İbrahim Kiras
Meşhur laftır… İki şey halkın gözü önünde yapılmaz: Sosis ve politika. Çünkü her ikisinin de yapılış şekli normal insanlar için rahatsız edicidir. Sosisi anladık da siyasetin mutfak bölümü niye mide bulandırıcı olsun? Şundan: Siyasetçi de sizin benim gibi bir insan. Duyguları var, zaafları var, hırsları var… Ancak korkularını cesaret, bencilliğini fedakarlık, kendi çıkarını vatanseverlik olarak göstermek zorunda. Yoksa hiçbirimiz oy vermeyiz cesur, kararlı, fedakar vs. olmayan birine. Bu kadar basit.
Dolayısıyla kişisel hesapların, dar grup çıkarlarının, makam mevki pazarlıklarının mümkün olduğunca tenha ortamlarda konuşulması, dışarıdan işitilmemesi gerekir.
Siyasetçiler genellikle bu kurala uygun hareket ediyorlar tabii. Ancak son dönemde alışık olmadığımız birtakım değişik manzaralar da gözümüze çarpar oldu. Görüyoruz ki kimi siyasetçilerimiz kendi aralarında konuşmaları gereken bazı ciddi konulara ilişkin tartışmaları kamuoyuna yönelik şekilde yani halkın gözü önünde yapıyorlar.
Bunun en kötü örneklerine cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde şahitlik ettik. Al takke ver külah pazarlıklar alenen sergilendi. Daha da kötüsü, Millet İttifakı üyeleri kendi aday adaylarını masaya getirip ortaklarıyla açık açık müzakere etmek yerine birbirlerine medya üzerinden üstü kapalı veya açık mesajlar vererek süreci yönetmeye çalıştılar. Sonra muhalefetin cumhurbaşkanı adayına karşı muhalefet blokunun kendi içinde yıpratma kampanyaları gerçekleştirildi.
Şimdiyse benzer bir manzara Cumhur İttifakı cephesinde seyrediliyor. Geçen seneki seçimde ittifak bloku içinde dışarıya çok fazla hissettirilmeden bitirilen pazarlık faaliyeti bu sefer herkesin gözü önünde cereyan ediyor.
Şu bir gerçek: 2017’deki malum referandumla geçmiş olduğumuz “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” seçimde halktan yüzde 50+1 oy almayı gerektiriyor. Bu durumda adayların oylarını yüzde elliye tamamlamak için her bir oya ihtiyaçları var. Günümüz konjonktüründe ise hiçbir partinin seçmenin yarısından fazlasının desteğini alabilmesi mümkün değil. Öyleyse ittifaksız bir seçim başarısı söz konusu değil. En yüksek oyu alan parti olmak veya Mecliste çoğunluk teşkil etmek bir işe yaramıyor. İttifak halinde seçime gitmek gerekiyor. Yani, bir anlamda, eskiden seçim sonrası kurulan koalisyonlar artık seçim öncesinde oluşturulmak zorunda.
Gerçi yüzde 50+1 şartı “Nasıl olsa CHP sağ partilerle ittifak yapamaz” düşüncesiyle getirilmişti. Ya da bu ihtimal hiç akla gelmediği için “sakıncası” fark edilmemişti. Ama 2018 seçimi öncesinde Millet İttifakı’nın teşkili oyunun kurallarını değiştirdi. Cumhur İttifakı’nın kuruluşu zaruri hale geldi. İttifaklar ortaya çıkmasaydı ilk turda en çok oyu alan iki aday ikinci turda karşılaşacak ve sağ partinin adayı elini kolunu sallayarak seçimi kazanacaktı. AK Parti’nin yüzde 50+1 düzenlemesindeki mantık buydu. Bu olmayınca işler değişti. 2023 seçimlerinde ise 2018’de AK Parti ile MHP’den ibaret olan Cumhur İttifakı’nın daha da genişlemesi mecburiyeti doğdu. BBP, Hüda Par, Yeniden Refah ve DSP de bu ittifaka dahil edildi.
Şimdi ise yerel seçimler öncesinde muhalefet cephesinde bir ittifak yok. Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin her biri bu sefer münferiden seçimlere katılıyor. İktidarda bulunan Cumhur İttifakı ise dağılmadı.
Ancak buna rağmen en ciddi pazarlıklar bu kanatta yürüyor.
Bunun sebebi ise İstanbul ve Ankara gibi merkezler başta olmak üzere bazı seçim bölgelerinde dengelerin muhalefet lehinde olması. Özellikle İstanbul iktidar açısından sembolik veya psikolojik bir değere sahip. Geçen süreçte çok parlak bir lider figürü olarak sivrilen İmamoğlu’nu yarış dışına atabilmek ayrıca önemli.
Ne var ki bütün bunları gerçekleştirebilmenin ön şartı Cumhur İttifakının bölünmeden AK Parti adaylarını desteklemesi. Oysa cumhurbaşkanlığı seçimin yüzde 52 ile kazanan iktidarın İstanbul’daki oyu yüzde 48’de kalmıştı. Burada gösterilen adayın parıltı eksikliği ve zayıf performansı da hesaba katıldığında iş zorlaşıyor.
Geçen seçimde büyük ivme yakalayan ve bugünlerdeki kamuoyu araştırmalarında oyu yüzde beşlerin üzerinde görünen Yeniden Refah Partisi’nin desteği şart. Ancak bu seçimdeki anahtar rolünün farkında olan bu parti de pazarlığı epeyce yukarılardan açmış bulunuyor. Anadolu’da birkaç büyükşehir yanında İstanbul ve Ankara’da bazı ilçe belediyelerini isteyen Fatih Erbakan’ın bu taleplerini karşılamak birçok bakımdan iktidar partisini zora sokabilir.
Öncelikle de “Anadolu’da birkaç büyükşehir ile İstanbul ve Ankara’da bazı ilçe belediyelerini kazanan” Milli Görüşçü bir partinin AK Parti karşısında giderek güçlenen bir alternatif haline gelmesi arzu edilecek bir seçenek değil. Bu partinin esas itibarıyla AK Parti’nin küskün seçmenini çalarak büyüdüğü de düşünülürse “kırk katır mı kırk satır mı ikilemi” fark edilebilir.
Bu yüzden pazarlıkların bu derece keskin yürümesi ve alenen yapılması normal sayılabilir. Ama bu aleniyet insanların midesini rahatsız edecek dozda olmamalı.
Bir de şu var: İstanbul’da Yeniden Refah’ın tam desteği sağlansa bile iktidar partisinin Büyükşehir Belediyesini kazanması kolay değil. Son seçimden bu yana hiç oy kaybetmediğini, yerel seçimde iktidara verilen desteğin azalması kuralının bu sefer çalışmayacağı varsayılsa bile yine de yüzde 48’in üzerine yeni oylar gelmesi icap ediyor. Bunun da tek yolu DEM Parti seçmeninin oyuna dahil edilmesi.
Bununla ilgili birtakım söylentiler epeydir ortalıkta dolaşıyor olsa da net bir bilgiye sahip değiliz. Ancak son cumhurbaşkanlığı seçimini muhalefet blokunun söz konusu parti ile aynı yerde olduğu gerekçesiyle kaybettiği düşünülürse bu yolda atılacak adımların riski anlaşılabilir. Dolayısıyla böyle bir pazarlık durumu varsa bunun sosis imalatı gibi kimseye göstermeden parti mutfaklarının içinde kotarılması gerekir.
Yazarlar
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
18.09.2025
11.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
4.09.2025
30.08.2025
23.08.2025
16.08.2025
12.08.2025