İbrahim Karagül
Zor oyunu bozar. Türkiye’nin Fırat Kalkanı ve Afrin operasyonu, ABD ve müttefiklerinin Suriye planlarını altüst etti. Bu iki operasyon yapılmamış olsaydı, İran sınırından Akdeniz’e kadar bir terör kuşağı oluşmuş, Türkiye kuşatılmış, coğrafyadan yalıtılmış olacaktı. Ardından Anadolu içlerine saldırılar başlayacaktı.
Şimdi Münbiç’i de verip Doğu’daki PKK varlığını koruma, Fırat’ın Doğu’sunu sağlama almaya dönük bir hesap var. Ama bu bizim için asla kabul edilebilir bir durum değildir. Ya da bu bizim boyun eğmek zorunda olduğumuz bir yaklaşım değildir, olamaz. Fırat’ın doğusuna sessiz kalırsak, İran sınırına kadar bütün güney kuşağındaki terör unsurlarını temizlemez, o bölgelerdeki yabancı unsurlara açıktan tavır almazsak, kuşatma ve imha senaryosu aynen devam edecektir.
Afrin hesapları bozdu, Koridor Güney’e kaydı
Plan üstüne plan, hesap üstüne hesap yapıyorlar. Şimdi Deyrizor’dan Golan Tepeleri’ne uzanan bir güney koridoru inşa etmeye çalışıyorlar. Suriye’yi tam ortadan ikiye bölüp güney koridorunu hayata geçirmek istiyorlar. Göstergeler bu amaçla yeni terör örgütleri kurulduğuna işaret ediyor. ABD ve İsrail, yine İslamcı kimlikli örgütler kurup yeni bir istilanın ön hazırlıklarını yapıyor.
Türkiye’nin bir müdahalesi bölgesel bütün denklemi değiştirdi. “Afrin küçüktür ama çokuluslu hesapları bozacaktır” diye yazmıştım. Bozdu da. Afrin sonrasına bakalım. Suriye’nin kuzeyindeki hesap değişti. Güney’den yeni koridor ve cephe açılması öne çıktı. İsrail Suriye’yi vurmaya, İran-İsrail, Suriye üzerinde çatışmaya, ABD ve Fransa güneyden saldırmaya, S. Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri Suriye savaşını yeniden başlatmaya ayarlı senaryoları devreye soktular.
Ama Fırat’ın doğusunu unutursak, Münbiç’le yetinirsek, Münbiç’te anlaşmayı kazanç olarak görürsek tehdit yeniden kuzeye, sınırlarımıza kayacaktır. O zaman Afrin de, Hatay da elden gidecektir. Türkiye bu hatayı asla yapmayacak, 24 Haziran seçimlerinden sonra bölge ciddi oranda hareketlenecektir.
Dünya Suriyeleşti, haberiniz var mı?
Suriye’deki güç hareketliliğine, ittifaklara ve düşmanlıklara çok dikkat edin. Dünyanın tamamında Suriye’de olan şey oluyor aslında. ABD ve İsrail, S. Arabistan ve BAE ile İran’ı bölgede dizginlemeye çalışıyor. Suriye’de olan bu çatışmadır. Zamanla Lübnan’da aynısı olacak, Lübnan cephesi de açılacaktır. İran’la nükleer anlaşmanın iptali bu amaçla yapılmıştır. ABD-İsrail hattı ile Çin-Rusya-Merkez Avrupa hattı arasında var olan derin çatlak, çatışma, bu kararla alabildiğine tehlikeli bir hale gelmiştir.
Almanya, ABD ambargosunu tanımamış, Çin ve İran’la beraber çalışmaya karar vermiş, Türkiye zaten ABD ile arasındaki mesafenin açılmasına bilinci olarak rıza göstermiş, Avusturya Başbakanı, “ABD artık güvenilir bir müttefik değil” açıklaması yapmış, hemen bütün Avrupa, ABD’nin kararına kaşı çıkmış, bir ABD-Avrupa ayrışması belirginleşmiştir.
Bugün Suriye’deki cepheleşme nasılsa küresel ölçekte cepheleşme de aynısıdır. Giderek daha da aynileşecektir. Dolayısıyla bugün dünyanın her yeri bir Suriye olmuştur. Birçoğumuz farkında bile değil ama bölgeler, dünyanın hemen her siyasi/askeri çevresi Suriyeleşmiştir.
Yalnız ve tehlikeli ABD, öncelikli tehdit haline geldi
Çin, Rusya, Türkiye, merkez Avrupa, Latin Amerika, Asya-Pasifik bölgesinin büyük bölümü, Güneydoğu Asya, Türkiye’den Endonezya’ya uzanan kuşak ABD karşıtı olmuştur. “Türkiye yalnızlaştı” diyenlerin öncelikle bu yalnızlaşmaya bakması gerekmektedir. Yalnızlaşan ABD’dir ve bu çok daha hızlanacaktır.
Çünkü ABD’nin bu gezegende hemen her ülkeye, millete bir şekilde zararı dokunmuştur. Yalnızlaştıkça agresifleşmekte olan ABD dünya için en öncelikli tehdit haline gelmiştir. Birçok ülke, güç, çevre, ittifak, bu gücün büyük bir yıkıma neden olmadan nasıl tasfiye olacağı üzerine kafa yormaktadır. Zira dünyada var olan bölgesel ve küresel sorunların ezici çoğunluğu ABD’nin varlık ve eyleminden kaynaklanmaktadır.
Merkel’in daveti, Almanya alarmda: Güç oynaklığı tehlikeli noktalarda..
Yeni oluşan küresel güç haritasına dikkat etmeliyiz. Batı’nın, ABD’nin gerilediğini, Batı için tarihin sonunun geldiğini artık biliyoruz. Öyleyse dünyanın geleceği de, bölgemizin geleceği de nasıl şekillenecek, ezberlerimizden kurtulup bunları öğrenmeye çalışmalıyız.
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in 24 Haziran seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı davet etmesi, bir acil duruma işaret etmektedir. Türkiye’de seçim sonuçlarından şüphe duymayan Almanya, aslında çok daha geniş, küresel ölçekte bir güç oynaklığının paniğini yaşamaktadır. S. Arabistan, Alman firmalarına yasak koydu. Berlin, Rusya ve Çin ekseni ile hareket etmeye başladı. Türkiye’nin Rusya ve İran’la Suriye üzerinde yürüttüğü ortaklık ile Almanya’nın yeni pozisyonu birbiriyle örtüşüyor. Erdoğan’a yönelik davetin esas meselesi budur.
ABD’ye karşı küresel cephe biçimleniyor..
Daha net bir şey söyleyeyim. Aslında bütün dünya ABD’ye karşı teyakkuza geçiyor. Yalnızlaşan, tehlikeli bir hale gelen, devlet ehliyetinin ve akilliğinin çok ötesinde marjinal tavırlar sergilemeye çalışan, hızla daha da dengesizleşen ABD’ye karşı bir küresel cephe inşa ediliyor sanki.
ABD ile hareket eden her ülke kaybediyor. Bu temel algılama, birçok ülkeyi ABD ekseninden uzaklaştırdı. Bu çerçevede, Suriye’de ABD ile hareket edenler kaybedecektir. Deyrizor’dan Golan’a koridor açmaya çalışanlar kaybedecektir. PKK üzerinden alan genişlemesi çalışmaları yapanlar kaybedecektir.
Suriye’ye çok iyi bakalım. Dünya, Suriyeleşirken küresel güç haritası her ülkenin Suriye’de aldığı pozisyona göre biçimleniyor. Türkiye için en acil seferberlik, 24 Haziran’dan hemen sonra Fırat’ın doğusuna yönelmektir. Türkiye, Suriye’de ne kadar varlığını artırırsa küresel ölçekte de öyle olacaktır. Bu arada BAE’nin fonladığı ve Arap dünyasını kapsayan bir Türkiye karşıtlığı dalgası oluşturulmak isteniyor. Çok yakında bu proje de çökecektir.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021