İlhami IŞIK
Başarılı ideolojiler, kendi inançlarını doğal ve apaçık kılmayı ve onu hiç kimsenin daha farklı olabileceğini aklına bile getiremeyeceği bir şekilde, toplumun "sağduyusu" ile özdeşleştirip, mutlak hakikat olarak herkese kabul ettirme gücüyle bilinirler. İdeoloji, kendi ile toplumsal gerçeklik arasında mümkün olan en sıkı örtüşmeyi yaratarak, ikna çıtasını öyle yüksek bir yerde konumlandırır ki, artık her türlü eleştirinin can sıkıcı saldırılarından kendini rahatlıkla koruma altına alır.
Batı Demokrasisinin ideolojik ekseni de kendini "evrensellik" ve "doğallık" kavramlarıyla adeta sarmalaması ve bu kavramsal sargı ile kendini "değişmez ve sarsılmaz" sayan bir algı içindedir.
Oysa durum hiç de öyle değildir. Bir kez demokrasi ne kadar mükemmelleştirilirse mükemmelleştirilsin, kendi başına "doğru veya yanlış" ya da "iyi ya da kötü" olamaz. İyi ya da kötünün veya yanlış ya da doğrunun demokrasi ile bir bağlantısı hiç kuşkusuz var ama bu ikisi eş anlamlı değildir. Evrensel olduğu savlanan ya da hissedilen şeyin çoğu kez "doğal olduğu" düşünülüp buradan bir "iyilik", "doğruluk" haline sıçrandığı biliniyor. Her evrensel ve doğal olan şey iyi şey demek değildir; söz gelimi insanoğlundaki saldırganlık dürtüsü hem evrenseldir hem de insan doğasına uygundur ama asla iyi ve doğru bir hal değildir.
Demokrasi, demokratiklik ya da demokrat olma durumu iyi ya da kötüyü tasnif etmez. İyi ya da kötü somut pratik karakter taşıdıkları için ancak kendi somut koşullarında ve oradan doğan bilgi ile değerlendirilirler. Çünkü her bilgi sadece kendi nesnesinin bilgisidir. Somut pratik içindeki karşılıklı konumlanmamız ve bunun bir rızaya, bir iknaya dayalı olması durumu demokrasi ya da demokratiklikle izah edilir.
Demokrasi ya da demokratiklik, hayat içinde birbirimizin karşılıklı konumlarımızı belirleyen usuli bir kavramdır; esasen demokrasi usule dairdir, iyi veya kötünün, doğru ya da yanlışın özüne dair değildir. "Rıza" ve "ikna" bu durumda iki somut koşuldur. Ama bu durum, yani rıza ve ikna ile yanyana gelişimiz bizi otomatik olarak iyi şeyler yapacağımız sonucuna götürmez. Bu durum sadece doğru veya yanlış, iyi ya da kötü şeyler yapmak üzere rıza ve ikna ile yan yana geldiğimizi anlatır. Demokrat olmanız iyi ve doğruyu temsil ediyor olmanız anlamına gelmez. Tersi de doğrudur. Doğru ve iyiyi temsil etmek için illa da demokrat olmak gerekmez. Burada Galileo'yu anmakta fayda var; Galileo bir demokrat değildi ama doğruyu temsil ediyordu. Geniş bir rızaya dayalı yanlış bir kavrayışa karşı doğruyu temsil etmek Galileo'yu demokrat yapamazdı. Çünkü bu doğru, birlikte üretilmiş, kollektif bir bilgi değildi, o nedenle demokratik olamazdı, ama eşyanın tabiatına uygun olduğu için de doğruydu. Doğru, sadece demokrat olanların tekelindeki bir araçsallık değil, irade dışında şekillenen hakikatlerin verili bilgisidir. Hepsi bu. Gerisi gereksiz yüceltmeler ve içi boş parlak laflardan ibaret.
İnsanlık tarihi düşünüldüğünde uygarlaşma manasında doğru işler yapma ihtimalini potansiyel olarak en fazla taşıyan usul, hiç şüphesiz yine demokrasidir ve yine demokratik davranış yöntemleridir. Bu saf iyilik hali düşünüldüğünde sadece bir hak teslimi olur ve bu hakkı da teslim etmek lazım gelir.
Seçilmiş bir iradenin darbe yoluyla işbaşından uzaklaştırılması kötüyü temsil eder ve yanlıştır. Aynı şekilde ne pahasına olursa olsun seçilmiş bir iradeyi darbecilerden korumak da iyi olma halini temsil eder ve doğrudur. 15 Temmuz eylemi, seçilmiş iradeyi sahiplenip onu koruma arzusuna dayandığı için de “özgür irade” ile “özgür insanların” demokrasiyi doğrudan temsil etmiş olmaları, bu eylemi "doğrudan demokrasinin nadir olgularından" biri haline getirir. Bunun gerçek anlamı budur. Çünkü darbeciler halkın temsilcilerini bir bakıma kuşatmayı başarmış, aralarındaki rutin ilişkiye kısa süreliğine son verme başarısı göstermişlerdi. Halk seçilmiş temsilcilerinin direniş çağrısından çok önce meydanlara inerek, hayatını dolayısıyla kendi usullerini koruma altına almak için darbecilerin karşısına dikildi.
En gelişmiş demokrasinin bile nihayet “temsili” bir demokrasi olduğu düşünüldüğünde, 15 Temmuz, gerçek bir doğrudan demokrasi deneyimidir. 15 Temmuz’un Türkiye modernleşmesine, Türkiye demokrasisine ve Türkiye siyasal yaşamına, eylemli olarak, dahil ettiği olgu işte budur. Bu durumu idrak etmeden artık Türkiye'de siyaset yapılamaz. Çünkü Türkiye, 15 Temmuz’da gerçek dışsal bir düşmana karşı değil, TSK üniforması giymiş gerçek bir iç düşmana karşı demokrasiyi korudu ve içselleştirdi. Ölümü göze almaktan daha büyük bir içselleştirme olamaz. Nokta!
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025