İbrahim Kiras
Benim çocukluğumda Türkiye’de futbol çok seviliyordu; okul bahçelerinde, parklarda, sokak aralarında, boş arsalarda iki taşın arasını kale yapıp “top oynamak” en büyük eğlencemizdi.
Büyüklerin de bir araya geldiklerinde konuştukları konuların başında -tıpkı bugün olduğu gibi- siyaset, din ve futbol geliyordu.
Ne var ki dünya standartlarında değildi ülkemizdeki futbolun kalitesi. Galiba “konvertibilite”si olmadığı için. İçe kapalı, kendi içinde işleyen, bu yüzden dışarıdan katkı alamayan, dünyadaki teknik gelişmelerden ve taktik yeniliklerden faydalanamayan bir oyundu bizimkisi.
Sonuç olarak uluslararası müsabakalarda pek başarılı olamıyorduk. Ama “şerefli mağlubiyet”lerle övünmekten de geri kalmıyorduk. Milli maçların ertesinde gazeteler “yenildik ama ezilmedik” manşetleriyle çıkıyordu.
Bu cümleden olmak üzere, 90 dakikası bizim yarı sahada geçen bir Almanya maçını hiç unutmuyorum. Milli takım kaptanı Cemil Turan rakibin bir anlık dalgınlığından faydalanıp topu ayağına almış ve Almanya yarı sahasına geçip orada top sürmeye başlamıştı. Alman defans oyuncularından biri durumu farkedip bir koşuda kendi yarı sahasına gelerek topu Cemil’in ayağından almış ve yeniden bizim yarı sahaya götürmüştü!
Gelgelelim bugün de gözlerimin önünden gitmeyen o sahneyi izlerken hissettiğim büyük gurur hâlâ belleğimde.
***
O günlerde “40 milyon”un gururu oluyordu böylesi “başarı” kırıntıları...
Gerçi 1956’da Macaristan’ı 3-1 mağlup ettiğimiz maç efsane gibi anlatılıp dururdu ve bu “uzak hatıra” diğer benzer hikayeler gibi gururumuzu okşardı ama milli takımımızın aynı başarıyı niçin artık gösteremediği sorusu zihnimizi fazla meşgul etmezdi. Aslına bakarsanız ben de bu sorunun cevabını ancak 40 yıl sonra bulabildim: Bizde “başarı” zihinlerden ziyade duyguların konusudur.
Yakın geçmişte yaşadığımız çok büyük travmalarla ilgili belki de bu durum. Bir zamanlar üç kıtaya hükmeden devletimizden geriye bir avuç toprak kalmış olmasının yarattığı psikolojiyle.
Duygu dünyamızın bu yeni duruma alışkın olmamasının harekete geçirdiği savunma mekanizmalarıyla.
Siyasetteki “müttefiklerimiz yenildiği için biz de yenilmiş sayıldık” açıklaması futboldaki “şerefli mağlubiyet” açıklamasıyla akraba bir zihnin ürünü olsa gerektir.
Bu psikolojiden kurtulabilmiş değiliz hâlâ. Bugünlerde Amerika’ya maske gönderdik diye, İngiltere’ye solunum cihazı yardımı yaptık diye abartılı şekillerde övünmemiz de bu psikolojiyle ilgili.
Yahut IMF’e para verdik diye.
Sözgelimi kendi vatandaşımıza maske dağıtma işini becerememiş olmamız böylesi övünç konuları kadar önemli gelmiyor bize. Çünkü duygusal anlamda başarılara, daha doğrusu dünyaya gücümüzü göstermeye (daha da doğrusu gücümüzü dünyaya göstermiş olduğumuza kendimizi inandırmaya) ihtiyacımız var.
***
İsveç olayı da böyle bir örnek: Bir zamanlar Avrupa’nın hasta adamı denilen bu ülke Avrupa’dan hasta vatandaşını kurtarıyor artık!
Olay şöyle cereyan ediyor: İsveç’te yaşayan bir vatandaşımız koronavirüs şüphesiyle hastaneye kaldırılıyor. Test sonucu pozitif çıkıyor ama genel durumu iyi olduğu için hastaneye yatırılmasına gerek duyulmayarak -Türkiye’de de yapıldığı gibi- ilaçları veriliyor ve evde istirahate gönderiliyor.
Bunun üzerine hastanın kızı -bugünkü atmosferde gayet anlaşılır bir şekilde- endişeye kapılıyor ve tweetler atmaya başlıyor. Babasının hastanede tedavi edilmesi gerektiğini, Türkiye’den yardım beklediklerini söylüyor.
Bu çığlığı işiten devletimiz “hasta evde tedavi edilsin” diyen İsveçli doktorlara değil “babam hastanede yatmalı” diyen hastanın kızına hak veriyor.
Nobel Tıp ödüllerini veren İsveç’in tedavi etmekte aciz kaldığı bir Türk vatandaşını Amerikan filmlerinde görmeye alıştığımız türden bir operasyonla tam teşekküllü bir ambulans uçak göndererek ülkesine getiriyoruz.
İsveç milli takımına kendi sahasında gol atmışçasına bir gurur şimdi 80 milyonun hissettiği...
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.08.2025
7.08.2025
5.08.2025
2.08.2025
29.07.2025
24.07.2025
19.07.2025
15.07.2025
4.07.2025
26.06.2025