek küçümsemeyin. Burada çok büyük, çokuluslu bir hesaplaşma yaşanıyor. Burada hem Türkiye’nin hem bütün bölgenin savunması yapılıyor. Burada hem Suriye’nin hem Türkiye’nin geleceği kurtarılıyor. Burada Batı’nın son kalesi devriliyor.
Çünkü onlar daha şimdiden Ortadoğu’nun kuzeyini kaybettiler ve güneye çekildiler. Bir süre sonra, Kuzey’deki tek bölge kalan Suriye’nin kuzeyinden de çekilecekler. Buna mecburlar… Küresel güç hesaplaşmasının en çetin cephesi güneyimizde şekillendi. Herkes Afrin meselesini böyle görmeli, böyle anlamalı.
Türkiye, öyle bir ülke ki, çöküşü de, yükselişi de dünyayı sarsar, güç haritalarını alt üst eder. Hangi tarafa yaslansa diğer taraf kaybeder. İşte şimdi, Türkiye’nin aldığı pozisyon, başlattığı savunma, yeni bir kırılmaya yol açacak.
Dünyanın savunma hattı Türkiye’ye göre kuruluyor
Eğer dünya Suriye ve çevresinde tarihin en büyük hesaplaşmasına girişecekse, saflar Türkiye’nin başlattığı bu yeni savunma hattına göre şekillenecektir. Dolayısıyla dostlarımızı da, düşmanlarımızı da, kendimizi de, coğrafya algımızı da yeniden tanımlama zamanıdır ve bugün bu yapılıyor.
Tarih değiştirecek bir hamle bu. Çok yakın gelecekte sadece bizim coğrafya değil, dünyanın genelinde bambaşka bir harita ile karşılaşacağız. Tarihin en büyük değişikliklerine doğru hızla ilerliyoruz. Ve bu çok hızlı gelişecek. Kısa zamanda büyük değişimlere neden olacak. Biz buna şimdiden hazırlanıyoruz işte.. Fırat Kalkanı ile, Afrin operasyonu ile Fırat’ın doğusunda yapacaklarımız ile..
Biz yükseliş dönemindeyiz, unutmayın..
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021