İlhami IŞIK
İnsani varlığımız sadece siyasetten ibaret olabilir mi? İnsani ve ahlaki kapasitemizi, sadece siyasetin dar sınırları içine hapsetmenin toplumsal hayatımıza nasıl sirayet edeceği üstüne bir dakika olsun sorumluca düşündük mü hiç? Altı üstü siyasetten ibaret bir hayat, hangi derde deva olur, hangimize çekici gelir ve hangimiz mutlu olma hayallerimizi, siyaset kayığına gönül rahatlığıyla koyar ve huzur içinde mesut yuvamıza dönme cesareti gösterebiliriz?
Mesela siyaset sevginin yerini doldurabilir mi? Ya da ateşi sevgiden daha düşük olan dostluğun yerine, siyaseti koyabilir miyiz? Listeyi uzatabiliriz. Siyaset kısmen dayanışma ve yardımlaşmanın yerine ikame edilebilir gibi görünse bile, nihayet sevgi gibi anonim olmadığı için, mutlaka kişiler arasında bir ayırım gözetir.
Oysa sevgi (burada benim kullandığım anlamıyla sevgi, ilahi sevgi ya da muhabbet manasında geleneksel sevgi anlamındadır) katıksız biçimde soyuttur. Kişiler arasında bir ayırım yapmaz. Kim olursa olsun yardıma ihtiyaç duyan herkesin ihtiyaçlarını karşılamaya hazırdır. Bu yönüyle siyasal tercih ya da kültürel farklılıklara zerre kadar değer biçmez. Çünkü sevgi tek taraflı ve koşulsuzdur. Bir şey karşılığı, bir alacağı varsayımı ile karşılık vermez.
Eğer sevgi denilen şey, salt hayali bir olay ya da egoların karşılıklı olarak birbirini yansıtması gibi, bir büyük yanılsama değilse -ki değildir- içimizde iliklerimize kadar işlenmiş olan o''ötekinden uzak dur, o bir yabancı'' önyargısını parçalayarak, öteki ile aramızda ördüğümüz o gülünç duvarı yıkma kudretini gösterebilir.
Hepimiz dostluktan, iyi yaşamanın bir parçası olarak keyif alırız. Tam da bu noktada en değerli bulduğumuz etkinlik yine de siyaset değildir; siyaseti de aşan ve onu içeren kapsamda entelektüel varlığımızdır.
Kısaca ve kabaca ahlak anlayışımızın ya da ahlaki kapasitemizin yetersiz kaldığı yerde ve zamanda, ortak hayatımızın özgürce gelişip serpilmesi için, sırf bu nedenle, ahlaktan daha geniş bir bağlama sahip olan siyasete ihtiyaç duyarız. Meselenin özü budur.
Varoluşumuzun, özel bir rahatsızlık duymadığımız sürece, siyasete gerçekten de ihtiyaç duymasının bir sürü iyi tarafı var şüphesiz; çünkü insanların her yerde ve her zaman birlikte yaşamaya ihtiyaçları var ve birlikte yaşamak dediğimiz oyunun kurallarını inşa eden en tecrübeli ilişkiyi de siyaset temsil eder.
Birbirimizle işbirliğine girmediğimiz sürece hayatta kalamayız. Bu bakımdan toplumsallık, işbirliğinin aktif, pozitif bir formu anlamına da gelebilir ve bu durum salt biyolojik bir ihtiyaç olmanın ötesinde, hayatta kalmanın en sağlıklı ve en garantili yolu olur.
Sevgiye, dostluğa, dayanışmaya, ilgiye, sorumluluğa, ahlaka ve erdemli olmaya ihtiyaç duyan insan, birlikte barış içinde yaşamanın bir yöntemi olan siyasetle ilişkisini nasıl kuracak? Bu ilişkiyi nasıl kurgulayacak? Diğer insani özellik ve ihtiyaçlara sırtını dönmeden, siyasetle nasıl ilişkilenecek? Siyaseti hangi konumdan hareketle ihtiyaçların karşısında doğru bir yerde sabitleyecek?
Sorunun yanıtı aslında çok basittir. Ötekinin, yabancının varlığını kabul ettikten sonra onu kendinle eşitledikten sonra geriye tek konum kalıyor; Demokrat olmak.
Demokrat olmak; ortak varoluş biçimimiz zemininde kendimiz için yaratmaya çalıştığımız bir özerklik alanımızdır; yani diğerlerine olan bağımlılığımız için bir alternatif olmaktan çok, aksine bağımlılığımızın bir işlevidir.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025