İbrahim Karagül
Türkiye, YPG’yi terör örgütü olarak tanımadığı, konuya ilişkin belgeyi onaylamadığı için NATO’nun Baltıklar ve Doğu Avrupa’daki savunma planını bloke etti. 4 Aralık Londra Zirvesi öncesi bu restleşmenin temelinde, Barış Pınarı Harekatı’nda ittifakın Türkiye’ye tehditler savurması, üyesini koruma yerine onunla savaşanlara destek vermesi var.
Avrupa’da panik başladı. Bu, Rusya tehdidiyle yüzleşen AB ülkeleri ve İngiltere için bir kabustu. Tabii Baltık ülkeleri için de. Mülteci meselesinin dışında Avrupa’nın savunma açıkları Türkiye’nin bir hareketi ile açığa, ortaya serildi.
BİR KEZ AVRUPA’NIN ZAAFLARINA BAKALIM.
Hep Türkiye’yi tartışmakla olmaz. Biraz da Avrupa’yı tartışalım, zaaflarına, açmazlarına bakalım şimdi. Öyle havalı havalı, tepeden tepeden Türkiye’ye ayar vermekle, buyruklar vermekle, tehditlerle, şantajlarla olmuyor. Biraz da kendi sorunlarıyla yüzleşsinler şimdi.
Öyle Türkiye içinde bir takım çevreleri demokrasi ve özgürlük söylemleriyle kekleyip sahaya sürmekle olmuyor, biraz da Avrupa’nın açmazlarıyla, gerçekleriyle yüzleşelim şimdi.
‘BALTIK’LARDAN AKDENİZ’E UZANAN AYRIŞMA, CEPHE.
‘Baltık’lardan Doğu Avrupa’dan Ege’ye, Akdeniz’e inen o Kuzey-Güney Hattı’nda nasıl bir ayrışma yaşanıyor, nasıl bir cephe biçimleniyor, Avrupa Birliği’nin dağılma tartışmalarıyla bu güvenlik endişeleri nasıl birbirini besliyor, biraz o taraflara bakalım şimdi.
Reuters’ın geçtiği haber önce manipülasyon sanıldı. Çünkü ajans bir süredir Türkiye’nin aleyhine asılsız haberlere çokça yer vermeye başlamıştı.
MERKEL: AVRUPA KENDİNİ SAVUNAMAZ, TÜRKİYE BİZE LAZIM!
Ama gün içinde Avrupa medyasında ve siyasi çevrelerinde konu açıktan tartışılmaya başlandı. “Erdoğan NATO’ya şantaj yapıyor” diyenler çıktı.
Almanya Başbakanı Anrgela Merkel; “Türkiye jeostratejik öneme sahip bir ülke. NATO üyesi kalmalı. Bu konuda çaba harcamamız lazım. Çevremizde yangın olduğunda ABD artık sorumluluk almıyor. Avrupa kendini tek başına savunamaz” diye açıklama yaptı.
TÜRKİYE İLE SAVAŞAN HER ÖRGÜTE DESTEK VERDİLER
Hatırlayalım:
Türkiye, kırk yıldır devam eden terör saldırılarında ve son olarak Suriye’den gelen bütün tehditlerde NATO tarafından yalnız bırakıldı. Üye ülkeler, PKK/YPG’ye açıktan destek verdi.
ABD öncülüğünde bir grup ülke, yüzlerce kilometre boyunca Türkiye sınırında cepheler kurdu, binlerce TIR, yüzlerce kargo uçağı silah ve mühimmatı PKK/YPG’ye aktardı.
NATO üyeleri Türkiye ile savaşan FETÖ üzerinden darbe ve iç savaş girişimlerine açıktan destek verdi. Başaramayıp Türkiye dışında kaçanlara kucak açtı, korumaya aldı.
NATO TÜRKİYE İÇİN EN BÜYÜK TEHDİT OLDU, ÖRTÜLÜ BİR SAVAŞ VAR.
Aynı üyeler Ege’de, Akdeniz’de, Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi çevrelemeye, kuşatmaya, köşeye sıkıştırmaya çalıştı. Üyesi olduğumuz NATO dolaylı ve örtülü biçimde “Türkiye ile savaşır” oldu.
Evet, bu örgüt Avrupa savunması için kurulmuştu. Türkiye, ittifak içinde ikinci büyük askeri güce sahipti, yükümlülüklerini yerine getiriyordu. Ama her fırsatta ittifak tarafından yalnız bırakılıyordu. Son dönemlerde bu yalnız bırakılma düşmanlığa döner olmuştu.
BARIŞ PINARI HER ŞEYİ AÇIK ETTİ. DİZ ÇÖKÜP YALVARACAK MIYDIK!
Barış Pınarı Harekatı, NATO üyelerinin Türkiye ajandasını hiçbir şüpheye yer ver vermeden ortaya koydu. Türkiye’nin dostu değillerdi. Bunu kendi davranış ve tavırlarıyla ilan ediyorlardı. Kendi üyelerine karşı terör örgütlerine destek vererek, ittifak içinde Türkiye karşıtı bir cephe kurarak gösteriyorlardı.
Türkiye ne yapacaktı? Yalvaracak mıydı? El açıp dilenecek miydi? Diz mi çökecekti? Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un “beyin ölümü gerçekleşti” dediği, ABD’nin “artık bizim için bir yük” dediği Atlantik ekseni çöküyorken Türkiye enkazın altında mı kalacaktı?
ABD VE NATO ELİYLE TÜRKİYE’Yİ DÖVENLER..
Artık öyle bir Türkiye yok. Bir daha da olmayacak. Dünya yeniden kuruluyor, güç haritaları hızla yer değiştiriyor, Atlantik Ekseni’nin münhasır küresel hakimiyeti sona eriyor, yeni ittifak halkaları oluşuyor.
Ekonomik ve siyasi güç Doğu’ya kayıyor. Batı yüzlerce yıl sonra ilk kez karşısında devasa güçler görüyor, küresel hesaplaşma Batı’nın eksenini dağıtıyor.
Ama içimizdeki bazıları hala bu çevrelerden iktidar devşirmeye, Türkiye’yi ABD ve NATO eliyle dövmeye, bir siyasi körlük oluşturup hepimizi kör bir bağımlılığa mahkum etmeye devam ediyor.
“ABD, NATO TÜRKİYE’Yİ VURSA” DİYE UMUTLA BEKLEYENLER VAR BU ÜLKEDE..
ABD terör örgütleriyle Türkiye’yi vururken, FETÖ ile darbe tezgahlarken, ülkemizin kendini savunma refleksinin harekete geçmesiyle yaşanan sürtüşmeyi sevinçle karşılayan, “ABD ambargo uygulayacak, Erdoğan’ı devirecek, Türkiye’yi hizaya sokacak” diye umutla bekleyenler şimdi hep birlikte NATO sözcüsü kesilecek.
Korku senaryoları üretecekler. Kabus senaryoları işleyecekler. “Türkiye şimdi bitti” diyecekler. Ama Batı’nın kendi içinde ayrışmasına, Avrupa’nın zayıflıklarına, çaresizliklerine hiç değinemeyecekler.
ABD’den daha Amerikancı, Avrupa’dan daha AB’ci oldukları gibi, NATO’den çok NATO’cu olup ittifak adına kendi ülkelerini tehdit edecekler. Köşelerde, TV ekranlarında Türkiye’ye verip veriştirecekler.
TÜRKİYE AVRUPA’NIN PARALI ASKERİ DEĞİL...
Bunları yaparken bir kez olsun Avrupa’nın yanlışlarından, açmazlarından, sorunlarından, zaaflarından söz etmezler.
Avrupa ‘Baltık’larda, Doğu Avrupa’da Rusya karşısında tir tir titriyor. Aynı zamanda kendi içinde bölünüyor, ayrışıyor. Merkel’in paniği son derece gerçekçi.
Mülteci meselesinde “Kapıları açarız” tehdidinden sonra NATO üzerinden verilen bu mesaj, Avrupa’nın zayıflığını, Türkiye’nin gücünü gösteriyor. Eski Türkiye adına, ABD ve AB adına konuşanlar tabii ki bunu görmeyecek, kabul etmeyecek, ezberleri tekrarlamaya devam edecek.
Ama şu bilinmeli: Türkiye hiçbir ülkenin ileri karakolu, savunma üssü değil. Onlar bizi vuracak, biz onları savunacağız öyle mi? Öyle bir dünya kalmadı. Avrupa da, içerideki uzantıları da bunu anlamalı.
Anlamak zorunda kalacaklar…
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021