İlhami IŞIK
Etyen Mahçupyan değer verdiğim bir entelektüel, her yazısını dikkatle okur, kendi payıma zenginleştiğimi hissederim. Aklın olgularla kurduğu ilişki bakımından bu topraklarda zor yetişen bir “yorum ve anlam” “dünyasını” temsil ediyor Mahçupyan. Entelektüel, elbette her konuda lafı manalı kılan kişidir ve her “iş” ile iştigal etmesi aşırı yorum/ zorlama olarak ifade edilemez. Herkes gibi Mahçupyan da fikirlerini kendince münasip bulduğu bağlamlar içinde “inşa” etme özgürlüğüne sahiptir.
Geçen hafta “Bataklıkları kurutma hayali” adıyla Mahçupyan bir yazı kaleme aldı. Terör ile mücadele bağlamına konumlandırılmış sözkonusu yazının genel tavrı, doğrusu beni ziyadesiyle rahatsız etti. Olguların, keyfi yorumların insafına terk edilmiş olması, elbette üzücü ama son tahlilde bu bir Mahçupyan tercihidir deyip, sorumluluğu Mahçupyan’la sınırlamak mümkün; ama bilme eylemini salt kendi tasarrufuna indirgemesi, sessizce geçiştirilecek bir tavır değil.
Yazının finalini bağlarken Mahçupyan, aynen şunları söylüyor. “..Bildiğini sanan zihni yaklaşımların bu mücadeleyi kazanma şansı sıfır… “Doğruyu bildiğimden hiçbir zaman kesin olarak emin olamam çünkü insanım” demeye hazır olmak lazım. Yani basitçe ‘demokratlık’ denen şeye..” Bir Socrates retoriğinden beslenen, “doğruyu bildiğimden hiçbir zaman kesin olarak emin olamam”mütevazılığından, terör ile mücadele perspektifi devşirmek, eğer şaka değilse, hepimizi küçümsemek ve “bilmemekle” suçlamaktır.
Her şeyden önce terör bir pratik değildir. Verili bir durumdur ve bu durumda da bildiğini sanmak en temel en esaslı ve en doğru tavırdır. Dahası terör gibi somut bir faaliyeti, utanç verici bir şekilde “bildiğinden emin olmama” haliyle “genellemek” hiçbir işe yaramayacağı gibi, terör ile mücadelede herkesi derin bir körleşmeye iter.
Sokratik bilme bağlamı, terör söz konusuyken, olguları inkar ederek kapıyı sonsuza kadar yoruma açar. Aslında bu yazıda Mahçupyan’ın yaptığı tam da budur. Olguları analiz etmek yerine olgulara ilişkin kendi bildiğini, gerçeğin yerine ikame ediyor. Yani “o’ndan” söz etmiyor, kendinden söz ediyor. Son cümleye kattığı “demokratlık” sosu, kusura bakmasın “sosisi” saran sandviç ekmeği işlevi görmüyor.
Terör, biz yeterince demokrat olmadığımız için kapıyı çalmaz. Terörist demokrat olmadığı için kapımızı kırarak içeri girer. Terör ve terörizm bizim yanlış varlığımızın bir sonucu değildir; tam tersine terör, teröristin bilinçli, iradi seçimlerinin sonucudur. Bu bakımdan Mahçupyan’ın “Çünkü ‘bataklık’ dediğimiz biraz da biziz” yargısı hakkaniyeti temsil etmiyor.
“Ama eğer kendi toplumunuzu ve kültürünüzü anlayıp tanımak üzere gayret gösterirseniz, bir ihtimal bu olumsuz gelişmeleri asgariye indirebilirsiniz. Bunun önkoşulu kendimizi tanımadığımızı baştan kabullenmektir. Hem kendimizle ilgili kanaatlerimiz çoğunlukla uyduruk olduğu için hem de sürekli ve çoğulcu bir değişim süreci içinde yoğrulduğumuz için…”Bu tuhaf yorumu nasıl yorumlamak gerektiğini doğrusu bilmiyorum.
Ama şu kadarını söyleyip topu Mahçupyan’ın ceza sahasına koymak istiyorum. DEAŞ: namı değer İŞİD, Suriye ve Irak’ta iki devletin toprak bütünlüğünden daha fazla toprağı zorla işgal etmiş ve buradaki egemenliğini devlet olarak ilan etmiş bir terörist örgüttür. PKK; kırk yıldır silahlı mücadeleden hiç vazgeçmemiş, ihtilafı konuşarak çözme imkanı doğduğunda gözünü kırpmadan “masayı” devirmiş ve Suriye’de hem kantonlar kurmuş hem de ABD ile himayeci bir ilişki geliştirmiş bir terör örgütüdür. FETÖ; çok değil 15 Temmuz’da darbe yapmaya kalkışmış, devlet bürokrasisinin 1/3’ünü ele geçirmiş devasa bir terör örgütüdür. Yani 68 kuşağının romantik şiddetsever örgütleri değil bunlar. Ya da 12 Eylül öncesinin sağ ve sol çatışmasının “goşist,” özneleri değil bunlar.
Şimdi terör örgütleri bu kadar veriliyken, nasıl oluyor da biz batalık oluyoruz, onlar da sivrisinek, Sayın Mahçupyan? Bizim kendimizi bilmiyor oluşumuz, ya da kendimize ilişkin “Kanaatlerimizin uyduruk” oluşu nasıl oluyor da terör örgütlerini besleyen kan olabiliyor?
Kanlı terör örgütlerinin barbarlığından kendimizi sorumlu tutmak, asla ve kat’a kabul edilebilir bir düşünce gibi durmuyor. Başkasının döktüğü kanın sorumlusu neden ben olmalıymışım? Neden?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025