İlhami IŞIK
Bilimsel olduğu varsayılan bir akıl yürütme biçimine göre, “akıl; hayatı, gücümüzün en iyi şekilde çıkarlarımızı koruyabilmesi için, en verimli oranda, geçici olarak parçalara ayırma tarzımızdır.” Daha iyi bir hayat yaşamak için, hayatın bütün sorunlarını total bir potada toplayıp tek şeymiş gibi karşılamaz, onları yönetebileceğimiz kıvama getirecek şekilde parçalara ayırırız. Bu durumda ve bu anlamda akıl, hayatın birtakım pragmatik amaçlar için hazırlanması ve düzenlenmesinden öte bir şey değildir ve dolayısıyla onun ürünü olan “fikirlerin” de geçerliliği ve doğruluğu “hakikat manasında” bundan daha fazlası olamaz.
Burada esasen geçici olarak parçalara ayırdığınız aklımız ya da gücümüz değil, bizzati hayatın kendisidir. Aklımızı ve gücümüzü hayatla orantılı hale getirmiyoruz, tam tersine aklımız ve gücümüzle çıkarlarımızı en iyi şekilde temsil edecek oranda, hayatı parçalara bölüyoruz. İsteklerimizi, arzularımızı başka türlü rasyonel hale getirmek hem çok maliyetli bir iştir, hem de eleştirel düşünce yeteneğimizi köreltir. Çünkü hiçbir perspektif ya da siyasi teori, ifadesi olduğu çıkarlar üstüne eleştirel olarak düşünemez. Nitekim eleştiri için yalnızca kendini kullanabilen bir araç, kendi kendisini nasıl eleştirebilir ki?
15 Temmuz, tarihin Türkiye’ye altın bir tepside sunduğu paha biçilmez bir fırsattır. 15 Temmuz gerçek manada yeni Türkiye’yi, yeni baştan inşa etmenin imkanıdır. Bu büyük imkanın en büyük çimentosu bizzat 15 Temmuz’u doğuran değerlerin toplamıdır. Nitekim hepimiz tarihin 15 Temmuz döngüsünde demokrasiye sığınarak, demokratik değerler etrafında birleşerek o kaostan çıkmadık mı? FETÖ’cü darbecileri yenen en rafine güç, demokrasi kültürüne bağlılığımız ve bu kültürün bizde oluşturduğu cesaretin dirence dönüşümü değil miydi?
15 Temmuz’da darbecileri demokrasi ile karşıladık ve yendik. 15 Temmuz sonrası hala varlığını koruyan “darbe koşullarını da” yine demokrasinin imkanlarıyla tarihin çöplüğüne atacağız. Bunun için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi her konuda “at izinin it izine” karışmamasına özen göstermeliyiz. Bu formül sadece FETÖ darbecileriyle mücadelede rehberimiz olmamalı. Ülkemizi ilgilendiren bütün sorunların çözümünde bu siyasi pusuladan bir milim bile şaşmamaya gayret etmeliyiz.
İçinden geçmekte olduğumuz tarihsel süreçte biriken sorunlarımız salt FETÖ’den ve onun enkaza çevirdiği devlet mekanizmasının işlevsizliğinden kaynaklanmıyor. İçeride yürüttüğümüz demokrasinin yeniden inşa çabalarından tutun, evrensel olarak bütün dünya ile ilişkilerimizin normalleşmesine kadar genişleyen bir yelpazede, herkesle her şeyle tutarlı ve dengeli bir politik atmosferin içinde kalmaya büyük ihtiyaç var. Başta ABD olmak üzere bir bütün olarak Batı Dünyası ile makul, kabul edilebilir ve sürdürülebilir bir ilişki, her zamandan çok bugün adeta elzemdir. Suriye meselesinde Ceraplus’daki varlığımızın “mülteci sorunu” ile özdeşleşmesini sağlayan ve açıklayan yeni bir konsepte oturtulması, bütün dünyanın desteğini yeniden sağlamak anlamına gelecektir. Kürt meselesi gerçek bir küresel sorun değil, ama mülteci meselesi en “hakiki küresel” bir sorundur. Akıl, Suriye’de sadece mülteci ve DAİŞ sorunlarıyla birinci derecede ilgilenmeyi temel alan bir siyaseti, ulusal çıkarlarımıza daha uygun buluyor!
Musul meselesinde Bölgesel Kürdistan Yönetimiyle imzalanan 50 yıllık anlaşmanın ruhuna sadık kalacak bir siyasetin, Türkiye çıkarlarına en uygun siyaset olduğunu söylemek, kahin olmayı gerektirmez. İçeride ya da dışarıda dostlarımızın sayısını çoğaltıp güçlendirmek ve zaten var olan dostlarla ilişkilerimizi daha köklü hale getirmek, her halûkarda Türkiye’nin çıkarına olan siyasetlerdir. Güçlü ve dengeli siyasetin ekmek su kadar ihtiyacımız olduğunu öne çıkarmadan; her siyasi önerme ya da hamlede yeterince sakin ve sağduyulu davranmadan, Türkiye’nin sorunları hakkaniyet içinde çözülemez.
Kıssadan Hisse; Aklı başında futbol yorumcularının dediğine göre; her takım topun kaptırılması ihtimali için, artık defans dengesini sağlamadan kontrataklara bile çıkmıyor. Çünkü defans dengesi sağlamadan çıktığın her atak kalene tehlike olarak döner.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025