İlhami IŞIK
Belinden tabancasını çektiğini gördüm, tabancayı bana doğrulttu ve ateş etti. Sağ baldırımda, o güne kadar tanık olmadığım bir acı hissetim ve kendimi yere attım. Doğrusunu isterseniz sonrasında ne oldu, ben ne yaptım, beni öldürmek isteyen katil adayım ne yaptı, hiçbir şeyi hatırlamıyorum. Çok sonradan ben hastane yatağında yatıyorken ziyaretime gelen görgü tanıkları olayı etraflıca anlattı bana.
1978 yılının Nisan ayıydı. Batman Lisesi’nin bahçesinde bir gerginlik var haberini almıştım. Ben de arkadaşlarımı yalnız bırakmama güdüsüyle, Batman Lisesi bahçesine gittim. Bir taraftan bahçede yürüyor, öte taraftan arkadaşlarıma bakınıyordum. Karşıdan Mahsum Korkmaz’ın geldiğini gördüm. Çok sevimsiz ve çok kabaca davranışlara sahip olduğu için ondan hiç hazzetmezdim. Ama doğrusunu da söylemek gerekirse; o gün, o bahçede bana ateş edecek cesarete sahip olabileceği de hiç aklıma gelmemişti.
O Mahsum Korkmaz sonradan PKK ilk komutanı oldu. Ölümünden sonra da Bekaa Vadisi’nde kurulan askeri kampa Mahsum Korkmaz Akademisi adı verildi. İşte bu Mahsum Korkmaz, o gün bana bir şarjör kurşun sıkıp beni dört yerimden yaraladı. Aslında öldüm diye, beni vurduktan sonra kaçtı.
Oysa ben, faşist, gerici, sağcı ya da muhafazakar değildim. En az onun kadar devrimci, en az onun kadar sözüm ona ilerici ve demokrattım. O, PKK’liydi, ben de İGD’liydim. (İGD Türkiye Komünist Partisi yasal gençlik derneğiydi). Peki neydi suçum? Mahsum Korkmaz’ın beni vurma nedeni neydi? Hiç. Kocaman bir hiç.
PKK’nin kurşunlarına maruz kaldığım ilk olay buydu ama maalesef son olay bu değildi. 1980 yılının Ağustos ayında, yine Batman’da, bayram ziyareti için çarşıya çıktığım gün, tam dört yol kavşağında bir grup PKK’li tarafından çapraz ateşe tutuldum. Bu saldırıdan da şans eseri sadece diz kapağımdan yara alarak kurtuldum. O gün sıkılan kurşunlardan birinin mermi çekirdeği hala diz kapağımın altında. Havaların çok soğuduğu zamanlarda bana kendini hatırlatırcasına sızısını daha güçlü bir şekilde hissettirir.
PKK, o dönem Batman’da terör estirirdi. Her gün bir yaralama eylemi gerçekleştirirdi. Şimdi, bugünlerden geriye dönüp o günleri değerlendirdiğimde vardığım sonuç şudur: 12 Eylül darbesinin maddi ve manevi koşullarını olgunlaştırmaya çalışan askeri vesayet, büyük kentlerde sağ-sol çatışmasına hız vermişti. Kürt bölgelerinde çatışmayı aynı eksen üstünde sürdürme imkanı yoktu, çünkü sağ örgütler neredeyse hiç gelişmemişlerdi. Askeri vesayet sağ örgüt açığını PKK ile dolduruyordu. PKK’yi herkesin üstüne saldırtarak, istediği şiddet ve anarşi ortamını yaratıyordu.
Benim iki kez vurulma nedenim de buydu. PKK her zaman taşeron bir örgüt oldu. Her zaman başkaları adına vekalet savaşı yürüttü. PKK’nin varlık nedeni bu r. PKK dün ne idiyse bugün de o dur.
Kelimelerimizi doğru seçmemiz gereken zamanlardan geçiyoruz. İnsan zihni kendimizi küçümsediğinizden çok daha mükemmel çalışır. Zihniniz nefret ettiklerinizi ya tamamen yutar ya da tüm korkularınız onlarda toplanır. Tüm bunların farkında olabilmeniz için kendinizi tanımanız gerekir.
Zihninizi korumanız gerekiyor.
Başka türlü dünyanın ve bizim, şu an girdabına kapıldığımız şiddetin sarmalından kurtulmamız mümkün değil.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025