İbrahim Tığlı
Mısır’da dokuz genç geçtiğimiz hafta Mısır’ın cunta rejimi tarafından idam edildi. Bu idam aslında hepimizin bedenlerinin idamıdır. Diriliş ve isyan ruhumuzu öldüremeyen Batı ve onun işbirlikçi yönetimlerinin geleceğimizi ortadan kaldırmak isteyişidir.
Gençlerin haksız yere idam edilerek hukukun ve insan onurunun çiğnenmesinin üzerinden henüz birkaç gün geçmişken Avrupa liderleri Arap ve Afrikalı liderlerle buluşmak için Mısır’a geliyorlar. Amaçları adaletsizliğe, hukuksuzluğa, insanlığa karşı işlenmiş cinayetlere bir tepki verme değil elbette. Amaçları Mısır Cunta rejimine desteklerini bildirmek, yeni Ortadoğu’nun nasıl şekilleneceğine karar vermek, Avrupa, Arap ve Afrika ilişkilerini yeniden tanzim etmek.
Avrupa devletleri Mısır konusunda hiç de iyi bir sınav vermediler. Meşruiyetini halktan alan Mursi’yi askeri darbe ile deviren Sisi’ye karşı hep nezaket gösterdiler. Avrupa seyahatlerinde kırmızı halılarla karşıladılar. Obama yönetimi, liderler toplantısı sonrası akşam yemeğinde onu yanına oturtarak objektiflere “ne yaparsan yap arkandayız” mesajı verdi.
Oysaki Sisi, gücünü ve meşruiyetini askerlerden, dokuz gencin idamına karar veren sözde hukukçulardan almakta. Avrupa Birliği’nin darbenin gölgesinde meşruiyeti tartışılan seçimle devlet başkanı seçilmiş Sisi’ye karşı olan nezaketinin arkasında neler var? Paris’te öldürülen karikatüristleri dünyanın en önemli konusu haline getirip, cenazelerine katılmayan devlet başkanlarını eleştirirken 9 genci idam eden cunta rejimine karşı neden sessiz?
İslam dünyası olarak bizim en büyük eksiğimiz, kendi iç sorunlarımızı bir türlü halledemeyip ikiyüzlü Batı rejimlerinden medet ummak. Afganistan, Irak, Suriye hep bu çaresizliklerin örnekleri. Rusya’nın Afganistan’dan ayrılması ile Müslümanların eline büyük bir fırsat geçmiş, belki de ilk defa önlerinde kendi geleceklerini belirleme yolu açılmıştı. Değerlendiremedik maalesef, mücahit bildiğimiz, direnişçi kabul ettiğimiz gruplar Rusya’dan daha kanlı bir şekilde birbirlerini katlettiler. Sonra Taliban belası çıktı ve bu gruplara karşı bir savaş başlattı. Taliban ve sözde mücahit gruplar Rusya’da bir araya gelerek Afganistan’ın geleceği için kadim düşmanlarından destek istediler ve bir otel odasında beraberce namaz kıldılar. Objektiflere yansıyan o fotoğraf aslında bir utancın, bir kimliksizliğin fotoğrafıydı.
ABD, hepimizin gözüne bakarak Irak’a girdi ve yüzbinlerce masum insanı katletti. Irak’ın geleceği konusunda belirleyici oldu. Sözde Arap liderler ABD’nin yanında yer almak için kuyruk yarışına girdiler.
Suriye farklı mı? Bölge ülkeleri karşılıklı birbirlerini anlamaya çalışmak ve Esed rejimi yerine, Suriyelilerin müşterek kabul edeceği bir yönetimde anlaşmak yerine ülkenin geleceğini ABD ve Rusya’nın inisiyatifine terk ettiler. Arap liderleri sessiz bir şekilde katliamları izlemekle yetindiler.
İşgal altındaki Mısır şimdi de Arap liderleri ile Avrupa liderlerini bir araya getiriyor. Fransa’nın Libya işgalindeki rol kapma arayışına bu sefer Mısır ekleniyor. Fransa hem Mısır’ın hem Arap dünyasının geleceğinde belirleyici olmak istiyor. İslam dünyasının işgali, Napolyon’un istilası ile başlamış yaklaşık bir yüzyıl sonrada İngiltere’nin işgali ile tamamlanmıştı. Şimdi yeni bir süreç başlıyor, Sisi cuntası, Napolyon’un mirasçılarına altın bir tepsi ile yalnız Mısır’ı değil tüm Arap dünyasını sunuyor. Karşılığında ne alıyor peki? Meşru olmayan rejimlerini devam ettirmek ve Macron’un ifadesiyle İslami terörizmle(!) mücadele etmek için destek.
Avrupa Birliği ise ikiyüzlü siyasetini sürdürmeye devam ediyor. Türkiye’yi uluslararası camiada zor durumda bırakmak için teröristlerin havariliğine soyunmuş bir sözde gazeteci için kınama kararları alırken Mısır’daki hukuk dışı uygulamalara karşı yalnız ismini vermekten dahi çekinen bir Alman siyasetçinin ve İngiltere’nin belirsiz bir Mısır uyarısı ile karşılaşıyoruz.
Batı her zaman ikiyüzlü bir siyaset içeresinde oldu ve olmaya devam ediyor. Türkiye’ye yönelik baskıların arkasında da bu hesaplaşma ve iki yüzlülük siyaseti var. Batılılar yüzyıllardır İslam dünyası ile bir hesaplaşma içindeler. Bugün bu politikalarında en büyük desteği Mısır’ın cuntacı lideri Sisi’den, Suudi veliaht prensinden ve Birleşik Arap Emirliklerinden alıyorlar. İslam dünyasına bu taşeronlar kanalıyla ayar vermeye ve terbiye etmeye çalışıyorlar.
Sudan’daki Türkiye’nin girişimlerine karşı avazı çıktığı kadar bağıran Arap birliği, Fransa, İngiltere ve Almanya’nın Ortadoğu’ya yönelik yeni işgal dalgasına ses çıkarmıyor.
Avrupa ve Arap Birliği’nin bu ikiyüzlülüğüne son vermenin yolu meşruiyetini halkına dayandırmış liderlerin varlığından geçiyor. İşte bu yüzden Mısır yönetimi dokuz gencimizi idam ediyor ve liderlerin çıkmasını engellemeye çalışıyor. Dokuz gencimizin idamı İslam dünyasının geleceğinin tahakküm altına alınması içindir.
1980 darbesi öncesi Türkiye’de Müslüman aktivizm teröre hiç bulaşmadı, kardeş kavgası içinde yer almadı. Dünyayı iyi okumaya çalıştı ve gelecek için hazırlandı. Bu kitlede bazı kırılmalar yaşansa da özgür ve bağımsız ruhunu kaybetmedi. Türkiye’ye ve dünyaya yön verecek liderler yetiştirdi ve yetiştirmeye devam ediyor.
Batı’nın ikiyüzlülüğüyle mücadele etmenin ve hesaplaşmanın yolu, meşruiyetini halka dayandırmış güçlü liderlerden geçiyor. O zaman işte Mısır’da veya başka bir yerde gençlerimiz hukuksuz yere idam edilmeyecek, işte o zaman “Dünya 5’ten büyüktür” sesi daha güçlü duyulacaktır.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.02.2019
18.12.2018
13.11.2018
30.10.2018
16.10.2018
25.09.2018
18.09.2018
4.02.2018